fbpx

Geçmişle gelecek arasında bir bit pazarı – Rabia Baldemir

Paylaş

Sizi oraya çeken bir şeyler satmak ya da almak değil, o zaman tünelinde asılı kalmaktır aslında. Geçmişle gelecek arasında…

Her ayın ilk pazarında Reithalle (binicilik salonu) içinde ve Reitschule (Binicilik okulu) park alanında flohmarkt (bitpazarı) kuruluyor.

“Reitschule Bern” binası 1895 – 1897 yıllarında Bern Belediyesi tarafından inşa edilmiş ve bir süre binicilik okulu olarak kullanıldıktan sonra Bern şehrinde atların yerini yavaş yavaş arabalar almasıyla depo olarak kullanılmaya başlanmış.

1980’lerdeki İsviçre genelindeki “gençlik huzursuzluğu” eylemleri sırasında Bern’deki gençlik hareketleri de Reitschule’nin bağımsız bir gençlik kültür merkezine dönüştürülmesini tartıştırmaya başladılar. 1981 yılında bina Antifaşist gençler tarafından işgal edildi ve kültürel etkinlikler için kullanılmaya başlandı. İşgalin üzerinden bir yıl geçmeden 1982 yılında binicilik okulu yetkililer tarafından zorla boşaltıldı.

Reitschul’nin yıkılarak yerine spor kulübü inşa edilmesi tartışılmaya başlanınca, Ekim 1987’de Antifaşist gençler tarafından bir kez daha işgal edildi. Bu kez işgalciler daha hazırlıklıydılar ve kent kamuoyunu arkalarına almayı başardılar ve Bern Belediyesi’ni planlarını rafa kaldırmak ve bir uzlaşmaya gitmek zorunda bıraktılar. Reitschule – Reithalle bugün hala bağımsız, özerk bir kültür ve yaşam merkezi olarak kullanılmaya devam etmekte. Şehrin devlet dışı kültürel, politik etkinlik merkezi niteliği uluslararası düzeyde bilinir, kabul görür durumda.

Kültür Merkezinin duvarları, çatısı Antifa hareketlerin, feministlerin, LGBTİQ+ların, dünya genelindeki direnişlerin duyuru panosu gibidir. Reitchule’nin duvarlarda ve çevresindeki alanda Rojava’dan Gazza’ya, göçmenlerin sorunlarından antipatriarkal mücadeleye, eşit, özgür, sınırsız, sömürüsüz bir dünya hedefine pek çok slogan civardan geçen herkesin okuyabileceği büyüklükte ve netlikte grafitilerle işlenmiş halde.

Reitschule’ye yaklaştığınızda politik iklimin değişimini hissedebilirsiniz. Farklı kültürler, etnik gruplar, farklı diller, renkler sizi merakla içine doğru çeker. Çünkü orada herkes kendisidir, herkes eşittir. Kimse kimseyi ötekileştirmez, küçümsemez, dışlamaz.

Hele Flohmakt (Bitpazarı) kurulduğunda ortalık daha da şenlenir, renklenir. Farklı kültürlere ait müzikler ile tempo tutturup pirelenmeden gezinirsiniz tezgahlar arasında. Kandırılmaktan çok kapitalist sisteme kafa tutma, tüketimden çok dayanışma, soğuk, resmi satıcılardan çok pazarlık payı vardır bu pazarda. Gençler birbirlerinin hallerinden, yaşlılar tecrübelerinden anlar insanları. Çoğu zaman ihtiyaçtan çok meraktan gelenler, geçmişlerinden bir iz arayanlar tanıdık bir yüze bakar gibi renkli, tozlu kalabalık içinde bakınıp gezinirler. Anadilinde iki kelam etmek için bile gelenler vardır Bern’İn en büyük bitpazarına.

Satılığa çıkarılmış ucuz hatıralar, severek alınan ama artık yüzüne bile bakılmayan eşyalar, bir zamanlar çok kıymetli olan ama artık sizin “için hiç kimse” olanlardan kalan malzemeler, elde – evde kalan fazlalıklar, sokakta bulunup kellere istiflenen eşyalar, artık birlikte çay içecek kimseniz kalmadığı için gereksizleşen eski İngiliz çay fincanlarınız kelepir fiyatına satılmaya çalışılır bit pazarında. “Benim ihtiyacım kalmadı, başkaları faydalansın” demektir bir nevi aynı zamanda bitpazarı pratiği.

Ve arayış içinde olmaktır o tezgahlar arasında gezinmek. Zaman tünelinden geçer gibi hisseder insan o sıkış tıkış pazar yerinde. Başkalarına ait izler bulmak, kitapların arasında özenle saklanmış mürekkebi dağılmış notlar, tozdan ışığını kaybetmiş avizeler, pirelenmiş, güvelenmiş elbiseler, sanki durduğu zamanı yaşatan saatler, “ama bunlar çok değerli” deyip satmak ile satmamak arasına sıkışmış eşyalar arasında zamanda yolculuk yaptırır size. Siz de almakla almamak arasında salınıp durursunuz o tezgahtan bu tezgaha.

Sizi oraya çeken bir şeyler satmak ya da almak değil, o zaman tünelinde asılı kalmaktır aslında. Geçmişle gelecek arasında…