“Aslında, biz normal bir aramayı tabii ki kabul ediyorduk. Ama bize dayatılan, onur kırıcı ve taciz içeren bir aramaydı. Altı yedi kadın gardiyan gülerek, “Girişe hazır mısınız?” diyerek kıyafetlerimizi zorla çıkarmaya başladılar. Birçoğumuzun kıyafetleri yırtıldı. Saçlarımız çekildi, yere yatırıldık. Pantolonlarımız ve iç çamaşırlarımız zorla çıkarıldı. Bu arada fark ettik ki içeride hepimizin sağlık dosyalarına bakmışlar ve özellikle rahatsız olduğumuz vücut bölgelerimizden bize zarar vermeyi amaçlamışlardı. Örneğin, rahim hastalığı olanların rahim bölgelerine, böbrek hastalığı olanların böbrek bölgesine, migreni olanların başına vuruyorlardı. Sonunda hepimiz çırılçıplak kaldık. Kadın gardiyanlar bizi o şekilde bırakıp kapıyı da açık bırakmak suretiyle dışarı çıktılar. Ve aralık olan kapıdan askerlerin bize baktıklarını gördük. Bu durum hepimizi korkunç bir biçimde rahatsız etti. Yaşadığımız cinsel taciz, hepimizi çok etkiledi.”*
İçinde cinsellik barındıran pornografik ve psikolojik bir işkence türüdür çıplak olarak gözaltı uygulaması ve bir mahpusun güvenlik görevlilerinin önünde, soyunmasının istenmesi, makat, vajina gibi organlarının elle ya da “otur kalk, ıkın” talimatları verilmesi suretiyle, aranması, kişinin gerek fiziksel gerekse de manevi olarak istismarı anlamına gelmektedir. İnsan onuruna aykırıdır ve kişinin bedenine yönelik bir müdahaledir.
Uşak Emniyet Müdürlüğünde kalabalık bir üniversiteli kadın grubunun çıplak aramaya mahsur kalması, her an herkesin insan onuruna aykırı bu muamele ile karşılaşabileceğini göstermiştir bizlere.
Uluslararası hukukta, özelde AİHS’te işkence ve kötü muamele, dolayısıyla çıplak arama yasaklanmış olmasına karşın, AİHM kimi kararlarında, belli hal ve şartlarda çıplak arama veya iç beden aramasının yapılabileceğini kabul etmektedir. Çıplak ve iç beden aramasının bazı kriterler üzerinden tartışmalı hale getirilmesi, kabul edilebilir olarak görülmesi, doğru değildir. AİHM’in bu tür kararlar vermesi yanlış algılar yaratabilmekte ve yüksek sözleşmeci devletlerin işkence yasağı ihlali gerçekleştirmesine, alabildiğine kapı aralamaktadır. Bu kararlar AİHM’in insan hakları konusundaki tutumunu göstermektedir ve mutlaka mahkum edilmelidir…
Ancak aralarında Türkiye’nin de olduğu birçok devlet AİHM’in belirlediği kriterlere de uymaksızın, çıplak arama gerçekleştirebilmektedir. Bu nedenle AİHM kriterlerini tartışmak, gündeme getirmek, yine de anlamlıdır. AİHM kriterlerinin uygulanması durumunda çıplak arama tamamen ortadan kalkmasa da azalabilir ve istisnai bir uygulama haline gelebilir.
Çıplak arama ve iç beden aramasının işkence olduğunun bir kez daha anımsatılması ve bu insan onuruna aykırı, ilkel uygulamanın dünya üzerinden silinmesi için verilecek çalışmaların uluslararası dayanışma ile sürekli hale getirilmesi zorunludur.
* 2012 yılında Avukat Eren Keskin tarafından yapılan araştırma sırasında Şakran Kadın Kapalı Hapishanesi’ndeki bir grup kadın mahpusun ifadesi.
Sibel Sahin-Esslingen, 21.12.2020