Uzun yıllardır kadınların yönetim kurullarında ve başkanlıklarda (her yerde eşit/eş başkanlık yok çünkü) olmayışlarını Alevi kurumlarının cinsiyetçiliği yüzünden olduğunu dillendiren biz feministlere ve kadın çalışması yürütenlere “Kadınlar yok ki” diye cevap veriyordu erkekler ve erkek yöneticiler. “Biz çağırıyoruz ama gelmiyorlar” diye de ekleyerek akıllarınca haklı çıkmaya çalışıyorlardı.
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) 19-20 Ekim 2024 tarihleri arasında 16. Genel Kurulunu yaptı. Delegeler yeni yönetimi ve diğer kurulları seçti. Geçmiş yönetim kurulunda yer alan canlara Alevi toplumu için ve demokrasi mücadelesine katkıları için teşekkürler. Yeni gelen yönetim hem hoş gelmiş hem de Yol’u açık olsun. Dünyanın içinden geçtiği bu zor ve “çılgın” süreçte eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenlerin üzerine gerçek anlamda zor görevler, sorumluluklar düşüyor.
Alevilerin eşit yurttaşlık için verdikleri haklı mücadele önemli ve acil. Dünya, baskıcı, despot ve şiddet odaklı yöneticilerin sayısının arttığı, her gün biraz daha faşist rejime doğru sürüklendiği, kazanılmış temel insan haklarının tırpanlandığı bir dönemden geçiyor. Yaşadığımız birçok şey distopya kıvamında. Üstelik bundan fazlası var. Despot ve baskıcı yönetimlerin patriarka (erkek egemenliği) ile işbirliği erkekleri güçlendirirken erkeklerin kadınlara yönelik her türlü saldırılarını arttırarak normalleştiriyor.
İktidarlar ve devletler sadece erkekler aracılığı ile kadınlara karşı saldırıları organize etmekle kalmıyor. Kendileri de bu alanda sıkı çalışıyorlar. Kürtajın yasaklanmasından ya da Türkiye’de olduğu gibi yasaklanamasa da erişilebilir olmaktan çıkartılmasından, eşitlik için devletlere yüklenen sorumluluk ve görevlerin verildiği uluslararası sözleşmelerden kanunsuzca çıkılmasına, eşit işe eşit ücret hakkının olmamasından cinsiyetçi sosyal güvence yasalarına, çocuk doğurma baskılarına dek iktidarlar ve devletler kadınlar aleyhine adımlar atmakta, politikalar üretmekte. Amerika, Macaristan, Türkiye, Almanya, İtalya, Rusya, Polonya bu alanda önde giden ülkelerden birkaçı.
Dünyanın en güçlü ülkeleri başta olmak üzere kadın erkek eşitliğinde bu kadar net kadınları ikinci cinsiyet olarak konumlandırma politikalarına karşı durma sorumluluğu demokrasi ve eşitlik mücadelesi veren Alevi kurumlarına da düşmekte. Her şeyden önce kadın ve erkeğin eşit olduğu Alevilik inancının kurumlarının görevleri arasında kadınların ikinci cinsiyetleştirilmesine karşı durma görevi de bulunmakta.
Dışarıya karşı verilecek mücadelede başarılı olmanın ilk koşulu kendi içinde bu sorunu aşmış olmaktır. Henüz tam anlamıyla aşamamış olunsa da bu alanda gerçekten çabalamaktadır bu yapılar.
Alevi kurumlarının kadın erkek eşitliği için içeride verdiği mücadele aynı zamanda patriarkal sistem ile ortak çalışan ve dünyanın yönünü erkek egemenliğinden çıkartmamak için çabalayan baskıcı iktidarlara karşı mücadele olacaktır kuşkusuz. Aleviler bunun farkında olarak mevcut çarka çomak sokmaktan tereddüt etmeyeceklerdir.
Alevi toplumu ve elbette başta Alevi kadınlar eşit yurttaşlık istiyorlarsa öncelikle kendi içlerindeki ayrımcılıklarla, eşitsizliklerle mücadele etmeliler. Türkiye devletinden ve onun şimdiki iktidarı Erdoğan’dan eşit yurttaşlık talep edip Alevi kurumlarında eşitsiz tüzük ve programlarla devam etmek, günlük pratiği cinsiyetçi kültür ve kurallarla yürütmek çelişkili bir duruştan başka bir anlama gelmeyecektir.
Kadınlar AABF yönetiminde
Uzun yıllardır kadınların yönetim kurullarında ve başkanlıklarda (her yerde eşit/eş başkanlık yok çünkü) olmayışlarını Alevi kurumlarının cinsiyetçiliği yüzünden olduğunu dillendiren biz feministlere ve kadın çalışması yürütenlere “Kadınlar yok ki” diye cevap veriyordu erkekler ve erkek yöneticiler. “Biz çağırıyoruz ama gelmiyorlar” diye de ekleyerek akıllarınca haklı çıkmaya çalışıyorlardı.
Oysa biz kadınlar kendi deneyimlerimizden biliyoruz ki erkekler yönetmeyi de seviyor, gücü de. Bu nedenle yönetimlere birbirlerini önerip birbirlerini seçiyorlar. Alevi toplumu içerisindeki güç dengelerini erkeklerin temsiliyeti üzerinden kuruyorlar, kadınları denkleme sokmuyorlar. Bu bilerek yapılan siyasi bir tercih ve kadınların yönetimlerde yer almalarının önünü kasten açmıyorlar. Söz, yetki ve karar alanlarını kadınlarla paylaşmak istemiyorlar. Hele hele sorgulayan, itiraz eden, eşitlik isteyen kadınlarla hiç!
Oysa, özellikle son on yıl için denebilir ki Alevi kurumlarında gözle görülebilecek en büyük hareketlilik, en büyük çaba Alevi kadınlar alanında yaşandı. Alevi kurumlarının dışa dönük çalışmalarından bile daha güçlü ve etkili, değişime neden olan yenilik Alevi kadınlar alanında yaşandı. Bunun sonuçlarını gördük, görüyoruz. Eşit/eş başkanlığın yaygınlaşması, yönetimlerde yer alan kadın sayısının artışı, kadınlara yönelik kurum içi etkinliklerin artması, antifeminist söylem ve tavırların eskisi kadar güçlü olmaması, kendisine feminist diyen Alevi kadınların çoğalması, Alevi kadınların bağımsız kadın alanında yer alan feminist ve kadın hakları mücadelesi veren kadın kurumlarıyla ilişki içinde olması…. Ve daha nice olumlu çabayı saymak mümkün.
Kadınlar sonuç almaya başladı
Alevi kadınların eşitlik mücadelesini böyle dallı budaklı yürütmesinin somut sonuçları alınmaya başlandı. AABF Genel Kurulu bu açıdan önemli. İki liste ile yapılan ve bağımsız aday olarak Nurten Yalnız adlı kadın arkadaşımızın katıldığı Genel Kurul’da sonuçlar kadınlar açısından umut verici oldu.
İlk olarak birden fazla liste ile Genel Kurul yapılmasını demokrasinin gereği olarak gördüğümü belirtmek isterim. İkinci olarak listeler eğer sadece yönetimi alma aracı olarak görülmüyorsa o zaman farklı listelerin olma amacı fikri ve siyasi farklılıkların mevcudiyetidir. Alevi toplumunu güçlendirmek için her listenin ayrı programı ve o programı hayata geçirme iddiası, yöntemi başka olabilir. İddia sahipleri bunu Genel Kurul öncesi delege ve üyelerle buluşmalarda ve Genel Kurul’da anlatırlar. Delegeler de hangisine ikna olmuşsa ona göre oy kullanır.
Birden fazla listenin oluşu tüzüğünde kadınların eşit temsilinin yer almadığı kurumlarda daha çok kadın adayın yönetime girebilmesi açısından daha elverişli olması bakımından ayrıca önemli. Sadece yönetimlere girmek de değil, böylece daha çok sayıda kadının aday olma fırsatı doğacak, bu da daha çok sayıda kadının politik olarak aktifleşmesine neden olacak. Burası çok önemli olduğu için bir örnekle açıklamak isterim. Diyelim tek liste ile seçime girilecek. Yönetim Kurulu için 13 kişi seçilecek, 3 de yedek üye. Toplam 16 kişi. Hadi diyelim eşit temsil ilkesi gereğince 8 kadın 8 erkek yer aldı listelerde. Oysa aynı kural ve ilkelerle iki liste ile gidilen Genel Kurul’da sayılar iki katına çıkacak. Bu süreçte seçilmek isteyen, aday olan kadın sayısı da iki katına çıkacak. Kadınların adaylıkları Alevi kurumlarının alışkın olduğu erkek erkeğe aday görüntüsünü yıkmaktan, talep etmekten talip olmaya, yönetmek isteyen, siyaset yapmak isteyen Alevi kadınların olduğunu hem de sanılandan çok sayıda olduğunu göstermesi açısından paha biçilmez. Özellikle kadınların sorunlarını dert edinen, kadın kurumlarında yer alan, kadınların eşit ve özgürce yaşaması için politikalar üreten, patriarkal sisteme karşı duran kadınların varlığı tarifsiz kıymette. Bu nedenle sadece kadın adayları değil, Alevi kurumlarında da başka her yerde de kadınlar için siyaset yapan kadınların adaylığının altını çiziyoruz.
Eşit temsil hakkı
Alevi kadınların yıllardır verdiği mücadelenin sonuçlarından biri olarak gördüğümüz AABF son seçimlerindeki kadınların görünürlüğü kıvanç verici.
Bu tabloyu gördükten sonra Alevi erkeklere “Hani Alevi kadınlar yoktu?” diye sormamak elde değil.
Alevi kadınlar hep vardı ama önlerinde Alevi erkekler engel olarak yer alıyordu. Alevi kadınların feminist ve kadın hakları temelli mücadeleleri işte bu engeli kısmi olarak aşmış görünüyor. Bu çok güzel ama, daha fazlasına, hakkımız olana ihtiyaç var.
Bunun için erkeklerin insafına ya da “hoşgörüsüne” bırakılmış adaylıklar yerine tüzüklerde belirtilmiş, erkeklerin keyfince eğip bükemeyeceği, net yazılmış yasalara ihtiyacımız var. Özellikle yerel ya da merkezi yönetimlerde ve kurullarda yer alan, delege seçilmiş tüm Alevi kadınların gündeminde tüzük ve programların eşit temsil ilkesine göre değiştirilmesi olmalı.
Nedir eşit temsil?
Tüzüklere yerel ve merkezi yönetim kurumlarında en az yüzde 50 oranında (yüzde 50 değil, en az yüzde 50 oranında) kadın yer alır şeklinde kota getirilmeli. Kotanın erkekler tarafında işgal edilmemesi için yeterince sayıda kadın aday olmaması durumunda boş bırakılması şartı getirilmeli. Bu şart kadınların yerlerinin erkeklerce doldurulmasını engellemekle kalmayacak, kadın adaylıklarının düşürülmesi olasılığını da ortadan kaldıracak. Yani her koşulda kota oranında kadının seçilmesi garantilenmiş olacak.
Yerel ve merkezi tüm kurumlarda eşit/eş başkanlık sistemine geçilmeli.
Genel Kurul’dan hemen önce sorunları ve çözümleri konuşmak ve genel kurula hazırlık için kadın delegeler ve tüm kadın üyelerin yer alacağı buluşma resmi olarak karar altına alınmalı.
Tüzüklere erkeklik suçları eklenmeli.
Disiplin kurullarının dışında sadece kadınlara karşı işlenen erkeklik suçları ve erkek şiddetine karşı mücadele birimleri oluşturulmalı, üyeleri sadece kadınlardan oluşmalı, görevlendirecek kadınlar bu alanda yeterli birikime sahip kadınlar arasından seçilmeli.
LGBTİ+ üyelere yönelik suçlar için de benzer birim kurulmalı.
Erkek şiddetine karşı Alevi kurumlar başta olmak üzere, evler dahil her yerde açık ve samimi bir mücadele yürütülmeli. Bu mücadele cinsiyetçi dil kullanmaktan, kadınları kıyafetleri ve ilişkileri üzerinden yargılamaya, kendisini kadınlardan üstün görmeye, kadınlar hakkında dedikodu yapmaya, olumsuzlukları kadınlıkla eş tutmaya, ev işleri yapmamaya, kız oğlan çocukları arasında cinsiyetçi ayrım yapmaya, partnerine kötü davranmaya ve şiddet uygulamaya, mal-gelir-mülkü kendisi ve ailesi üzerine yapmaya dek geniş bir yelpazeyi kapsamakta.
Şurası net, erkekler erkekliğin onlara sağladıkları çıkarlardan, konfor ve iktidardan kendi kendilerine vazgeçmeyecekler. Onları kadınların haklı mücadelesi olması gerekli yerlere getirecek. Bunun için daha güçlü kadın dayanışması örmek, söz ve karar mekanizmalarına daha çok kadını taşımakla mükellefiz.
Böylece eşitlikçi Alevilik daha güçlü var olacak. Malum Yol kadındır. Yol kadınsa kadınlar güçlendikçe Yol erkekleşmekten biraz daha kurtulacak.
Daha çok birliktelik, daha çok dayanışma.
Kadıncıl aşk ile.
09.10.2024