fbpx

MÖP, Türk Devletinin İşgal Politikasını Kınadı

Paylaş

Mezopotamya Özgürlük Partisi (MÖP), Asuri/Süryani/Keldani halkı adına bir açıklama yaparak, Türk devletinin işgal politikalarını ve özgür basına yönelik saldırılarını sert bir şekilde kınadı. Açıklamada, Türk devletinin bu girişimlerinin halkların demokratik haklarına yönelik bir tehdit olduğu vurgulandı.

MÖP, özellikle Cihan Bilgin ve Nazım Daştan şahsında özgür basın mensuplarına yapılan saldırıları barbarca olarak nitelendirerek, özgür basının hakikati ortaya çıkarmak adına yürüttüğü mücadeleye saygı duyduklarını belirtti.

“Soykırımcı Zihniyet Devam Ediyor”

MÖP, Türk devletinin 1915 Seyfo/Soykırımından bu yana farklı halklara yönelik soykırımcı bir politika izlediğini ifade etti. Açıklamada, Türk devletinin işgalci ve faşist zihniyetinin, demokratik ve devrimci hareketlere yönelik baskılarla devam ettiği savunuldu.

“Halkların Demokratik Sistemi Tehdit Altında”

Mezopotamya Özgürlük Partisi, Türk devletinin Suriye’de gerçekleştirdiği askeri operasyonların, bölgedeki halkların demokratik sistemi üzerindeki etkilerini ele aldı. PKK ve diğer devrimci hareketlerin bölgede barış ve demokrasi için önemli bir rol oynadığı ifade edilen açıklamada, Türk devletinin bu sistemleri tehdit ettiği öne sürüldü.

Dünya Kamuoyuna Çağrı

MÖP, uluslararası topluma çağrıda bulunarak, Türk devletinin Suriye’deki işgal girişimlerine karşı durulması gerektiğini belirtti. Açıklamada, yeni bir Suriye’nin, dinlerin, mezheplerin ve halkların eşit haklara sahip olduğu bir anayasa temelinde şekillenmesi gerektiği vurgulandı.

Mezopotamya Özgürlük Partisi, Asuri/Süryani/Keldani, Kürt, Ezidi ve diğer halkların demokratik mücadeleye ısrarla devam etmesi gerektiğini ifade ederek, faşizme ve işgale karşı birlik mesajı verdi.

MÖP adına yapılan açıklamanın tam metni şöyle:

Mezopotamya Özgürlük Partisi (MÖP) olarak, Asuri/Süryani/Keldani halkı adına; Türk devletinin işgal girişimi ve özgür basın temsilcilerine yönelik barbarca saldırılarını kınıyor ve lanetliyoruz. Bu vesileyle, Cihan Bilgin ve Nazım Daştan şahsında tüm özgür basın emekçilerini saygıyla selamlar, hürmetle anıyoruz.

Özgür basın mensupları, gerçeğin peşinden giderek suçluları ortaya çıkarıp hakikate ulaşmaya çalışmaktadır. Ancak, sömürgeci, faşist ve işgalci bir zihniyete sahip olan Türk devleti buna asla izin vermemektedir. 1915 Seyfo/Soykırımından bu yana, kendisinden farklı renklere ve kimliklere yönelik soykırımcı politikalar izlemektedir. Bu anlayĿı, şimdi de iki değerli basın mensubu şahsında hayata geçirerek devam ettirmektedir.

21. yüzyılda yaşıyor olmamıza rağmen, Türk devleti, Gazze, Lübnan ve Suriye sorunlarında kullandığı dilin buradaki toplumlarla hiçbir ilgisi olmadığı bir zihniyetle hareket etmektedir. Radikal Siyasal İslam’ın dilini benimseyerek, “sözde zulüm” yaşandığını dile getirmekte, ancak kendi iç politikasında simülatif bir çözüm çabalarıyla sahte algılar yaratmaktan öteye geçememektedir. Mecliste MHP ile yapılan gösterişsel tokalaşmalar ya da Sayın Öcalan ile yapıldığı iddia edilen görüşmelere dayandırılan bu yeni sahte “çözüm” algısı, demokrasi savunucusu hareketleri tasfiye etme girişimlerinden başka bir şey değildir.

Türkiye, dünya kapitalizminin ve NATO’nun Ortadoğu, Orta Asya ve Mezopotamya’ya yönelik yeniden işgal ve dizayn planlarında bir ajan rolü oynamaktadır. 1979 İran İslam Devrimi’nden bu yana, bölgede sürekli bir kaos ortamı yaratılmış ve bu ortamda halkların demokrasi mücadelesi baltalanmaya çalışmıştır. Ancak, PKK bu dikenli ortamda bir “gül” gibi ortaya çıkmış ve hem Kürt halkına hem de birlikte yaşadıkları uluslara ilerici bir zihniyet aşılamıştır. Bu durum, sömürgeci ve faşist devletler tarafından kabul edilemez bulunmuş ve PKK’ye yönelik sürekli bir baskı politikaları uygulanmıştır.

Tüm zorluklara rağmen, PKK etrafındaki dikenleri kurutarak, diğer ulusların da desteğini yanına almış ve dönemin demokrasi savunucusu bir hareketi haline gelmiştir. Yerel belediyelerden Kuzeydoğu Suriye’ye ve Şengal’e kadar demokratik sistemleri pratikte hayata geçirerek halkların birlikte yaşama iradesini ortaya koymuştur. Ancak, Türk devleti ve diğer gerici güçler, bu sistemi içten ve dıştan bozma girişimlerini sürekli olarak devam ettirmektedir.

Bu şartlar altında, büyük emeklerle halkların kazandığı demokratik pozisyonların Türk devleti tarafından işgal edilmesi asla kabul edilemez. MÖP olarak, bu soykırımcı zihniyeti kınıyor ve tüm dünya kamuoyunu bu işgal girişimlerine karşı durmaya çağırıyoruz.

Yeni bir Suriye’nin, halkların özgür, eşit ve demokratik birlikteliği temelinde, coğrafi bütünlük dahilinde şekillenmesi gerekmektedir. Dinlerin, mezheplerin, kültürlerin ve ulusların, kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu bir anayasa ile bir arada yaşamaları mümkün kılınmalıdır. Ancak, faşist ve şovenist yaklaşımların buna izin vermemek için her türlü engeli çıkartıp, halkların demokratik taleplerini yok saymasına da karşı durulmalıdır.

Asuri/Süryani/Keldani, Ermeni, Ezidi, Alevi ve Kürt halklarına çağrımız; bu zihniyetlere kanmadan, Toplumsal Demokrasi Perspektifinde ısrar etmeleridir. Türk devletinin bu sömürü zihniyetine karşı hep birlikte direnmeli ve halkların demokratik geleceği için mücadele etmeliyiz.

Mezopotamya Özgürlük Partisi