fbpx

Kadınların Sedası

Paylaş

Dersim’in kilometrelerce mesafe uzağında ve 80 yıl kadar ilerisinde bir tarihteydik. Bulunduğumuz yer ne Raa Haq inancına ait ziyaretler barındırıyordu ne de dilimiz tutuyordu oradakilerle. Başlı başına yabancıların içindeydik. Aleviler bilir; Alevi olmayan herkes “yabancıdır” onlara. Yabancı kelimesini öyle yabana atmayın diye söylüyorum, sıradan bir yabancılık değil çünkü bu.

Sene 1930 değil, bastığımız toprak Hardo Dewres hiç değil dedim; ama yanımızda son Kırmançlar vardı. Köyde doğmuş, büyümüş, tarlada çalışmış ve doğurmuş, Bağıre Sıpiye* ziyaretine bakarak inanmış, Xızır ile uyuyup uyanmış, Kara Çarşamba**’da kuşların daha uğramadığı sularda yıkanmış, Venge Haq*** ile Pirine bağlanmış son Kırmançlar… Böyle yazınca olmuyor biliyorum. O his geçmiyor biliyorum. Beraber oturunca, o ağzı duyunca insan anlıyor. Bu beş senelik bir mesele benim için. Beş sene önce İstanbul’da kurumsallaşmış bir Alevi mekanında, ki o şirin adıyla Cemevidir, kökü Başköylü Hasan Efendiye dayanan bir Dedeye sormuştum, “Siz eskiden nasıl cem bağlıyordunuz?” diye. Bu benim için hem şahsi bir meseleydi hem de akademik çalışmalarım için önemliydi. Dedeyi çok sıkıştırdım eski usul cem bağlasın diye, öyle ibadet etsin diye. “Ben istesem de yapamam, o ağırlık ne Pirde var ne de talipte var artık; ama sana şunu söyleyeyim, eskiden cem ibadeti başlayıp bitene kadar bir seda vardı. O sedayı hiç unutmuyorum. Kadınların mırıldanmaları, sedaları… Kadınlar cemlerde bir şeyler mırıldanıyordu. Ben eski cemlerden bugüne en çok onu özledim.” dedi bana Dede. Ben beş sene önce bu sedayı hiç anlamadım, canlandıramadım.

Geldim şimdi son Kırmançların yanına, 1930’lara. Bazıları itiraz eder, olsun 1940. Türkçeye dili dönmeyen, Türkçe konuşunca hep söylemek istediğini söyleyemeyen bu kadınların yanına geldim. Dedim “Ana bir cem bağlayalım.” Aslında çok özlemişler Venge Haq (Hakka yakarış) yapmayı; ama “Kimse kalmadı ki” diyorlar. Olmadı. Sonra Youtube’da Bava Şervan’ın anadili olan Kırmançki dilinde yaptığı bir Xızır Cemi videosunu açtık salonda. Üç Ana ve ben, başladık izlemeye. İzlemek lafı da öyle hafif kalır ki… Çünkü izlemek değildi o, kimi kabul eder kimi etmez, Venge Haq’ti o, Hakk’a, Xızır’a, Duzgin’e yakarmaktı. Bava Şervan televizyonda çağırıyordu, Analar ise benim yanımda, salonda. İşte o gün “bir seda vardı, kadınların bir mırıldanması” dediği şeyin ne olduğunu anladım. 

Videonun başından sonuna kadar Analar mırıldandı. Adını duyduğunuz, duymadığınız wayir****’leri çağırdılar, Xızır’a seslendiler. Kafamı Ana’nın omuzlarına yaklaştırdım, yaslanmadan onu dinledim. Birdaha duyacağımı sanmadığım bu sedayı, seneler sonra, başkasının topraklarında, kendi özümden kilometrelerce uzakta hafızama kaydettim. 

Şimdi 2021’deyiz; ama o sedalarla o gün biz asla 2021’de değildik. 
Zaman ve mekan kavramları çok yabancı.

*Pülümür’de bulunan sahibi kadın bir ziyaret
** Dersimli aşiretlerin inanç geleneğinde kutsal bir gün
***Hakka yakarış diye Türkçeye çevrilen cem ibadeti
****Sahip