Türkiye, küresel haklar endeksinde yine işçi sınıfı için en kötü 10 ülke arasında yer aldı. Türkiye 2016 yılından bu yana işçiler için en kötü ülkelerden olmayı sürdürüyor.
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) tarafından hazırlanan küresel haklar endeksi 2024 yayımlandı. Endeks, demokratik değerlerin ve temel hakların pek çok ülkede kötüleştiğine işaret ediyor. Endekse göre işçiler için en kötü 10 ülke Bangladeş, Belarus, Ekvador, Eswatini, Filipinler, Guatemala, Mısır, Myanmar, Tunus ve Türkiye’dir. Rapora göre Türkiye’de işçi haklarına yönelik sistematik saldırılar devam ediyor.
151 ülkeyi ILO sözleşmeleri ve içtihatlarından yola çıkarak oluşturulan ITUC küresel haklar endeksine göre işçilerin grev hakkı, toplu sözleşme hakkı, sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı ihlal edilmekte. İşçilerin adalete erişim hakkı yok veya kısıtlanmaktadır. İfade özgürlüğü, protesto özgürlüğü engellenmekte. Hakkını arayan işçiler tutuklanmakta veya gözaltına alınmakta. İşçiler şiddete maruz kalmakta.
ITUC Genel Sekreteri Luc Triangle, endeks ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Endeks, 11 yıldır dünyanın her bölgesinde işçi haklarındaki hızlı gerilemeyi gösteriyor. İşçi hakları, demokrasinin temel direğidir. İşçilerin seslerini duyurma hakkı, demokratik sistemlerin sağlıklı işlemesi açısından hayati önem taşımaktadır. Eğer işçi hakları ihlal edilirse demokrasi saldırı altında demektir. Demokrasi, sendikalar ve işçi hakları ayrılmaz bir bütündür.”
Raporda ülkeler, işçi haklarına saygı derecesine göre 1’den 5+’ya kadar bir ölçekte derecelendiriliyor. Endekse göre işçiler için en kötü 10 ülke şunlar: Bangladeş, Belarus, Ekvador, Eswatini, Filipinler, Guatemala, Mısır, Myanmar, Tunus ve Türkiye.
Geçtiğimiz yıl 6 ülkede 22 sendikacı öldürüldü: Bangladeş, Kolombiya, Guatemala, Honduras, Filipinler ve Güney Kore. Hukukun üstünlüğünün tamamen ihlal edilmesi nedeniyle 12 ülkede koşullar “kötünün de kötüsü” durumda olduğu için bu ülkeler 5+ olarak derecelendiriliyor. 2024 yılında sadece iki ülkede kısmi iyileşmeler görülüyor: Romanya ve Brezilya. Raporda 13 ülkenin notu ise kötüleşti: Finlandiya, İsrail, İsviçre, Katar, Kırgızistan, Kosta Rika, Madagaskar, Meksika, Nijerya, Rusya Federasyonu, Suudi Arabistan ve Sudan.
Endekse göre en iyi bölge olan Avrupa’nın notu 2024 yılında düştü. Son 10 yıl göz önüne alındığında Avrupa’da işçi hakları hızla kötüleşmekte. İşçiler için dünyanın en kötü bölgesi ise Ortadoğu ve Kuzey Afrika. Bu bölgede toplu sözleşme ve sendikaya üye olma hakkı ihlal edilmekte.
TÜRKİYE EN KÖTÜ 10 ÜLKE ARASINDA KALMAYA DEVAM ETTİ
Türkiye 2016’dan beri dünyada işçi hakları açısından en kötü 10 ülke arasındaki yerini koruyor. Rapora göre Türkiye’de işçilerin hakları ve özgürlükleri yıllardır aralıksız olarak saldırıya uğruyor. Hak ve özgürlükler baskı altına alınıyor, sendikalar ve üyeleri sistematik olarak ve asılsız suçlamalarla kovuşturmaya uğrayarak hedef alınıyor. Türkiye’de işçilerin, sendika karşıtı faaliyetlere, sendikacılara yönelik asılsız iddialarla açılan kovuşturmalara ve şiddet tehditlerine maruz kaldıkları vurgulanmış: “İşverenler, sendikalaşma girişiminde bulunan işçileri sistematik bir şekilde işten çıkararak sendika düşmanlığı yapmaya devam etmiştir.”
Raporun Türkiye bölümünde Deriteks Sendikası Eski Başkanı Makum Alagöz’ün silahlı saldırı sonucu yaralanması, 1 Mayıs 2023’te İstanbul’da düzenlenen gösteriler sırasında çok sayıda protestocunun gözaltına alınması ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Yöneticileri Selma Atabey ve Gönül Erden’in tutuklanması gibi örnekler detaylarıyla yer almakta.
“SALDIRI SÜRÜYOR”
ITUC Genel Sekreteri Luc Triangle raporu şu sözlerle değerlendirdi:
“Birkaç mütevazı iyileşmeye rağmen, genel tablo özgürlüklere, işçi haklarına ve emekçilere yönelik amansız bir saldırı olduğunu göstermektedir. Endeks, iş arkadaşlarının yaşamlarını iyileştirmek ve demokratik hakları savunmak için ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalan cesur işçilerin ve sendikacıların hikayesini anlatıyor.
Bu durum, süregelen yıkıcı hayat pahalılığı krizi, iş dünyasını hızla değiştiren teknolojik bozulma ve çalışan insanların savaşın yıkıcı sonuçlarıyla karşı karşıya kaldığı, küresel düzeyde şiddet içeren çatışmaların kötüleştiği bir ortamda gerçekleşmektedir. Bu eğilimlerin sürdürülebilir bir şekilde ele alınabilmesinin tek yolu gerçek anlamda demokratik bir harekettir. Sınırları ve sektörleri, yaşları ve cinsiyetleri, ırkları ve dinleri aşan ve her iş yerinde, ülkede ve küresel kurumda güç dengesini değiştirecek güce, varlığa ve hesap verebilirliğe sahip bir hareket. Bu hareket sendikalardır.”
Kaynak: Evrensel