
Artık “açılım” adı altında sunulan geçici ve samimiyetsiz yaklaşımlara değil, eşit yurttaşlık temelinde, hukuk güvencesine dayalı, somut ve kalıcı çözümlere ihtiyaç vardır.
Aldığımız duyumlar, AKP ve MHP iktidarının yeni bir “Alevi Açılımı” hazırlığı içerisinde olduğunu göstermektedir. Bu durum, 2009–2010 yıllarında gerçekleştirilen ve herhangi bir somut sonuç doğurmayan önceki Alevi Açılımı sürecini hatırlatmaktadır.
Hatırlanacağı üzere, o dönemde büyük beklentilerle başlatılan süreç, Alevi toplumunun temel taleplerini karşılamaktan uzak kalmış; devletin yaklaşımı ise “ne veriyorsak onunla yetinin” anlayışını aşamamıştır. Bu durum, Alevilerin eşit yurttaşlık talebine karşılık vermeyen, üstenci bir bakış açısının tezahürü olmuştur.
Göstermelik açılımlara temkinli yaklaşım
Bugün de benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Yine süreç, iktidara yakın ya da doğrudan desteklenen bazı sözde Alevi kurumları üzerinden yürütülmektedir. Ne Türkiye’deki bağımsız Alevi hareketine ne de Avrupa Alevi hareketine herhangi bir davet ya da çağrı yapılmıştır. Bu durum, sürecin samimiyetine dair ciddi soru işaretleri doğurmaktadır.
Eğer iktidar gerçekten samimi bir açılım hedefliyorsa, atılması gereken ilk ve en anlamlı adım açıktır: Cemevlerinin ibadethane statüsünün tanınması. Alevi toplumu, yıllardır bu temel ve haklı talebin hayata geçirilmesini beklemektedir. Bu adım atılmadan yapılacak her türlü “açılım”, yalnızca göstermelik bir girişim olarak kalmaya mahkûmdur.
Alevi toplumu, yıllardır temel hak ve özgürlükler temelinde taleplerini kararlılıkla dile getirmektedir. İmza kampanyaları düzenlenmiş, çeşitli platformlarda ses yükseltilmiş; Alevi kurumları her fırsatta anayasal eşitlik taleplerini kamuoyuna açık bir şekilde ifade etmiştir. Ancak tüm bu çabalara rağmen, bugüne kadar somut ve kalıcı bir adım atılmamıştır.
Artık “açılım” adı altında sunulan geçici ve samimiyetsiz yaklaşımlara değil, eşit yurttaşlık temelinde, hukuk güvencesine dayalı, somut ve kalıcı çözümlere ihtiyaç vardır.
Alevilerin talepleri net
Gerçek bir açılım, aşağıdaki temel başlıklarda net ve bağlayıcı adımların atılmasıyla mümkündür:
• Cemevlerinin ibadethane statüsünün yasal olarak tanınması,
• Zorunlu din derslerinin kaldırılması,
• Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması,
• Madımak Oteli’nin bir utanç müzesine dönüştürülmesi,
• Alevi katliamlarıyla yüzleşilmesi ve toplumsal hafızada adaletin tesisi,
• Alevi dergahları Alevilere iade edilmelidir.
Alevi toplumu, bu ülkede barışın, adaletin ve birlikte yaşamanın teminatıdır. Bu nedenle talepleri görmezden gelinemez, ertelenemez.
Gerçek bir yüzleşme, kapsayıcı bir diyalog ve toplumsal barış için; açılım değil, adalet gereklidir.
Aşk ile.
* Not: Bu yazı Avrupa Alevi Birlikleri Eşit Başkanı Hüseyin Mat’ın sosyal medya hesabından alınmıştır.