fbpx

ABD’de grev yazı: İşçi hareketi içinde muazzam bir enerji var

Paylaş

Kaliforniya Üniversitesi Emek Merkezi Direktörü Kent Wong: Sanki grev yazında gibiyiz. İşçi hareketi içinde ve grev hatlarında muazzam bir enerji var.

ABD’de sıcak yaz işçi grevleriyle daha da ısınıyor. Önce 150 Starbucks mağazasında 3 bin işçi greve gitti. Ardından Los Angeles kentinde 6 bin otel çalışanı iş bıraktı. Şimdi de 11 bin 500 Hollywood yazarı ile 160 bin televizyon ve sinema oyuncusu grevde. Birleşik Otomobil İşçileri (UAW) sendikası Detroit’teki otomotiv patronlarını bir ya da daha fazla greve gitmekle tehdit ediyor. 1 Ağustos’ta greve hazırlanan 340 bin UPS (posta) işçisi ise taleplerinin kabul edilmesi üzerine zafer ilan etti.

The Guardian gazetesine konuşan Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) Emek Merkezi Direktörü Kent Wong, “Sanki grev yazında gibiyiz” diyor: “İşçi hareketi içinde muazzam bir enerji var ve grev hatlarında da muazzam bir enerji var.”

POSTACILARIN GREV UYARISI ŞİRKETİ YOLA GETİRDİ

Posta şirketi UPS’de örgütlü Teamsters sendikası geçen hafta “#HotLaborSummer/SıcakEmekYazı” diye tweet attı. Ancak salı günü, şirketin ücret teklifini artırmasıyla UPS grevi iptal oldu. Teamsters’ın Genel Başkanı Sean O’Brien anlaşmayı duyururken şunları söyledi: “Bu sözleşme emek hareketinde yeni bir standart belirliyor. (UPS) Bu müzakerelerin doğrudan bir sonucu olarak masaya 30 milyar dolar yeni para koydu.”

Ücret artışı, sendikanın bir önceki beş yıllık sözleşmesindeki artışların iki katına denk geliyor ve sözleşmenin ömrü boyunca yarı zamanlı çalışanlar için yüzde 48’lik bir zammı içeriyor. Sendika Lideri O’Brien, “Oyunu değiştirdik” diyor: “Üyelerimizin güçlü ücretler ödeyen, emeklerini ödüllendiren ve tek bir taviz gerektirmeyen bir anlaşma kazanmalarını sağlamak için gece gündüz mücadele ettik. Bu sözleşme … tüm çalışanlar için çıtayı yükseltiyor.”

Georgetown Üniversitesinden Emek Tarihçisi Joseph McCartin, “Teamsters inandırıcı bir grev tehdidi olmadan bu kadarını elde edemezdi” diyor: “Yakın geçmişte, birbirini takip eden, her birinin ulusal etkileri olan ve her biri diğeri için ivme sağlayabilecek bu kadar büyük üç emek durumu yaşamadık. İşçiler için ulusal düzeyde büyük bir grev, bunu uzun zamandır görmemiştik.”

Michigan Üniversitesinde Çalışma İlişkileri Profesörü olan Maite Tapia’ya göre, “Bu sadece sıcak bir işçi yazı değil; bir protesto ve grev dalgasının içindeyiz. Bu işçilerin devasa şirketlere karşı güçlerini nasıl kullandıklarını görmek büyüleyici ve ilham verici.”

PANDEMİ DÖNEMİYLE YÜKSELEN HAYAL KIRIKLIĞI

ABD’de işçi ve emekçilerin hayal kırıklığı ve öfkesi iş bırakma eylemlerini körüklüyor. Özellikle pandemi döneminde ‘ön cephe’ denilen işlerde çalışanlar bu süreçte yaşadıkları konusunda öfkeli ve birçoğu da ücret artışlarının enflasyonun çok gerisinde kalmasından rahatsız.

UCLA Emek Merkezi Direktörü Kent Wong, “İnsanların ekonomik eşitsizliğin arttığını hissettiği üç yıldan fazla süren bir pandemiden çıkıyoruz. Birçok çalışan asli işçi olarak adlandırılıyordu ancak genellikle saygı görmediklerini ya da takdir edilmediklerini hissettiler, aynı zamanda tüm bu çirkin şirket açgözlülüğünü gördüler” yorumunda bulunuyor.

OTEL İŞÇİLERİ GREVİ

Sendikalar yüzde 9’luk enflasyonun üzerinde ücret zammı talep ederken birçok şirket yılda yüzde 3’ten fazla zam yapmaya direniyor. Los Angeles’taki InterContinental Otel’de Kat Hizmetleri Şefi olan Diana Rios-Sanchez, binlerce otel çalışanının 30’dan fazla otelde üç gün boyunca greve gittiğini çünkü kendilerine değer verilmediğini ve düşük ücret ödendiğini düşündüklerini söyledi: “İş arkadaşlarım kendilerine saygılı davranıldığını düşünmüyorlar. Onlara sadece bir çöp parçasıymış gibi davranılıyor.”

Rios-Sanchez, Los Angeles’ta yükselen kiralar nedeniyle otel çalışanlarının çaresiz kaldığını söylüyor. Saatte 26 dolar kazanıyor ama kocasıyla birlikte kendileri ve üç çocukları için ancak tek yatak odalı bir daire alabiliyorlar: “Fazla mesai ile ayda 3 bin 500 dolar kazanabilirim ama iki yatak odalı bir daire ayda 2 bin ila 2 bin 500 dolar tutuyor, bir de çocuk bakımı ve yemek faturaları var.”

ÖNCEKİ KAZANIMLAR ÖRNEK OLDU

ABD’nin işçi mücadelelerinin merkez üssü denilen Kaliforniya’da, 48 bin Kaliforniya Üniversitesi lisansüstü öğretim asistanı, araştırmacı ve diğer akademik çalışanlar geçtiğimiz Kasım ayında greve gitmiş ve en düşük ücretli çalışanlara yüzde 55’ten fazla zam yapılmasını içeren bir anlaşma kazanmıştı. Nisan ayında Los Angeles okul bölgesinde çalışan 30 bin bekçi, otobüs şoförü, kafeterya çalışanı ve öğretmen yardımcısı üç gün boyunca grev yaptı. Yüzde 30’luk bir zam kazandılar. Bu zaferler Los Angeles’taki otel çalışanlarının yüzde 40 zam talep etme konusunda cesaretlenmesine yardımcı oldu.

“SENDİKALAR SAVUNMADAN SALDIRIYA GEÇİYOR”

Guardian’a konuşan Santa Barbara’daki Kaliforniya Üniversitesinde uzun süredir emek tarihçisi olan Nelson Lichtenstein “On yıllar boyunca sendikalar grevden kaçınmak istedi” diyor. Bunu da 1980’ler ve 1990’ların deneyimlerine bağlıyor. 1981 yılında ABD Başkanı Ronald Reagan, Profesyonel Hava Trafik Kontrolörleri Örgütü (Patco) sendikasının 11 binden fazla grevci üyesini işten atarak örgütlü emeğe yıkıcı bir darbe indirdi, sendikanın çöküşüne yol açtı ve diğer sendikaları grev yapmaktan caydırdı. Lichtenstein, “Patco grevini şirketler grevleri sendikaları zayıflatmak ve hatta kırmak için bir fırsat olarak gördüler. Bugün durum böyle değil. Bugün grev çağrısı yapmanın felaketle sonuçlanacağı korkusu yok” diyor: “Bugün sendikaların saldırıya geçtiğine dair bir his var. Oyuncuları ele alalım. Sadece iyi bir sözleşme istemediklerini söylüyorlar. Dönüştürücü bir sözleşme istiyorlar.”

Lichtenstein, yüksek kiralardan ve öğrenci borçlarından rahatsız olan, geçmiş on yıllarda emeğin yaşadığı gerilemelere aşina olmayan bugünün genç kuşak işçilerinin, eski işçilere göre greve daha meyilli olduğunu da belirtiyor.

İŞÇİLERDEN SENDİKALARA DESTEK ARTIYOR

Bu yaz gerçekleşen grevler, kamuoyunun sendikalara verdiği desteğin 1965’ten bu yana en yüksek seviyeye ulaştığı bir döneme denk geliyor ve bazı emek uzmanları grev dalgasının, grevler çoğu zaman kamuoyunu rahatsız etse de emek örgütlenmesine verilen desteği artırabileceğini söylüyor.

Emek Tarihçisi Lichtenstein, “Aktörler greve gittiğinde, sayılarının çok ötesinde büyük bir etki yaratıyor; herkes bu insanların kim olduğunu biliyor” diyor: “3 ya da 4 milyar insanın kim olduğunu bildiği Harrison Ford gibi bir yıldızın ‘ben sendikalardan yanayım, grevi destekliyorum’ demesi olağanüstü önemli.”

UPS’de 1997 yılında 185 bin işçi 15 gün boyunca greve gittiğinde de “Bu çok popüler bir grevdi” diyor Lichtenstein, çünkü “Herkes UPS şoförünü tanır.”

Son aylarda ABD sendikaları hem grev hem de örgütlenme konusunda önemli ölçüde artan bir enerji gösterdiler. Georgetown Üniversitesinden Emek Tarihçisi Joseph McCartin “Bu iki olgunun açıkça ortaya koyduğu şey, kolektif eylemin önemidir” diyor: “Tarihsel olarak, işçilerin ilerleme kaydedebilmeleri için kolektif eyleme geçmeleri gerekiyor.”

Kaynak: Evrensel