fbpx

Akşener’in zikzakı

Paylaş

Meral Akşener’e bu hamleyi yaptıranların da, faşizmi inşa eden güçlerin de esas korktuğu, bu dönüşümün yaratacağı olanaklar ve atmosferde Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, emekçilerin, sosyalistlerin yani gerçek demokrasi güçlerinin önünün açılmasıdır.

Aziz Nesin’in ibretlik hikayelerindendir; Köy ağası acar traktörüyle kasabaya doğru giderken köyün çobanı ‘Koray’a rastlar ve biraz keyiflenmek için “ula Koray, yolun ortasındaki şu manda b.kunu yersen bu traktörü sana veririm” der. Koray ‘yemediğimiz b.k mu kaldı’ diye düşünüp kabul eder teklifi ve traktörü alır ağanın elinden. Duruma çok üzülen ağanın ah vahına dayanamayan çoban ağaya “şuradaki b.ku yersen traktörü geri veririm ağam” diye durumu toparlamaya çalışır. Ağa teklifin üstüne atlar ve bir lokmada yutar manda b.kunu. Traktörü geri alır ama kafasındaki soru büyüdükçe büyür, sonra dayanamaz sorar çobana “ula Koray bu traktör önceden de benimdi şimdi de benim, biz b.ku niye yedik o zaman?”

Eminim ki Meral Akşener’in ve İyi Partililerin aklında dönüp duruyor bu soru. Sahiden de hal böyleyken Akşener neden yedi bu b.ku?

Gerilim yükseliyor

Final yaklaştıkça devletin ve sermayenin içerisindeki yarılma derinleşiyor, fay hatları hareketleniyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına tek adam diktatörlüğünde ve faşizmin zapturaptında geçmek isteyenlerle, burjuva anlamda da olsa görece demokratik, parlamenter bir restorasyonu tercih edenler birbirlerine karşı son kozlarını kullanmaya başladı. Meral Akşener’e yaptırılan hamle İyi Parti tabanı dahil halkın ferasetiyle püskürtülürken, önümüzdeki günlerde benzer ağırlıkta yeni hamlelerin beklememiz gerektiğinin de işaretini vermiş oldular.

Bugüne kadar ağırlıklı olarak HDP, Kürtler, Aleviler, kadınlar, LGBTİ+lar, sosyalistler, Ermeniler gibi sisteme entegre olmamış dinamikler üzerinden yapılan hamleler şimdi doğrudan sistemi içi muhalefet alanına müdahale eder duruma geldi.

Kılıçdaroğlu’nun yumruklatılması, Sinan Ateş’in öldürülmesi, Çakıcı aracılığıyla muhalefetin tehdit edilmesi gibi vesayetçi müdahaleler, direk Meral Akşener’e uzanarak başka bir aşamaya geçilmiş oldu.    

Hamlenin hedefi neydi?

Bu işin arka planı mutlaka çıkacaktır ortaya. Ancak yapılan açıklamalar, verilen cevaplar, sızan bilgilere bakıldığında Akşener’in hamlesinin arkasındaki güç odaklarının beşli çete başta olmak üzere büyük sermayenin faşizmi destekleyen en saldırgan kesiminin ve Kürt sorunun çözümünde savaş – imha dışında bir yol görmeyen, bölgedeki kaostan işgal, ilhak, ganimet çıkartmak derdinde olan derin devletin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Sermayenin ve devletin en saldırgan kesimleri AKP-MHP faşizminin de en güçlü destekçileri. Belli ki Erdoğan’la yol yürümenin imkanlarının azaldığını gördüler ve Millet İttifakının ideolojik olarak Türk-İslamcı paradigmaya en yakın öznesine müdahale ettiler. Görüşmelerin detayları nedir, neyde anlaşmaya çalıştılar, Akşener’i böyle bir hamleye nasıl ikna ettiler ilerde göreceğiz. Ancak bu hamlenin esas hedefinin, tek adam diktatörlüğünden parlamenter sisteme geçişte demokrasi güçlerinin gelişiminin önünü kesmek üzere restorasyonu merkezin sağında bir alanda inşa etmek olduğunu söyleyebiliriz. Şayet başarılı olsalardı, İYİ Parti tabanı dahil halk muhalefeti Akşener’i tokatlayıp gerisin geri basmaya zorlamasaydı, İslamcı – Türkçü Milli Cephe hükümetine doğru yumuşak geçiş sağlanmaya çalışacaktı.

Korkuyorlar

Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin, Altılı Masa’nın ortak programına ve son olarak ortaya çıkan 12 Maddeye bakıldığında gerçek bir demokratik dönüşümden çok uzak olduğunu herkes tespit ediyor. Kimi bunu 6 farklı sesin en geri ortalaması olarak yumuşatıyor, kimi ise restorasyoncu muhalefetin sınırlarının bu olduğunun farkında. İşin esası, iktidarın Cumhur İttifakının elinden Millet İttifakına, Cumhurbaşkanlığının Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na geçişi faşizmin kurumsallaşmasını durdurulması anlamında büyük önem taşısa da, demokratik dönüşüm açısından bir umut vaat etmiyor.

Meral Akşener’e bu hamleyi yaptıranların da, faşizmi inşa eden güçlerin de esas korktuğu, bu dönüşümün yaratacağı olanaklar ve atmosferde Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, emekçilerin, sosyalistlerin yani gerçek demokrasi güçlerinin önünün açılmasıdır. Tek adam rejiminden bir geriye dönüş olacaksa da bu demokrasi güçlerinin önünü açmamalı, demokrasi, barış, özgürlük mücadelesini cesaretlendirmemelidir.

Ve elbette, Erdoğan iktidarının ekonomide, siyasette, bürokraside, yargıda, basındaki kirli yandaşlarının özel olarak da kendilerinden hesap sorulacağından korkmaları da bu sağa çekme hamlesinde etkili olmuştur. Sadece “biz gazetecilik yaptık” diyenlerin titrek seslerini duymak bile korkunun büyüklüğünü anlamaya yeter. Kaldı ki bunun, uyuşturucu kaçakçısı var, çetesi var, mafyası var, yağmacısı var, şantajcısı var. Liste kabarık!

Halk Asena’yı kuyruğundan tuttu

Akşener, Kürt- Kızılbaş, seküler Kılıçdaroğlu liderliğinde bir geçişin ikinci gücü olmak yerine, ideolojik olarak daha yakın hissettiği sağ eksenli bir geçişin lideri olmaya doğru hamle yapınca, bugüne kadar ilerleyen hat etrafında toplanan halk Asena’yı kuyruğundan yakalayıverdi. Öyle kaçmak yok dedi adeta.

Sonuçta kitleler Erdoğan’ı iktidar olanaklarından uzaklaştırmak için yüzde 51’e ihtiyaçları olduklarının ve bunun çantada keklik olmadığın farkında. Tıpkı 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde olduğu gibi, halk kendi ferasetiyle ve tarihsel aklıyla faşizmi yenecek toplamı yanyana durmaya zorluyor. Hele ki bu zorlamanın Erdoğan iktidarını yıpratma ve muhalefeti, halkın direnişini güçlendirme noktasında (en son deprem sürecinde bu taktikle kazanılan Belediyelerin oynadığı role bakınız) oynadığı rolü etiyle, kemiğiyle hissettikçe, herkesi hizada tutacak baskıyı arttırıyor. Bu kritik dönemeçte en büyük güvencemiz tam da bu toplumsal akıldır.

Şimdi bu toplumsal akla yaslanarak önce faşizmi durdurma ve ardından restorasyoncu karmaşayı tepeleyerek gerçek bir demokratik dönüşümün önünü açmak için üçüncü yolu somut bir seçenek haline getirme zamanı. Tüm duyargalarımızı açarak, tarihsel birikimlerimizden faydalanarak, enerjimizi, konsantrasyonumuzu en yüksek düzeye yükselterek, bu mükemmel fırtınanın içinden gemiyi sağ salim demokratik ve sosyal bir cumhuriyetin kıyılarına ulaştırmak hiç de uzak bir hedef değil. Yeter ki isteyelim, yeter ki gereğini yerine getirelim.

07.03.2023