fbpx

Tülay Hatimoğulları: Süreç muhalefetsiz olmaz

Paylaş

Çözüm sürecinde tıkanıklık mı var? İran-İsrail savaşı süreci nasıl etkileyebilir? İmamoğlu’nu ziyaret edecek olan DEM Parti muhalefete baskıya nasıl bakıyor?

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, çözüm sürecinde şu anda bir “durağanlık” yaşandığını ve bunun TBMM’de işlevsel bir çözüm komisyonu kurularak aşılabileceğini söyleyerek, sürecin muhalefet olmadan mümkün olamayacağını vurguladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ilk adımı atmasıyla Ekim ayında başlatılan yeni çözüm süreci kapsamında İmralı’da cezaevinde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan 27 Şubat’ta örgüte kendini feshetme çağrısında bulunmuş ve PKK 12 Mayıs’ta kongresini toplayarak örgütü feshettiğini ve silahları bırakacağını duyurmuştu.

Hatimoğulları, süreçte gelinen son durum, karşılıklı beklentiler ve İran-İsrail çatışmalarının sürece olası etkilerinin yanı sıra CHP’li belediyelere yönelik baskılar ile cezaevindeki CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na yapacakları ziyaret gibi konularda DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

Süreçte tıkanıklık mı var?

DW: Süreçte gelinen son durum nedir? PKK’nın silahları bırakma kararının ardından tarafların birbirinden somut bir adım beklentisi oluşmuş görünüyor ama bir başka adım da gelmedi. Bazıları süreçte tıkanıklık var diyor. Süreçte neredeyiz?

Hatimoğulları: Bir durgunluk olduğu gözüküyor aslında. O nedenle doğru bir tespit sizinki de. Ancak bu durgunluğa sürecin tıkanıklığı diyemeyiz tam olarak. Fakat sürecin daha hızlı ilerlemesini herkes çok istiyor. Mesela biz DEM Parti olarak sürecin çok daha hızlı ilerlemesi gerektiğinin altını çok çizdik ve özellikle ‘bölgesel gelişmelerin bu sürece negatif yansımalarının olma olasılığı çok yüksek, o nedenle elimizi çabuk tutmalıyız’ diyorduk. Tam da biz bunları derken İsrail-İran savaşı patlak verdi. Aslında birçok analizde böyle bir öngörü vardı.

Çözüme dair ve somut adımların atılmasına dair aslında Türkiye’nin çok fazla birikimi ve deneyimi var. Çünkü her ne kadar sonu beklendiği gibi olmasa da geçmişte yapılmış barış görüşmeleri, diyalog süreçleri var. Bütün bunlar Türkiye’ye ciddi bir birikim sağlamış durumda. Dolayısıyla bugün bu süreçte nasıl ilerlenmesi gerektiğini herkes biliyor aslında.

Dikkat ederseniz Sayın Bahçeli’nin de yaptığı açıklamalarda ‘süreç zaman kaybetmeksizin somutlaşmalı’ deniliyor, biz de aynı açıklamaları yapıyoruz. Gerek bölgesel gelişmeler gerekse içeriden kaynaklı olabilecek ve bu süreci enfekte edebilecek süreçlerin gelişmesinin tehlikesini görüyoruz. Bunu hepimiz görüyoruz. Yani bunu devlet kanadı da görüyor. MHP de görüyor. Biz de görüyoruz. Muhalefet kanadı da görüyor. Dolayısıyla herkesin öngördüğü bir şey bu. Herkesin öngörüsü buysa demek ki daha somut adım atılmalı. Bu açıdan baktığımızda evet bir yavaşlık söz konusu, bir durağanlık söz konusu.

Bu süreçte ama önemli adımlar da atıldı. Sayın Öcalan’ın çağrısı, PKK’nin kongresini yapıp kamuoyuna fesih kararını açıklaması bunlar çok tarihi gelişmeler. Şimdi bu tarihi gelişmelerin barışla neticelenmesi, silahsızlanma ve çatışmasızlıkla neticelenmesinin yolu karşılıklı bu adımları büyütmekten geçiyor. Bunu herkes biliyor, herkes söylüyor ama yapılmıyor.

Peki neden atılmıyor bu adımlar? Taraflar karşısından mı bekliyor ilk adımı? Mesela devletin PKKdan beklediği bir somut silah bırakma adımı var… İki taraf birbirinden adım beklerse bu durum nasıl aşılacak?

Öncelikle şunu belirtmeliyim. Çatışmanın özneleri belli; devlet ve PKK. Sonuçta onların kendi içlerinde yürüttükleri diyalog çok önemli. Hani derler ya asıl barışı çatışanlar sağlar, hakikaten öyle. DEM Parti’ye düşen ve demokratik siyasete düşen en önemli görev bu sürecin, yani diyalog ve müzakere sürecinin olumlu yönde oluşması, ilerlemesi, derinleşmesi ve bir pozitif barıştan bahsetmek. Yani bize düşen görev bu. Hem DEM Parti olarak hem bütün demokratik siyaset olarak.

Bazen bizim sözlerimiz sanki başkalarının yerine ikame ediliyormuş gibi yorumlanabiliyor. Ancak PKK’nin ne dediğine baktığımızda; PKK diyor ki ‘biz yapacağımız birçok şeyi yaptık şu ana kadar, bir iyi niyet göstergesi ve somut bir adım olarak hukuki bir sürecin işlemesini bekliyoruz’ diyor, silahsızlanmanın başlayabilmesi için. Bizim ve bütün demokratik siyasetin görevi de bu adımların karşılıklı atılmasını her iki taraf için sağlamaktır.

Peki bu tıkanıklık nasıl aşılır? Sonuç itibariyle örgüt kendi kongresini yaptı, fesih kararı aldı ve silahsızlanma sürecine gireceğini söyledi. Ama bu sürece girebilmenin yolu Türkiye’de demokratikleşmeye ilişkin belli başlı adımların atılması, Sayın Öcalan’ın özgürlüğü. Bu şartlara bağladı, bu bilinen bir şey.

Kaynak: DW Türkçe