fbpx

Hurraaa savaşa!

Paylaş

Yıllar ilerliyor, yüzyıllar geçiyor, çağlar değişiyor.

Teknolojinin, modernitenin, sahte demokrasisinin orta çağındayız şimdilerde.

Özgürlüğün, barışın ve eşitliğin gücüne inanmış halklar, ezilenler, kadınlar, işçiler bütün bir yüzyıl mücadele ettiler, ediyorlar.

Kitaplar dolusu bedeller ödendi.

Teknoloji, gelişmişlik, iletişim, uzay çağı diyerek bunca yaklaşmışken özgürlüğe, nefes almak kadar ihtiyacımız olan barışa hikayenin sonu aynı hüsrana bağlanıyor: Hurraaa savaşa!

 Tıpkı efsanelerde anlatıldığı gibi insan öldürdükçe, gençlerin kalplerini, yaşama sevinçlerini yedikçe ömrünü uzatan, bedeni büyüyen ama beyni küçülen “dev”let adamları veriyor bu kararları.

Güçlüden yana veriliyor kararlar. Zenginden yana, egemenden yana, sömürgeciden yana, zalimden yana… Umurlarında değil altta canı çıkanlar, yoksullar, yoksunlar, kadınlar, çocuklar…

Özgürlükmüş, eşitlikmiş, adaletmiş, paylaşımmış, demokrasiymiş dertleri değil bu “dev”let adamlarının. Varsa yoksa kendi çıkarları, yandaşlarının karları, yöneticilerinin iktidarları. Gerisi laf-ı güzaf onlar için.

Yeter ki silah satmaya devam etsinler. Yeter ki petrol tankerleri gelmeye devam etsin. Yeter ki doğalgaz vanaları kapanması. Yeterki pazarları, tedarik zincirleri bozulmasın. Avrupa devletleri çıkarlarına zeval gelmesin diye işgalcilerin etrafında adeta dokunulmazlık kalkanı oluşturdu. Laf arasında bile sorumluluklarını hatırlamıyorlar onlar. Sivil halkı katledenlere laf etmedikleri gibi buna karşı çıkanları susturmaya çalışıyor, işinden, geleceğinden, iltica hakkından, özgürlüğünden menetmekle tehdit ediyorlar.

Dünyanın gözleri önünde zulüm

Oysa baksanıza son aylarda, yıllarda yaşananlara.

Karabağ işgal edildi, yüz bin Ermeni yüz yıl sonra bir kez daha tehcir edildi.

Rojava, Başur Kürdistan yıllardır tüm dünyanın gözü önünde neredeyse her gün bombalanıyor, saldırılar, suikastlar yaşanıyor.

Gazze – Filistin canlı yayında adeta yerle bir ediliyor, yeryüzünden silinmeye çalışıyor.

Kimin umurunda Karabağ’da, Rojava’da, Gazze’de siviller hedef alınmış, okullar, hastaneler, alt yapı bombalanmış, çocuklar öldürülmüş!

Kimin umurunda Kürdistan işgal edilmiş, bir halk yokluğa mahkum edilmiş!

Kimin umurunda çocuklarının, sevdiklerinin kemiklerinin peşine düşmüş Cumartesi Annelerine kelepçe vurulmuş, diktatör Erdoğan’a karşı duranlar zindanlara tıkılmış!

Kimin umurunda Ermeniler binyıllardır yaşadığı Artsahk, Dağlık Karabağ’dan kovulmuş!

Onların gözünde önemli olan kimin haklı olduğu değil, kimin çıkarları için daha makbul olduğudur. Makbul taraf tespit edildikten sonra ötekiler suçlu, hep suçlu zaten!

Bir türlü bitmiyor, yok olmuyor şu kahrolası “Ermeni dölleri”!

Hepsi terörist bu medeniyet görmemiş “pis Arapların”!

Pes etmiyor, itaat etmiyor boyun eğmiyor bir türlü yüzyıldır yok saymakla, öldürmekle bitmeyen “dağlı Kürtler.”!

Kim haklı, kim haksız?

Binyıllardır yaşadığımız toprakları işgal edenler haklı, biz haksızız. Kimliklerimizi yok sayanlar demokrat, var olmaya çalışan bizler ortalık karıştıranız. Çoluk çocuk, hastane, okul, sivil demeden şehirlerimizi, köylerimizi, dağlarımızı, vadilerimizi her gün bombalayanlar masum, kendimizi savunan, öz savunma yapan bizler teröristiz.

Yok öyle yağma! Kendi topraklarımızda öteki, orda burada sığınmacı olmayı kabullenmeyeceğiz.

Bunca zulüm karşısında gözlerimizi yummamızı, kulaklarımızı tıkamamızı, ağızlarımızı kapamamızı bekleyenler daha çok beklerler. Tarih onların paylaşım masalarında planladıkları gibi akmayacağını defalarca gösterdi hepimize. Zulüm varsa, direniş de olacaktır her daim!

Kimse bize işgalin, katliamın, bombalamanın meşruluğunu anlatmasın. Savaşta ilk başta gerçeklerin yok edilmek istendiğini acılarla dolu tarihimizden biliyoruz.

Savaşa karşı durmak, barışı, eşitliği savunmak tarihsel ve insani bir görevdir. Biliyoruz ki o uçaklar bombalamaya, toplar ateşlenmeye başladıktan sonra savaşın kazananı, kahramanı yoktur. Ölüleri vardır, sakatları vardır, yıkılmış kentleri, kaybedilmiş gelecekleri vardır.

Egemenler menfaatleri uğruna işgalcileri korusalar da halklar barıştan, haktan, halktan, eşitlikten, özgürlükten yana olacak, olmaya devam edecek.

Musa Anter’in dediği gibi; “Eğer benim ana dilim, senin devletinin temellerini sarsıyorsa demek ki devletini benim arsama yapmışsın”.

Bizleri ne yok sayabilecek ne de yok edebileceksiniz.

24.10.2023