
Araştırmacı yazar Bekir Güneş, göç, sürgün ve aidiyet kavramlarını merkezine alan yeni eseri “Rêya Xanîyê me – Evimizin Yolu” ile toplumsal hafızaya güçlü bir katkı sunmayı hedefliyor.
Kitap, Kürt halkının tarihsel deneyimlerinden yola çıkarak Türkiye ve Orta Doğu’daki krizlerin göç üzerindeki etkisini, aynı zamanda küreselleşen dünyada sınırların yeniden tartışmaya açılmasını konu ediniyor.

Eser, Fransa merkezli PIA Derneği’nin finansal desteğiyle yayıma hazırlanıyor. Bu yönüyle, kültürel üretimi ve bağımsız düşünceyi destekleyen bir kolektif emeğin ürünü olarak öne çıkıyor.
Bekir Güneş, uzun yıllardır Fransa’da yaşamını sürdüren bir göçmen. Ancak göçmenliğe hapsolmamış. Tersine, Fransa’daki yaşamı boyunca araştırmacı-yazar kimliğiyle önemli çalışmalar üretmiş, Avrupa’daki Türkiyelilerin kültürel hafızasına büyük katkılarda bulunmuş bir isim. “Rêya Xanîyê me”, onun bu birikimini hem kişisel hem kolektif düzlemde örnekleyen güçlü bir metin olarak dikkat çekiyor.
Kitap, birkaç yıl boyunca sosyal medyada video-klipler halinde paylaşılan kolektif bir çalışmanın olgunlaşmış hali olarak doğdu. Görsel anlatılardan yazılı kültüre doğru yapılan bu geçiş, sürgünün görsel hafızadaki yerini metinle sabitlemeyi hedefliyor.
Eserde, Bingöl’ün Sürmelikoç Köyü’nden örneklerle göçün süreci, Türkiye’deki otoriter politikaların ve savaş politikalarının sonuçları, aynı zamanda Orta Doğu’daki çok kimlikli halkların yaşadığı ortak acılar tarihsel bir arka plan eşliğinde işleniyor.
Kitabın kapağında yer alan illüstrasyon (çizer: Abdullah Yıldırım), göç yolunu betimlerken, okuyucuya yurt kavramının aslında nerede başladığını yeniden sorduruyor. “Ev”, artık sadece bir yapı değil; bir hatıra, bir kavuşma, bir dil, bir ses olarak tarif ediliyor.
“Rêya Xanîyê me – Evimizin Yolu”, yakında okurla buluşacak. Yersizliğin ve yurtsuzluğun çağında, her halkın kendi “eve dönüş” hikâyesine bir sayfa daha ekliyor.
Haber: Mehmet Murat YILDIRIM