fbpx

Patriyarkaya isyanın evrensel parolası: Jin, Jiyan, Azadî!

Paylaş

Coğrafyalar, gelenekler, diller, dinler, ülkeler değişse de patriarkanın hakim olduğu her yerde kadına yönelik baskı, sömürü ve tahakküm farklı tonlarda da olsa varlığını sürüdüyor. Kadınlar bu kuşatma altında nefes almakta zorlanıyor.

Devletler ise bu erkek egemen düzenle işbirliği içerisinde kadın düşmanı uygulamaların yürütücüsü durumunda. Dünyanın her yerinde kadınlar erkekler tarafından katlediliyor, şidddete uğruyor, tecavüz ve tacize maruz kalıyor, devletler de kadın kırımının yasal / fiili güvencesini sağlıyor.

Erkekler kendi cennetlerini yaratmak için dünyayı kadınlar için cehenneme çeviriyorlar. Hergün ölümle, şiddetle, tacizle, bin defa burun buruna gelerek, tesadüfi yaşıyoruz adeta.

Birbirimizi hiç görmesek, adlarımızı bilmesek, ne yediğimiz ne içtiğimizden bihaber olsak, nerede yaşarız ne yaparız diye sormasak da yeryüzünün her köşesndeki patriyarkal baskı ve sömürü sistemi karşısında aynı tarafta olduğumuzu biliriz.

Hangi kıtada, hangi ülkede olursa olsun kadın düşmanlığını tanırız, tek bir kadına yapılan şiddeti tenimizde hissderiz.

Gerici İran Molla Rejimi’nde Jina Amini’nin katledilmesi sonrasında dünyanın dört bir yanından kadınların hissettiği tam da bu işte. Kadın düşmanı Molla Rejiminin Ahlak bekçileri tarafından saçı göründüğü gerekçesiyle işkence edilerek katledilen Jina Amini’nin katledilmesine ilişkin tepkiler hem İran’da hem de dünyanın dört bir yanında büyüyor. Kadınların öfkesi, isyanı, direnişi, dayanışması alev topuna dönüştü dalga dalga yayılıyor. Dünyanın her yerinden tepkiler, eylemsellikler devam ediyor.

Bunca korku, kuşatılmışlık ve baskı altında bu kez de İran Kürdistanından yükselen “Jin, Jiyan, Azadî!” sloganı dilden dile dünyanın dört bir yanına yayılıyor.

Kürt Kadınlarının Amed’de, Rojava’da, Kandil’de erkek egemenliğe ve sömürgeciliğe karşı bir direniş şiarı haline getirdiği “Jin, Jiyan, Azadî!” şiarı İran’da yaşam ve özgürlük için kadınların isyanına dönüştü.

Kürt kadınları ve hareketi sadece devlet ve erkek şiddetine karşı özgürlük mücadelesi vermiyor, özgür eş yaşamın inşası, özsavunmanın ve örgütlü mücadelenin gelişmesi için de mücadele ediyor. Binlerce yıllık bastırılmışlığın, ikincilleştirilmeinin, köleleştirilmenin çığlığını isyan meşalelerinde taşıyorlar.

Bu yüzden Jin, Jiyan, Azadî!” parolası din, dil, coğrafya, ülke ayırmı olmadan dalga dalga yayılıyor tüm yeryüzüne. Latin Amerika’dan Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Kanada’ya, Avusturulya’dan Afrika’ya kadınlar tarafından benimseniyor, sahipleniyor bu parola. Çünkü yaşamlarımızdan biliyoruz ki bir kadın bir hak kazanırsa hepimiz umutlanır, güçleniriz ve bir kadın şiddete uğrarsa hepimiz hissederiz o acıyı tenimizde, yüreğimizde…

O yüzdendir ki kapitalist, patriarkal hegemonya evreninde bir çöl çiçeği gibi açan Rojava Kadın Devrimi dünyanın bütün kadınlarına umut, “Jin, Jiyan, Azadî!” mücadele parolası oldu.

Tıpkı #Metoo (ben de) gibi… Tıpkı #NiUnaMenos ( bir kişi daha eksilmeyeceğiz) gibi…

Vazgeçmiyoruz!

Baskılarınıza, şiddetinize, katliamlarınıza rağmen susmuyoruz! Önümüze ördüğünüz duvarlarınıza, yasaklarınıza bin defa çarpsak da durmuyoruz!. Sizin iktidarınız eksilmesin, konforunuz bozulmasın diye hayatlarımızdan, geleceğimizden, bedenimizden, kararlarımızdan vazgeçmiyoruz!

Dansımız ile, kahkahalarımız ile, saçlarımız ve sloganlarımız ile patriyarkaya baş kaldırıyoruz!

Bu isyanı ne duvarlarınız durduru, ne de örtülerini örter. Duvarlarınızı yıkacak, örtülerinizi isyan bayrağına çevireceğiz.

Sizin sunduğunuz eksik hayatı değil, dolu dolu yaşayacağımız kendi özgür yaşamlarımızı inşa ediyoruz. Parolamız ise net: Jin, Jiyan, Azadî! Kadın, Yaşam, Özgürlük!

23.09.2022