fbpx

İlerici Enternasyonal: Erdoğan’ın Kürt Halkına saldırısına karşı harekete geçiyoruz

Paylaş

Türkiye Kürt halkına karşı NATO desteğiyle savaş yürütürken İlerici Enternasyonal Hewlêr’e gidiyor

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kürt halkına karşı savaşını her cephede şiddetlendiriyor: Türkiye’de Halkların Demokratik Partisi’ni baskı altında tutuyor, Irak’ta yeni bir askeri harekâta girişiyor, Suriye’de yeni bir işgalle tehdit ediyor, Avrupa’da da Kürt dayanışmasına karşı sıkı önlemler alınmasını istiyor.

Erdoğan, Türkiye’de 2023’te yapılacak seçimlerle iktidarı kaybetmenin eşiğinde. Yeniden askeri harekâta sarılması dikkatleri Türkiye ekonomisinin kötü yönetilmesinden uzaklaştırmaya yönelik bir girişim. Erdoğan Kürt halkına karşı açılacak bir savaşın başkanlık umutlarını canlı tutacak milliyetçi duyguları körükleyeceğini umuyor. 

Ancak Erdoğan’ın yeni saldırısına yeşil ışığı yakan, NATO’nun yayılmasıdır. İsveç ve Finlandiya’nın ittifaka katılma başvuruları üzerine Türkiye bu ülkelerin NATO’ya girmesi karşılığında silah ambargosunun kaldırılmasını ve Kürtlerin sınırdışı edilmesini istedi. Bu arada AB ve ABD de Türkiye’nin tırmanan şiddeti karşısında sessiz kaldı.

18 Nisan’da Türkiye Irak ve Suriye’de Kürtlere karşı havadan ve karadan saldırıya geçti. O günden beri Türkiye’nin askeri güçleri halkın “Rojava Devrimi” adı verilen şeyin yakında onuncu yılını kutlamayı umduğu Kuzey ve Doğu Suriye’de sivil alanlara yönelik bombardımanı şiddetlendirdi.

Devrimin yarattığı umut tehdit altında. 24 Mayıs’ta Erdoğan mültecilerin zorunlu yerleştirilmesi için 30 kilometrelik bir “güvenli bölge”yi işgal etme niyetini açıkladı – yaklaşık 2,5 milyonu bulan yerel nüfusa ve Kürtlerden, Araplardan, Asuri ve Süryanilerden Ezidiler gibi başka halk topluluklarına kadar azınlıklara yönelik etnik temizlik uygulayarak kurtuluş mücadelelerine son verme girişiminin bahanesi.

Erdoğan aynı zamanda Avrupa’daki güçlü Kürt örgütlülüğünü yıldırmak ve nihai olarak ezmek istiyor. Şimdi Erdoğan’ın yolunun açılması gerçek bir tehlike. Türkiye’nin saldırganlığı tarihsel olarak NATO’nun onayı ve suç ortaklığıyla el ele gitmiştir. Yakınlardaki bir basın toplantısında, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg “Başka hiçbir NATO müttefiki terörist saldırılara Türkiye kadar maruz kalmamıştır” diyerek Erdoğan’ın retoriğini tekrarladı. Türkiye’nin “her şeyden önce Irak ve Suriye’yle sınırdaş olan stratejik coğrafi konumu nedeniyle önemli bir müttefik” olduğunu bir kez daha teyit etti. 

1952’de NATO’ya girmesinden bu yana ittifakın düğer üyeleri Türkiye’ye cömertçe siyasi ve askeri destek sağlamış, muazzam bir silah sanayii kurmasına yardımcı olmuş ve düzenli bir silah akışıyla beslemiştir. Türk güvenlik güçlerinin  savaş hukuku ve insan hakları ihlalleri gücünü ABD ve NATO tarafından sağlanan silahlardan almıştır.

ABD askeri harekâtları için ileri bir üs işlevi gören ve topraklarında 50 ABD nükleer silahı bulunduran Türkiye’nin silahlandırılmasında ABD yönetiminin özellikle rolü olmuştur. Bu ilişki NATO üyelerini Kürtlerin haklarının inkârının ve uğradıkları sistematik saldırının katılımcıları konumuna yerleştirmektedir.

İlerici Enternasyonal Türkiye’nin Kürtlere karşı onlarca yıldır yürüttüğü savaş ve güncel yoğunlaşması karşısında Kürtlerin özgürlük ve barış mücadelesinin yanında yer alıyor. Bu nedenle, Kürt grupların daveti üzerine İlerici Enternasyonal Türkiye’nin Kürtlere ve bölgedeki diğer halk ve inanç topluluklarına açtığı topyekûn savaş ve NATO’nun bu savaştaki suç ortaklığı dolayısıyla alarm zili çalmak amacıyla Hewlêr/Erbil’e bir barış heyeti gönderdi.