Bir nefret cumhuriyetine döndü Türkiye. Kürtler, kadınlar, LGBTİ+lar, Aleviler, Ermeniler ve diğer ötekileştirilenler söz konusu olduğunda egemenler ve destekçileri öğüre böğüre kusuyorlar nefretlerini. Onlardan olmayan herkesin hesabı görülmeli, başı eğilmeli. En son Semra Güzel’de olduğu gibi!
Önce, kendilerinin de dahiliyle oluşan müzakere ortamında çekilmiş fotoğrafları basına servis ederek Semra Güzel için linç ortamını oluşturdular. Ardından bildik süreçlerle fezlekelere, dokunulmazlığın kaldırılması vs… Ve sonrasında da tamamen önceden organize edilmiş bir sahneyle Semra Güzel’in başı eğdirilmek istenen gözaltı sahnesi! Oysa yakın tarihimizden dahi iyi bilmeleri lazım ki ne Kürt halkı, ne onların temsilcileri baş eğmezler zalimlere!
Semra Güzel Kürt halkının iradesi, seçilmiş milletvekilidir. Devlet, hukuksuzluğuna gerekçe yaratmak için abartılı ve yalan bir senaryo yaratarak basına servis etti. Müzakerelerin devam ettiği süreçte devlet gözetiminde yüzlerce insan gitti geldi özgür alanlara. Çözüm olacaktı, analar ağlamayacaktı, artık silahlar susacaktı… Kürt Halkının oyunu almak, yolunu şaşırtmak için kurulmuş bu oyunu bizzat Kürt halkı ve önderliği bozunca bu sefer sahneye yeniden silah, sopa, bomba, gözaltı, işkence, tutuklama çıktı…
Semra Güzel’in gözaltına alınma görüntüleri T.C ‘deki diktatörlüğü kanıtlar nitelikte. Halkın oylarıyla seçilmiş ve halen kendisini seçenlerin Meclisteki vekili olan bir kadına, ters kelepçe takarak, iki polis memurunun zoruyla baş eğdirmeye çalıştılar. 90’lardan bu yana Kürt halkın vekillerine reva görülen tam da budur. Dilini, kültürünü, kimliğini yok saydığı Kürt halkına boyun eğdirme, olmazsa boynunu kırma politikası izliyor egemenler. Bu kez gerekçe Semra Güzel’in eski arkadaşı bir gerillayla basına yansıyan fotoğrafı oldu. Bir başka sefer kesk û sor û zer olur, önderliğin fotoğrafı olur, devlet zulmüne karşı duruşu olur, bombalanan Roboski’nin, cesedi ailesine bir torbanın içinde teslim edilen Hakan Arslan olur… Gerekçeler değişir ama bu ırkçı, faşist zihniyet baki kalır!
Ya Soylu’nun fotoğrafları?
Bu sahneleri, linç ve nefret ortamını tezgahlayan bizzat Süleyman Soylu’nun kendisidir. Diktatör Erdoğan’ın propaganda bakanı Süleyman Soylu bu tür algı oluşturma çalışmalarının ustasıdır adeta. Ustasıdır çünkü esasında kendinden bilir servis edilen fotoğrafların gücünü… Semra Güzel’in halkının eşit özgür yaşaması için canını feda eden bir gerillayla fotoğrafı çıktı. Peki ya Soylu’nun? Kimler yok ki fotoğraflarda suçişleri bakanı Soylu’nun; en başta rütbeli tecavüzcüler, kadın katilleri, uyuşturucu tacirleri, mafya babaları, ihaleci müteahhitler, borsacı dolandırıcılar, IŞİD katilleriyle. Şayet bir fotoğraf yetiyorsa bir insanın kriminalizasyonuna, Soylu neden hala dışarıda? Neden hala suç işlemeye, işletmeye devam ediyor?
Bir suç duyurusu olacaksa, biri gözaltına alınacaksa, gözaltını alınırken başını eğecekse bu Süleyman Soylu olmalıdır. Devletin bütün imkanlarını kullanarak halkı kin nefret ve düşmanlığa teşvik eden de, suç işleyen, işleten de, en aşağılık suçları işleyenlerle fotoğraf çektiren de bizzat Süleyman Soylu’dur.
Konu fotoğrafken, diktatör Erdoğan’ın Taliban lideriyle, faşist Devlet Bahçeli’nin mafya lideri Alaattin çakıcıyla çektirdiği fotoğrafların halen sosyal medyada dolaştığını da unutmayalım elbette.
Mafya Cumhuriyeti
Tek adam rejimi ülke genelinde diktatörlük, mafya ve çetecilikte sınır tanımıyor. AKP-MHP iktidarının ve ortaklarının yaptığı talanı, gaspı, hırsızlığı milliyetçilik, ırkçılık, din-ahlak söylemi bile kapatmıyor artık. Boğazına kadar pisliğe bulaşmış haldeler. Lağım kokusu ortalığa yayıldıkça, koku hepsine birden ait olduğu için herkes burnunu kapatıp diğerini suçluyor. Herkes paçasını kurtarmak istiyor. Tehditler, şantajlar, ispiyonlar, itiraflar havada uçuşuyor. Bu kadar rezillik ortaya saçılmış olmasına rağmen ülkenin savcıları bu rezillikleri işleyenlere karşı üç maymunu oynamaya devam ediyor. Semra Güzel için kartal kesilenler, Soylu ve çeteler için kör köstebeği oynuyor.
Asıl suçlu, terörist, katil, hırsız, dolandırıcı olan mevcut sistem ve onun şu anki yöneticileridir. Düşündükleri devletin bekası değil, kendi çıkarlarıdır.
Yaptığınız zulümdür, soygundur, sömürgeciliktir. Evet, ne yaparsanız yapın, Kürt halkına, vekillerine ve kadınlara boyun eğdiremeyeceksiniz. Çünkü bu insanlar para pul ya da mevki için değil, eşit ve özgür bir yaşam için mücadele ediyorlar. Bu mücadelede bireysel çıkarları yok ama halkları için ödedikleri bedeller çoktur. Arkalarında kasetler, şantajlar, kirli anlaşmalar, çürümüş bürokratlar, devlet gücü değil haklı bir davanın savunucusu halklar var.
Bugün çarkınız dönüyor belki ama yarını varın siz düşünün. Er geç boğulacaksınız her gün daha da derinleştirdiğiniz bu bataklıkta!
Rabia Baldemir
07.09.2022 / Bern