fbpx

Seçim barajı olmasaydı ne olurdu? – Prof. Dr. Levent Kırılmaz*

Paylaş

Günümüz dünyasının büyük bir kısmında toplumsal kararlar temsili demokrasi ile alınır. Temsilcileri seçerken kullanılan seçim sistemi de sonuçları bir hayli etkiler. Seçim sistemleri salt matematiksel kurgu ve hesaplamaya dayalı düzenlemeler olmayıp, tasarım ve sonuçları bir ülkenin siyasal hayatının şekillenmesinde önemli etkilere sahiptir. Seçim sistemleriyle demokrasinin kalitesi, standartları arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Siyasal partiler farklılıklarla bir arada yaşamaya ne kadar yatkın, demokratik politik değerleri ne ölçüde içselleştirmişlerse, tercih ettikleri seçim sistemleri de o ölçüde temsilde adaleti temel alan, kapsayıcı, hesap verme, mutabakata dayalı karar alma esaslı olur.

Karşılaştırmalı ülke örnekleri göstermektedir ki partilerin seçimlerde elde ettikleri oyla kazandıkları temsilcilik arasında denge kuramayan, iktidarın denetlenmesini zorlaştıran, muhalefeti sistem içinde etkisiz kılan seçim sistemlerinde, özellikle politik kültürde demokratik değerler zayıfsa, siyasal kutuplaşma ve demokrasi açığı artar. Buna karşılık, pekişmiş demokrasilerde seçim sistemleri demokrasinin kapsayıcılığı anlamında katkı yapıcıdır. Çünkü bu demokrasilerde hangi seçim sistemi tercih edilirse edilsin, geniş anlamda siyasal sistem, dar anlamda seçim sistemi temsili arttırma, iktidarı denetleme, seçilenlerin hesap vermesini kolaylaştırma, muhalefeti iktidar karşısında güçlendirme, yönetilebilirlik adına etkin hükümetlerin oluşmasına aracılık etmektedir. Bu yüzden seçim sistemi çok önemlidir. Temsilcileri nasıl seçiyoruz, seçim sistemlerinin avantajları ve dezavantajları nedir, ideal bir seçim sistemi olabilir mi gibi soruları sormak ve irdelemek zorundayız.

Temsilde adalet seçmen tercihlerinin partilerin oy güçlerine göre parlamentoya dengeli biçimde yansıması olarak düşünüldüğünde, elde edilen oyla parlamentoda kazanılan milletvekilliği arasında bir orantılılığın bulunması gerekir. Bu orantılılık ne kadar düşükse, seçim sistemlerinde temsilde o derecede adaletsizlik söz konusudur.

14 Mayıs 2023 te belki de son yılların en önemli seçimi yapıldı. Tartışmaları halen devam ediyor ve uzun süre de devam edecek görünüyor. Seçmen sayısındaki soru işaretleri, açıklanamayan nüfus artışı, vatandaş yapılan sayısı meçhul sığınmacılar vs. Cevapsız çok soru var. Cevap bulmak ta çok kolay olmayacak.

Bunları “şimdilik” bir kenara bırakırsam tartışılmayan, bunlardan çok daha önemli bir konu var: seçim barajı ve seçim sistemimiz. Yaklaşık 2 ay oldu milletvekili seçimi sonuçlanalı. Hiç bir parti liderinden, milletvekillerinden, gazete köşe yazarlarından, siyaset bilimcilerinden, TV yorumcularından, hukuk adamlarından seçim barajımız ve seçim sistemimiz hakkında tek bir söz duymadık.

Mevcut seçim sisteminde kabul edelim ki işimiz çok zor. Baraj sistemi demokrasi ve cumhuriyet için büyük bir engel. Aslında Türkiye’de 1961 anayasası sonrasında, 1965 yılında yapılan ilk seçimde sıfır baraj ve milli bakiye sistemi başarıyla uygulanmış, bunu başarmışız. Partiler aldıkları oy sayısıyla orantılı bir şekilde milletvekili kazanmışlar, temsilde adalet sağlanmış. Bu sistem 1968 de kaldırılmış. Nedeni malum, iktidarların kendine ortak istememesi. Güçlü iktidar olsun ve koalisyonlar zararlıdır klişe söylemiyle tekrar eskiye dönülmüş. Geldiğimiz nokta ise malum, başka söze hacet var mı bilmiyorum. 

Ben de ülkemizde temsilde adaletten yanayım. 15 yıl kadar önce de, aynı düşünce ve mantıkla hareket edip aşağıda anlatmaya çalışacağım önerimi geliştirmiştim. O tarihte sosyal medya bu kadar etkin değildi. Partilere, milletvekillerine ulaşmak kolay değildi. Ama son seçim sonuçlarından sonra tekrar bu konuyu ele almaya ve sesimi duyurmaya karar verdim. Milli bakiye sistemine benzemekle birlikte önerimin daha iyi olduğunu ve uygulanmasının da son derece kolay olduğunu düşünüyorum. 

1965 teki milli bakiye sisteminde Türkiye iller bazında seçim bölgelerine ayrılmıştı. Her ile düşen milletvekili sayısı ve bir milletvekili için gereken oy sayısı bulunup partilerin o ilde aldıkları oy sayılarından hareketle o ilde kaç milletvekili çıkardıkları bulunmuştu. Artık oylar da Türkiye havuzuna eklenmiş ve eksik kalan milletvekillikleri bu artık oylara göre dağıtılmıştı. ‪ 2.442.000 artık oy, ilk etapta dağıtılamayan 133 milletvekilliği için kullanılmıştı. 9.307.000 geçerli oyun 2.442.000 inin artık oy olması da bana göre çok yüksek bir oran, neredeyse oyların yüzde 25 ini artık oylar oluşturmuş. Bu da her ilin ayrı bir seçim bölgesi olmasından kaynaklanıyor. Bu dağıtımda bazı illerde seçim sisteminden kaynaklanan tartışmalı, çok ta adil olmayan dağıtımlar olmuş ve ayrıca artık oylardan gelen milletvekilliklerinin dağıtılmasında partilerin hak ettikleri sayının 2/3 ünün YSK, 1/3 ünün parti tarafından belirlenmesi gibi bana göre anlaşılması güç bir yöntem izlenmiş.

Her şeye rağmen şimdiye kadar ki en adil seçim sistemimiz ile ilgili bu kısa bilgileri verdikten sonra kendi düşüncelerimi, önerimi, analizlerimi ve son seçim sonuçlarına uygulanmasına geçebilirim.

Bildiğimiz üzere, Cumhuriyet yönetim şeklinde halk, milletvekilleri ve meclis aracılığıyla kendi kendini yönetir. Bir cumhuriyette temsil, vatandaşlar tarafından serbestçe seçimle belirlenebilir. Mustafa Kemal Atatürk de Cumhuriyet yönetiminden geniş olarak “demokrasiyi” anlıyordu. Bu konuda şunu söylemiştir: “Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir.

Son 40 yıla baktığımızda bunun böyle olduğunu söylemek çok ta mümkün değil. Yüzde 10’luk ulusal baraj dünyada uygulanan en yüksek barajdır. Turgut Özal döneminde yüzde 10 seçim barajı konularak ANAP yüzde 30 civarında oy alarak yüzde 60 ın üzerinde milletvekili ve dolayısıyla da meclis çoğunluğunu kazandı. Devamında AKP de bu sistemi devam ettirdi. 2002 seçiminde hemen hemen aynı oy (%34) ve milletvekili oranlarıyla (%66) tek başına iktidar oldu. O seçimde AKP ve CHP toplam yüzde 54 e yakın oy aldılar ve sadece bu iki parti meclise girdi. Oyların yüzde 46 sı gibi büyük bir oranı yani vatandaşın tercihi meclise yansımadı. Yıllar sonra bu seçimde baraj ilk defa yüzde 7 ye indirildi.

Avrupa’da pek çok ülkede seçim barajı yüzde 1-3 seviyesinde, hatta Avrupa ülkelerinin dörtte birinde seçim barajı bile yok. Millet ittifakı yüzde 3 olarak önerdi, elbette yüzde 7 ye oranla çok daha iyi görünse de benim düşünceme göre bu da adil değil. Çünkü seçim barajı yüzde 1 bile olsa bence gerçek demokrasiyi, temsilde adaleti yansıtmıyor. Halkın kendi kendini yönetmesi için barajın olmaması lazım. Halkın verdiği tüm oylar meclise yansımalı ve çıkarabiliyorsa bir milletvekili de  çıkarmalıdır.

Şehirlere özel” milletvekilliğinin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Seçilen milletvekilleri esasında “Türkiye” milletvekilleridir ve illerine değil Türkiye’ye hizmet etmeleri gerekmektedir. Kendi doğduğu, kendini borçlu hissettiği şehire özel bir ilgisi ve katkısı olabilir bunun sakıncası yok elbette. Ama Türkiye’ye hizmet esas amaç olmalıdır. İstanbul milletvekili, Ankara milletvekili, İzmir milletvekili vb kavramları bu yüzden yanlış buluyorum.

Partilerin şehirler bazında değil Türkiye bazında aldıkları oylara göre milletvekilleri çıkarmasını savunuyorum.  Biz şehirlere özel milletvekili değil “Türkiye Büyük Millet Meclisine” vekil seçiyoruz. İllere meclis üyesi seçmek için zaten yerel seçimler var. Dolayısıyla genel seçimlerde Türkiye bazında alınan oylar geçerli olmalı. Baraj sıfır olduğunda zaten milletvekili pazarlığı ve bu seçimde özellikle CHP açısından çok tartışılan parti ittifaklarına da gerek kalmayacaktır. Mevcut sistemde şehirlere göre milletvekilleri belirlendiği zaman o şehirlerde “artık oylar” oluşuyor. Bu oylar oradaki seçmenin oy vermediği, o şehirde en yüksek oy alan parti veya partilere gidiyor ve hak etmediği halde fazladan milletvekili çıkarıyorlar. Örneğin 1 milletvekili çıkarmak için 40 bin oy gerekiyorsa, parti 79.999 oy aldıysa o partinin 40 binden sonraki oyları başka partiye yarıyor.

Ben bu yüzden Türkiye milletvekilliği, sıfır baraj ve artık oyların değerlendirilmesini öneriyorum.

Şimdi şunu sorabilirsiniz elbette: o zaman partiler milletvekili listelerini nasıl oluşturacaklar?

Mevcut sistemde partiler hangi şehirden milletvekili adayı çıkarmak istiyorsa o ile özel, o ilin kontenjanı kadar veya kendilerince o ilden çıkaracağı maksimum milletvekili kadar ismi içeren bir liste hazırlıyor. Tabii burada sıkıntılar da çıkıyor. Listede altlarda olanlar, seçilemeyecek olacağını bilenler memnun olmuyor. Ya küsüp partiden istifa ediyor ya da seçim için partisi adına çalışmıyor. Yani milletvekili listesi belli bir sıradan sonra aslında tamamen şeklen dolduruluyor.

Benim bu konudaki önerim şu. Partiler şehirlere özel değil, Türkiye’ ye özel, bir bütün halinde 600 milletvekili için bir liste hazırlar. Bu listenin sıralaması asla bir seçilme sıralaması olmamalı, alfabetik sıralama olmalı ve YSK ya bu şekilde sunulmalıdır. Seçim sonuçları kesinleştiğinde partilerin aldıkları oy sayısı ve çıkaracakları milletvekili sayısı netleştiğinde o zaman partilere süre verilir, partiler de bir iki gün içinde, milletvekillerinin isimlerini açıklar. 

Böylelikle seçim öncesi, ben şu ilden kaçıncı sıradayım, seçilecek sırada mıyım, yoksa seçilemeyecek sırada mıyım tartışması da olmaz. Parti liderleri de o baskıyı seçim sürecinde yaşamaz. Bütün adaylar partisi için çalışır. Siyasi partiler kaç milletvekili çıkarmaya hak kazandıysa kısa zamanda içinde milletvekili isimlerini netleştirir. 

Önerdiğim sistemde hiç bir oy ziyan olmaz. Mecliste çok daha fazla parti, kendisine oy verenleri temsil eder. Koalisyonlardan korkmak, halktan korkmak demektir. Koalisyon bir yerde emniyet supabı, kontrol mekanizmasıdır diye düşünüyorum.

Milletvekilleri sonuçta şehirleri değil ülkeyi yönetecektir. Şehirlerin nüfusuna göre çıkaracakları milletvekilleri sayısını belirlemenin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Bazı şehirlerde milletvekili olmak için başka illere göre daha az oy almak gerekiyor. Milletvekili olmak için gerekli oy sayısı ilden ile değişiyor. Bu da garip bir durum, eşitlik ilkesine aykırı. Nüfusu çok olup daha fazla milletvekili çıkaran iller mi Türkiye’yi yönetecek? Ya da bazı illerdeki seçmenler daha mı değerli ki böyle bir sistem var?

14 Mayıs 2023 seçiminin yurtiçi ve yurtdışı kesin sonuçları YSK tarafından aşağıdaki şekilde açıklandı.

 Oy sayısıMV sayısı
AKP‪19.392.462268
CHP‪13.802.183169
MHP‪5.484.82050
İyi P.‪5.275.98143
HDP‪4.803.92261
YRP‪1.527.0485
Zafer P.‪1.216.3990
TİP ‪956.0574
BBP‪530.7700
Memleket P.‪502.6690
Genç P.‪112.9720
Adalet P.‪109.2360
Sol P.77.9920
ANAP66.1020
TKP63.8090
Vatan P.52.7200
Millet p.52.3150
Hak ve özg.42.5090
Adalet ve birlik P.41.1960
Halkın kurtuluşu P.31.8310
Güç Birliği26.3590
Milli yol P.17.7580
TKH17.4760
Yenilik P.11.1710
Bağımsızlar226.8310
 600


2023 genel seçim sonuçları simülasyonu

Sıfır baraj, artık oyların değerlendirilmesi ve Türkiye milletvekilliği önerimi 14 mayıs 2023 seçim sonuçlarına uyguladım ve bir simülasyon yaptım. 

Seçimde bağımsızlar dahil geçerli oy sayısı: ‪‪54.442.588

1 mv seçilmek için gerekli oy sayısı ise:

‪54.442.588/600= 90.737 olarak bulunur.

Eşitlik ilkesi bakımından; bağımsız milletvekili olmak isteyenler için de aynı oy sayısı gerekli olmalı ve aday, sadece bir ilden değil tüm Türkiye’den oy alabilmelidir. Mevcut durumda bağımsız milletvekili seçilmek için gerekli olan oy sayısı o şehirdeki seçmen sayısına göre değişkenlik gösteriyor. Bu da adaletsiz bir durum bence. O adayı, tüm Türkiye’de destekleyecek seçmenler de olabilir. Onların o bağımsız adaya Türkiye’nin her yerinden oy verebilmesi mümkün olmalı, çünkü seçilen kişi Türkiye milletvekili olacaktır.

Buna göre, benim önerimde partilerin aldıkları oylara göre milletvekili çıkaran partiler ve milletvekili sayılarını ve YSK sonuçlarını tabloda aşağıda belirttim, farklılık görülmektedir.

SBMSS
Genç Parti10
Memleket P50
BBP50
AKP213268
YRP165
MHP6050
HDP5261
TİP104
CHP152169
İyi p.5843
Adalet p.10
Zafer P.130
Toplam milletvekili586600

SB: Sıfır baraj MSS: Mevcut seçim sistemi

İlk etapta kesinleşen milletvekili toplam sayısı küsuratlardan dolayı, doğal olarak 600 değil 586 çıkıyor.

14 milletvekilin partilere dağıtılması konusunda partilerin “artık oylarını” kullandım.

Artık oylara göre partilerin sıralaması ve artık oy sayıları ise şöyle:

HDP85.598
Sol P.77.992
BBP77.085
YRP75.256
ANAP66.102
AKP65.481
TKP63.809
Vatan P.52.720
Millet P.52.315
Memleket P.48.984
TİP48.687
Hak ve özg. P.42.509
Adalet ve Birlik P.41.196
MHP40.600
Zafer P.36.818
Halkın Kurtuluşu P.31.811
Güç Birliği P.26.359
Genç Parti22.235
Adalet P.18.499
Milli Yol P.17.758
Türkiye Komünist H.17.476
İyi P.13.235
Yenilik P.11.171
CHP10.159
Toplam artık oy‪1.043.855

1965 seçiminde uygulanan milli bakiye sisteminde artık oy sayısı geçerli oyların yaklaşık yüzde 25 idi. Çünkü halen de uygulandığı gibi her il birer seçim bölgesi olarak kabul edilmişti. Benim önerdiğim sistemde ise tüm Türkiye tek bir seçim bölgesi olarak kabul edildiği için artık oy sayısı hem sayısal olarak daha az hem de oransal olarak çok çok düşük, yüzde 2 seviyesinde kaldı.

İlk aşamada dağıtamadığım 14 milletvekilini bu artık oy sayılarına göre dağıtmak için partileri büyükten küçüğe sıraladım. İlk 14 partiye birer milletvekili verdim. Belki, artık oyları kullanarak, milletvekillerini dağıtırken başka daha adil bir yöntem de uygulanabilir. Bunu şimdilik konunun uzmanlarına bırakıyorum, üzerinde çalışılabilir. Aslında şu aşamada bu çok ta önemli değil bence, küçük bir detay şimdilik. Çünkü esas adaletsizlik milletvekillerinin ilk başta dağıtılmasında oluyor.

Haksız kazanılan Milletvekillikleri

Mevcut seçim sisteminde partilerin aldıkları oylara göre kazandıkları milletvekili sayılarındaki büyük adaletsizliğe şöyle örnek vereyim…

YRP ‪‪1.527.048 oy almış. YSK a  göre 5 milletvekili çıkarmış. Zafer partisi ise ‪‪1.216.399 oy almış. Ama YSK a göre sıfır milletvekili…

Keza MHP, YRP nin 3.6 katı oy almış. Ama YRP 5 milletvekili alırken MHP 10 katı mv (50 milletvekili) çıkarmış.

Bunun gibi büyük adaletsizlikler var. YSK sonuçlarına dikkatle bakıldığı zaman partilerin aldıkları oy sayıları ve alınan/alınamayan milletvekili sayıları görülecektir.

Mevcut seçim sistemi ile partilerin aldığı oy yüzdesi ve kazandığı milletvekili sayısının yüzdesini ve benim önerdiğim sıfır baraj ile kazandıkları milletvekili sayısının yüzdelerini de karşılaşma amacıyla aşağıda veriyorum.

Sıfır baraj olunca, seçimde Türkiye genelinde aldıkları oy oranı neyse, milletvekili sayısının oranı da neredeyse bire bir aynıdır. Temsilde adalet anlayışı bunu gerektirir. Bunun aksini kabul etmek doğru değil. Bu mevcut sistemde, en yüksek oy alan parti/partiler, hak etmediği halde ve seçmen onlara oy vermediği halde milletvekili kazanıyor.

MSSSB
Oy oranı %MV sayısıMV oranı %Oy oranı %MV sayısıMV oranı %
AKP36,6226844,636,6221435,66
CHP25,3516928,225,3515225,3
MHP10,07508,3310,076110,1
İyi P.9,69437,169,69589,66
HDP8,826110,168,82538,83
Memleket P.0,92000,9261
Zafer P.2,23002,23132,16
Genç P.0,21000,2110,16
BBP0,97000,9761
YRP2,850,832,8172,83
TİP1,7640,661,76111,83
Adalet P.0,2000,210,16
Sol P.0,14000,1410,16
ANAP0,12000,1210,16
TKP0,12000,1210,16
Vatan P.0,1000,110,16
Milet P.0,1000,110,16
Hak ve Özgürl. P.0,08000,0810,16
Adalet ve Birlik P.0,2000,210,16
MSS: Mevcut Seçim sistemi
SB: Sıfır baraj

Sandıktan çıkan sonuçların parlamentodaki sandalyelere dönüştürülmesi için kullanılan formüllere ve hesaplama yöntemlerine göre partilerin oy oranlarıyla parlamentoda kazandıkları sandalye oranları arasındaki fark seçim sisteminin temsilde adalet ilkesini ne ölçüde sağladığına dair bir göstergedir. Nispi temsil sistemini uygulayan ülkelerin çoğunda ortalama yüzde 1-5 arasında değişir. Türkiye’de temsilde adalet sorununun niceliksel boyutu bugüne kadar yapılan seçimlerde uygulanan yüzde 10’luk ülke barajının etkisiyle açıkça görülmüştür. Bu seçimde yüzde 7 e indirilse de yukardaki tablodan da görüleceği üzere alınan oy sayıları ve kazanılan milletvekilliği sayılarında büyük bir orantısızlık mevcuttur. Seçim sistemlerinin orantısızlık derecesi fazla ya da eksik alınan milletvekilliğini yani temsil durumunu gösterir. Temsilde adalet ilkesine öncelik veren sistemlerde bu oran düşük düzeydedir. Mayıs 2023 son seçimde, meclise giren partiler bazında fazla veya eksik alınan milletvekilliği oranlarını ise şöyledir.

AKP, aldığı oyun karşılığı olmayan 54 milletvekilliğini fazladan kazanmıştır. Bu da %20,15 orantısızlığa karşılık gelmektedir.

CHP de aldığı oyun karşılığı olmayan 17 milletvekilliğini fazladan kazanmıştır. Bu da %10,06 orantısızlığa karşılık gelmektedir.

HDP de aldığı oyun karşılığı olmayan 8 milletvekilliğini fazladan kazanmıştır. Bu da %13,1 orantısızlığa karşılık gelmektedir.

MHP, aldığı oyun karşılığı kadar milletvekili kazanamamış, 11 milletvekili eksik çıkarmıştır.  Bu ise MHP aleyhine  %22 orantısızlığa karşılık gelmektedir.

İyi parti, aldığı oyun karşılığı kadar milletvekili kazanamamış, 15 milletvekili eksik çıkarmıştır.  Bu ise İP aleyhine  %34,9 orantısızlığa karşılık gelmektedir.

YRP, aldığı oyun karşılığı kadar milletvekili kazanamamış, 12 milletvekili eksik çıkarmıştır.  Bu ise YRP aleyhine  %240 orantısızlığa karşılık gelmektedir.

TİP, aldığı oyun karşılığı kadar milletvekili kazanamamış, 7 milletvekili eksik çıkarmıştır.  Bu ise TİP aleyhine  %175 orantısızlığa karşılık gelmektedir.

Görüldüğü gibi alınan oy ve kazanılan milletvekilliği arasındaki orantısızlık son derece yüksektir. Bu da mevcut seçim sistemi ve seçim barajından kaynaklanmaktadır.

Bu son seçimde mevcut seçim sistemi ile aldıkları oylara göre AKP 54 milletvekili; CHP 17 milletvekili ve HDP de 8 milletvekili fazla aldılar. Yani toplam 79 milletvekili hak etmedikleri halde bu 3 partiye gitti. Hâlbuki bu 79 milletvekillikleri aşağıdaki partilere şöyle eklenmeliydi.

MHP11
İyi Parti15
Memleket P.6
Zafer P.13
BBP6
YRP12
TİP7
Adalet P.1
Sol P.1
ANAP1
TKP1
Vatan P.1
Millet P.1
Hak ve Özgl. P.1
Adalet ve birl.P.1
Genç P.1
Toplam79

Sonuçta meclis tablosu şöyle olmalıydı. (MSS: Mevcut seçim sistemi; SB: Sıfır baraj)

  SBMSS
AKP214268
CHP152169
MHP6150
İyi P.  5843
HDP5361
YRP175
TİP114
BBP    60
Memleket P.60
Zafer  P.130
Genç 10
Adalet 10
Sol  P.10
Anap 10
Tkp 10
Vatan  P.10
Millet  P.10
Hak ve özgürl.  P.10
Adalet ve birlik  P.10
Toplam  600600

Temsilde adalet açısından bir diğer önemli bir gösterge de partilerin kaç oyla 1 milletvekili çıkardıklarıdır. Örneğin 24 Haziran 2018 seçimlerinde AKP 72.334; CHP 77.768; HDP 87.571; İYİ Parti 116.127 ve MHP 113.578 oyla 1 milletvekili çıkarmıştır.

Bu 14 Mayıs 2023 seçiminde ise partilerin bir milletvekili çıkarmaları için gerekli oy sayılarında, mevcut seçim sisteminden kaynaklanan daha da büyük farklılıklar var.
Örneğin;

AKP 72.359; CHP 81.669; HDP 78.752; İYİ Parti 122.697; MHP 109.696; TİP 239.014; YRP ise 305.409 oyla 1 milletvekili çıkarmıştır.

Görüldüğü gibi 1 milletvekilliği kazanmak için gerekli oy bakımından partiler arasında çok büyük farklar var. Bu da “değerli ve değersiz seçmen mi var” sorusunu akıllara getirmektedir. Son seçim örneğinde AKP ye oy verenler en değerli, YRP ye oy verenler ise en değersiz seçmen gibi son derece garip ve kabul edilemeyecek durum söz konusudur.

Önerdiğim sıfır baraj, artık oyların kullanılması ve Türkiye milletvekilliği kavramı ile bir milletvekili seçilebilmek için gerekli oy sayılarının birbirine ne kadar yakın olduğunu da aşağıda görebilirsiniz.

AKP 90.618; CHP 90.803; HDP 90.640; İYİ Parti 90.965; MHP 89.915; TİP 86.914; YRP 89.826 oyla 1 milletvekili çıkarmıştır.

Bu sonuçlar da, önerdiğim sistemin ne kadar adil olduğunu bir kez daha farklı bir açıdan göstermektedir.

Bütün bu analizlerden sonra görünen şudur ki, bu son seçimde ve bu seçim sistemiile en avantajlı parti AKP olmuştur.

Sonuç olarak, genel seçimlerde, toplumun tüm kesimlerinin mecliste oransal temsili sağlanmalı ve kimse “oylar boşa gitmesin” diyerek asıl tercihi dışında bir adaya zorlanmamalı görüşünü savunuyorum. 

Bu amaçların sağlanması için seçim barajı mutlaka tamamen kaldırılmalıdır. Artık oylar kullanılmalı, Türkiye tek bir seçim bölgesi olarak kabul edilip, Türkiye milletvekilliği kavramının hayata geçirilmesi temsilde adalet açısından son derece faydalı olacaktır.

* Konuk yazarımız Prof. Dr. Levent Kırılmaz Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi emekli öğretim üyesidir. ([email protected])