fbpx

Öcalan’ın erişilebilirliği hayati

Paylaş

Abdullah Öcalan’ın barış çağrısı ve PKK’nin fesih kararı, çatışma çözümü için cesur bir adım. Kürt hareketi, barış için büyük bir kapı araladı; şimdi sorumluluk devletin. Barışın gerçekleşmesi için devletin süreci yasal bir zemine oturtması gerekiyor. Öcalan, bu kuşağın belki de son şansı. O’nun özgür çalışma koşulları, sürecin meşruiyeti ve etkinliği için elzem. Öcalan’ın erişilebilir olması hayati. EFFP’nin #VisitOcalan kampanyası, barışı toplumsallaştırmak ve Öcalan’ın fikirlerini duyurmak için başlatıldı.

BARIŞ BALSEÇER/STRASBOURG

Avrupa Barış ve Özgürlük Forumu (EFFP), 26 yıldır İmralı Adası’nda tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüşmelerin yapılması için “‘I Want to Visit Öcalan/Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmek istiyorum” kampanyası yürütüyor. Avrupa Parlamentosu Sol Grubu ve Avrupa Sol Parti’nin de ortak olduğu kampanyaya dünyanın farklı ülkelerinden siyasetçiler, akademisyenler, hukukçular, insan hakları savunucuları açıklamalarıyla destek veriyor, Öcalan ile görüşmek için İmralı’ya gitmek istediklerini beyan ediyor. EFFP’nin kurucu üyelerinden Barış Akademisyeni Dr. Hakan Altun’la hem forumun kuruluş öyküsünü ve hedeflerini hem de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın barış çağrısı, PKK’nin fesih kararını #VisitOcalan kampanyasını konuştuk.

Avrupa Barış ve Özgürlük Forumu (EFFP) nasıl kuruldu?

EFFP, yolları Avrupa’da kesişen, barışın seçenek değil zaruret olduğunda ısrarlı bir grup aydın ve aktivistin inadının ürünüdür. Boal, “Ezilenlerin Tiyatrosu” pratiğine, cam olduğundan bir fiskeyle bin parçaya bölünüp dünyanın dört yanına saçılan kobranın öyküsüyle başlar. Her parça yıllarca diğerlerini arar. Son parça da birleştiğinde kobra bir daha parçalanması imkansız demir kobraya dönüşür. Kobranın öyküsü EFFP’nin de öyküsüdür. Yaşamdan yana, sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz bir dünyayı arzulayanlar, birbirinden güç alarak barışın demir kobrasını inşa ediyor. Emma Goldman olsa “Halaya duramadığımız barış, barış değildir” derdi. EFFP’nin temel motivasyonu, ötekileştirmelerin berhava olduğu; Alevisi, Türkü, Kürdü, Çerkesi, Arabı, Lazı, Rumu, Ermenisi, LGBTQ+ bireyleri, Süryanisi, Êzîdîsiyle özgürlük için direnenlerin omuz omuza halaya durdukları bir barış karnavalını tesis etmektir. 

Derneğinizin bu vizyonunu hayata geçirmek için neler yapmayı planlıyorsunuz?

Anadolu ve Mezopotamya gibi kadim toplumların evi olan kültürel coğrafyalar, gerilimin biriktiği, çatışmanın derinleştiği fay hatlarını da oluşturur. Böylesi hassas coğrafyalarda barış nöbeti tutmak elzemdir. Anti-hiyerarşik ve yatay yapısıyla, bağımsız bir taban örgütlenmesi olan EFFP, bu nöbeti tutmaya taliptir. EFFP dostluk siyaseti gereği, herkesin sesinin duyurabileceği bir forumdur. Ayrıca, Barış İmalathanesiyle barış çalışmalarını, Barış Rasathanesiyle de barış araştırmalarını gerçekleştirir. İmalathane barışın önündeki engelleri saptar; barışın gündemini oluşturmak sesini gürleştirmek, dilini kurmak için yollar arar. İmza kampanyaları, konserler, sanat aktivizmi vb. burada üretilir. Rasathaneyse arşiv tutar, çatışma hatlarında gelişmeleri izler, veri toplar, raporlar, barışın olanaklarını arar. Çalışmaları kamu yararını gözetir ve erişime açıktır. Ursula Le Guin aramızda olsa, tıpkı devrim gibi “Barış’ı da satın alamazsınız. Barış’ı yapamazsınız. Barış olabilirsiniz ancak” derdi. EFFP de barış olmakla ilgilenir.

EFFP yapısı gereği kurumsal katılıma açık değilse de derdi barış olan kurumlarla dayanışarak ortak mücadele ediyor. Örneğin, QAD barış araştırmaları derneğiyle bir birlikte çalışma hukukumuz oluştu. Progressive International’le de ortak çalışmalarımız oldu. Kurumların etkinliklere heyetleriyle katılmalarının önünde de bir engel yok. EFFP, onlarca kurumun temsilcileri de dahil olmak üzere yüzlerce barış gönüllüsüyle birlikte mücadele eden bir forumdur. Avrupa’da bulunan barış ve demokrasiden yana kurum, inisiyatif, kolektiflerle ortaklaşarak bir dayanışma hattı örer. Türkiye’de bulunan değerli barış inisiyatiflerinin oluşturduğu barış ağının da bir üyesidir, bilgi ve bulgularını ağla paylaşarak kendinden talep edilen katkıyı sunmaya çalışır.

Kürt halkının sorunları ve talepleri derneğinizin gündeminde nasıl yer alıyor?

Türk modernleşmesinin açtığı yaralardan biri Kürt sorunudur. Cumhuriyetin kurucu kimliklerinden biriyken öyküden dışlanan Kürtler, inkar, asimilasyon ve baskı politikalarıyla da karşılaştı. Kronik demokrasi eksikliğinin önemli nedenlerinden biri bu sorundur. Bu kurucu sorunun çözümü tüm halkları rahatlatacaktır. Önemli açmazlardan biri, bir kesimin barış olarak adlandırdığı sorunu, diğeri demokrasi olarak telaffuz eder. Oysa aynı kökten kaynaklanır, birbirini etkiler. Tabandan kurulacak sağlam bir barış kaygıların aşılmasıyla mümkündür. Karşılıklı kaygılar kurulacak diyalogla ve birlikte mücadele ederek giderilebilir. EFFP, bu amaçla gözlemlerini ve çözüm önerilerini paylaşır, tartışmalar açar ve farklı kesimlerin kaygılarını dinler, seslerini duyurur.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısını ve PKK’nin 12. Kongresi’nde aldığı “fesih” kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Abdullah Öcalan’ın barış çağrısı ve PKK’nin fesih kararı, çatışma çözümü için cesur bir adım. Kürt hareketi, barış için büyük bir kapı araladı; şimdi sorumluluk devletin. Barışın gerçekleşmesi için devletin süreci yasal bir zemine oturtması ve şeffaf bir müzakere yürütmesi gerekiyor. Ancak süreç, şu an fazla kapalı kapılar ardında ilerliyor. Daha geniş bir tartışma zemini şart. Üst düzey müzakereler kadar, tabanda dostluk siyasetiyle barışın toplumsallaşması da kritik. Çatışmayı yalnızca taraflar çözebilir. ETA lideri Josu Urrutikoetxea’nın dediği gibi, “Çözümün gelecek kuşakların elinde çürümesine izin veremeyiz.” Öcalan, bu kuşağın belki de son şansı. Onun özgür çalışma koşulları, sürecin meşruiyeti ve etkinliği için elzem. PKK’nin demokratik siyasete dahil olabilmesi ve barışın topluma mal olması, Öcalan’ın halkların kaygılarını duyabilmesi ve önerilerini paylaşabilmesiyle mümkün. Bu nedenle, Öcalan’ın erişilebilir olması hayati.

Sayın Öcalan’a ziyaret neden önemli görülüyor ve bu kampanyaya kimler destek verdi?

EFFP’nin #VisitOcalan kampanyası, barışı toplumsallaştırmak ve Öcalan’ın fikirlerini duyurmak için başlatıldı. Barış İmalathanesi’nin bir ürünü olan kampanya, Öcalan’ın önerilerini öğrenmek ve barış sürecini tartışmak için onunla doğrudan temas kurulmasını talep ediyor. Öcalan’ın özgür çalışma koşulları, sürecin meşruiyeti ve tabanda kabul görmesi için şart. Kampanya, Türkiye Adalet Bakanlığı’na e-posta, mektup ve kamuoyu çağrılarıyla Öcalan’la görüşme izni talep edilmesini öneriyor. Detaylara EFFP’nin https://forumforpeace.eu/visitocalan/ adresinden ulaşmak mümkün.

Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı, Avrupa’da barış umudu olarak yankı buldu. Küresel entelektüeller, politikacılar, sendikalar ve aktivistler destek verdi. Avrupa Sol Parti, İtalyan COBAS Sendikası, Yönetmen Ken Loach, Filozof Srecko Horvat ve Güney Afrika’daki Katolik Piskoposlar Konferansı gibi isimler ve kurumlar kampanyaya katıldı. Barış hamlesiyle birlikte Öcalan’ın önerileri ortaya koyduğu perspektif Avrupa’da ilgi çekmeye, tartışılmaya başlandı. Avrupa Sol Partisi Başkanı Walter Baier’in sözleri bu mesajları özetler niteliktedir: “Barışı hakikaten istiyorsak Öcalan’ın önerilerini dinlemek gerekiyor, barışı istiyorsak bu argümanları dinlemeye değer.” Audre Lorde olsa sorardı: “Siz size düşeni yapıyor musunuz?”

Kaynak: Özgür Politika