fbpx

HDP Demokratik Yerel Yönetimler Konferansı Sonuç Bildirgesi’ni açıkladı

Paylaş

HDP : 26 Eylül 2021 tarihinde “Kayyım Rejimini Yıkma ve Demokratik Yerel Yönetimleri İnşa Zamanı” şiarı ile
gerçekleştirdiğimiz Demokratik Yerel Yönetimler Konferansımız İzmir’de katledilen Deniz Poyraz
yoldaşımıza atfedilmiştir.

Sonuç bildirgesi şöyle:

Konferans bileşenleri olarak başta rehin tutulan seçilmişlerimiz olmak üzere zindanlarda tutsak olan
arkadaşlarımız şahsında özgürlük mücadelesini yürüten tüm yoldaşlarımızı selamlıyoruz.
AKP-MHP iktidarı, toplumu nefessiz bırakan çoklu krizler yaratmaya devam ederken, bu yıkıntılar
arasından demokrasiyi kurtarma ve toplumu savunma mücadelemiz aralıksız sürüyor.
Merkezi yönetimin sistematik baskı politikasına karşı yerel siyaset, toplumsal mücadelesini yürüterek
kendini ve yeni yaşamı var etme arayışını sürdürüyor. Bu mücadelenin en somut ifadesi HDP
belediyelerine atanan kayyımlarla başlayan ve Boğaziçi Üniversitesi ile devam eden kayyım rejimi ve
bu rejime karşı direniş biçimleridir.
Üçüncü Yol stratejimiz kapsamında devlet yerine toplumu esas alan demokratikleşme, toplumsal
cinsiyet eşitliği, ahlaki politik toplumun var edilmesi ile çoklu krizlerden kurtuluşun mücadelesini
yürütüyoruz. Halkın kendini ve kentini yönetebileceği bir zeminde yerel demokrasiyi ve yeni yaşamı
inşa etmenin mücadelesini veriyoruz.

Türkiye’yi Demokratikleştiriyor, Kürt Halkının Özgürlüğünün Yolunu Açıyoruz!

HDP, tarihten günümüze edindiği deneyim ve birikimleri, Türkiye’de demokrasi mücadelesi veren tüm
toplumun mücadelesi ile ortaklaştırmanın adı olmuştur. Yıllar geçtikçe geniş toplumsal mutabakatı
sağlayarak siyaset mücadelesini yürütmüştür.
31 Mart 2019 Mahalli İdareler seçimlerindeki stratejimiz ile belirleyici güç olduğumuzu bir kez daha
gösterdik. 31 Mart 2019 seçimlerinde uyguladığımız strateji ve sonuçları gücünü aslen yerel
demokrasi ve Demokratik Cumhuriyet perspektifinden aldı. Sadece seçim sonuçlarına odaklanmayan,
aynı zamanda yerel demokrasi anlayışımız ile belediyecilik anlayışının dönüşümünü hedefledik.
Böylece siyaseti toplumsallaştırma amacımıza bir adım daha yaklaştık.
31 Mart seçimlerinde Türkiye’yi demokratikleştirme, Kürt halkının özgürlüğünü sağlama yaklaşımımız
kapsamında kayyım atanan belediyeleri geri alarak amacımızı gerçekleştirdik.
Aynı zamanda bu başarı ile Kürt halkının ulusal birlik çalışmalarına yerel demokrasiyi esas alan yeni bir
boyut kazandırdık. Yaşanan birtakım sorunlara rağmen bu ittifaktan ulusal birlik ruhunu güçlendiren
sonuçlar elde edildi. Kuşkusuz ki, bu sonuçların elde edilmesinde ilkelerimiz ve Kürt halkının desteği
belirleyici oldu.

Demokratik Mücadeleyi Büyütüyoruz!

31 Mart’ta yürüttüğümüz çoklu stratejik hedeflerin başarısı neticesinde, seçimlerin üzerinden henüz 1
yıl dahi geçmemişken erken seçim talepleri daha sık dillendirilmeye başlandı. Seçim başarımız iktidarın baskıcı politikalardan sonuç alamayacağını bir kez daha açığa çıkardı. Aynı zamanda Türkiye
halklarına demokratik bir seçeneğin var olduğunu gösterdi. Demokratik bir ülke için umudu büyüttü.
Demokratik ülke umudunu büyütmek için halkın, sivil toplumun, kadınların, ekoloji hareketlerinin hep
birlikte hareket edebileceği bir örgütlülüğü yaratma mücadelesi yürütüyoruz.
Türkiye halklarından aldığımız destek ve stratejik tutumumuzu büyük bir heyecan ve coşkuyla
sürdürerek bu baskıcı ve zorba anlayıştan kurtulmak için demokratik mücadelemizi sonuca götürme
amacı taşıyoruz.

Toplumcu Belediyecilik Mirasını Sahipleneceğiz!

Yıllar boyunca demokratik belediyecilik uygulamaları devletin sistematik olarak hedefi olmuştur.
Nerede bir demokratik uygulama veya yönetim var ise devlet güçleri tarafından ortadan kaldırılmak
istenmiştir. Tüm bu saldırılara ve zorba uygulamalara karşın 1979 yılından bugüne kadar devredilen
toplumcu belediyecilik anlayışını geliştirmek ve sahip çıkmak bizler için tarihsel bir anlam ve önem
taşımaktadır.
Halkların Demokratik Partisi’ne dek süren siyasal gelenek ve yerel yönetim pratiği ‘toplumsal inşayı’
sağlamayı hedefledi. HDP bu deneyimlerin zenginliğine yaslanarak demokratik yerel yönetimler
çizgisini sahiplendi ve büyüttü. Toplumsal inşa mücadelemizin merkezinde eşitlikçi bir ilişkinin tesis
edildiği, özgür kadın kültürünün hayat bulacağı inancı bulunuyor. Eşbaşkanlık başta olmak üzere kadın
özgürlükçü kentleri, kadın belediyeciliği ve kadın kurumları varılan aşamanın önemli kazanımları oldu.

Kayyımlara Karşı Her Alanda Son Sözü Biz Söyleyeceğiz!

Kayyım atama kararı 2014 yılında yapılan MGK toplantısında planlanarak hayata geçmiştir. Çöktürme
planı çerçevesinde hayata geçirilen kayyım rejimi, uygulamaları açısından ikinci bir Şark Islahat
Planı’dır. 2016-2019 arasındaki kayyımların pratiğine bakıldığında, meselenin Kürt kimliğine ve
değerlerine son derece planlı bir siyasi ve idari hamle olduğu görülecektir. Fakat Kürt kimliğine
saldırıları ile sınırlı kalmayan bu yeni rejim, bugün tüm Türkiye’yi etkisi altına almış durumdadır.
Seçme ve seçilme hakkının gasp edilmesinin adı olan kayyımlar, Türkiye halklarının ve demokrasi
güçlerinin kazanımlarını yok sayma çabasıdır. Kayyım uygulaması, demokratik toplumun iradesine
karşı tahammülsüzlüğün ve anayasal tüm hakları askıya almanın tezahürüdür.
Bizler, bu saldırılara karşı her şartta iradesine sahip çıkan bir siyasi geleneğin temsilcileriyiz. Kayyım
uygulamalarını kanıksamaya mahal vermeden demokratik mücadelemizi devam ettirecek ve öz
gücümüzden asla taviz vermeden kayyımlara karşı son sözü biz söyleyeceğiz.
Kayyımlar gidecek, Biz’ler kalacağız!

Eşbaşkanlık Sistemini Savunmaya ve Uygulamaya Devam Edeceğiz!

Eşbaşkanlık radikal demokrasi anlayışına dayanan ileri düzeyde demokratik bir sistemdir. Erkek
siyaset karşısında eşbaşkanlık mor çizgimizdir demekten vazgeçmedik. Eşbaşkanlık sistemi toplumsal
bir dönüşümün simgesidir, kadınların siyasette karar mekanizmalarında yer almalarını sağlayarak eril
sistemin tahakkümcü yaklaşımını yerle bir eden bir sistem olacaktır. Bu sistem kadının da erkeğin de kendini demokratikleştirme, özgürleştirme mücadelesinin en yoğun verildiği zemindir. Bu yüzden
otoriter ve kadın düşmanı sistemin ağır saldırısına uğrayarak, kriminalize edilmek istenerek, dava
dosyalarında suç olarak gösterilmeye çalışılarak bizleri yargılamak isteyenleri mahkeme salonlarında
yargıladık. Eşbaşkanlık sistemimizle kadın özgürlükçü belediye anlayışımızı, kadın kurumlarımızı hedef
göstererek halkların, kadınların iradesine kayyım atayanlara en büyük cevabı yine kadınlarla
yürüttüğümüz ortak mücadelemizle vereceğiz.
Bizler şunu çok iyi biliyoruz ki, eşbaşkanlık sitemimiz tüm dünyaya örnek olacak bir model olmuştur.

Yerinden Yönetime Dayalı Yerel Demokrasi Anlayışında Israrcıyız!

Yerinden yönetim ve halkın yönetimi partimizin Yerel Yönetimler alanındaki anlayışının temelini
oluşturur. Merkezi idarenin yerel yönetimler üzerinde kurmak istediği baskıcı ve kısıtlayıcı sisteme
karşı Yerel Yönetimlerin demokratik özerkliğini savunmaya devam ediyoruz.
Merkezi Devlet ve iktidar hastalığını aşarak doğa, toplum, sınıf ve cinsiyet hiyerarşisini yenmek ve
demokratik toplumu inşa için yerel yönetimler belirleyici bir konumdadır. Köyler, sokaklar, caddeler,
mahalleler, semtler, şehirler ve kentler demokratikleşmedikçe yeni yaşamı inşa edemeyiz.
Halkın yönetimde söz sahibi olduğu ve katılımcılık esasına dayalı bir yerel yönetimler sistemi bizler
açısından vazgeçilmezdir. Halk için olanı halkın hizmeti için kullanmak ve kullanım alanlarına da halkın
karar vermesini sağlamalıyız.
Yerel demokrasiyi sokaklardan mahallelere, ilçelerden kentlere, tüm ülkede yaşamsallaştırmalı,
Türkiye halklarının kendini yönetme hakkı demek olan yerinden yönetimi gerçekleştirmek için
harekete geçmeliyiz.
Bizler, köylerimizdeki ve şehirlerimizdeki suyun, kuşun, böceğin, taşın, havanın, alt yapının, tarımın,
dilin, kültürün, sağlığın, eğitimin, toplumun demokratik yaşamını var etme gücüne sahibiz.  
Demokratik yerel yönetimleri inşa etmek için ağaç budamak gerekirse ağaç budayacağız, çöp
toplamak gerekirse çöp toplayacağız, ders almak veya vermek gerekirse onu yapacağız, tartışmak
gerekirse tartışacağız. Kısacası emek verecek, inanacak ve var edeceğiz.
Bugüne kadar ki tüm eksiklik ve hatalarımızı göz önünde bulundurarak emek ve inançla mücadelesini
yürüttüğümüz Üçüncü Yol’da iktidarcı ve devletçi anlayışın bir uzantısı olmak için değil; kadına,
topluma ve doğaya dayalı bir belediyecilik ve yerel yönetim anlayışı için şimdi harekete geçme zamanı
diyoruz.  

Kayyım rejimini yıkalım, Demokratik Yerel Yönetimleri İnşa Edelim!