
Polonya’daki seçim sonuçları AB ve NATO cephesinde üzüntüyle karşılanırken, PiS partisi ve Avrupa’nın aşırı sağcıları tarafından sevinçle karşılandı. Araştırmalara göre gençler iki tarafa da tepkili.
37 milyon nüfusuyla Avrupa’nın büyük ülkeleri arasında yer alan Polonya’da pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunu yaklaşık 370 bin oy farkla muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) desteklediği 42 yaşındaki tarihçi Karol Nawrocki kazandı.
Avrupa Birliği (AB) ve NATO’nun gözü kulağı geceye boyunca başa baş giden seçimlerdeydi. Çünkü, AB ve NATO açıktan Yurttaşlar Koalisyonu (KO) ve Başbakan Donald Tusk’ın desteklediği Varşova Belediye Başkanı Rafal Trzaskowski’nin kazanmasını istiyordu. İki hafta önce yapılan ilk turu Trzaskowski yüzde 31,3 ile birinci, Nawrocki ise yüzde 29,5 ile ikinci bitirmişti. Seçim öncesinde yapılan pek çok anket ikinci tur seçimlerin başa baş olacağını gösteriyordu. Gece geç saatlerde Polonya Yüksek Seçim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, Nawrocki’nin yüzde 50,89 ile seçimleri kazandığı ilan edildi. Böylece cumhurbaşkanlığı daha önce PiS’in desteklediği Andrzej Duda’dan Nawrocki’ye geçti.
Gdansk’taki İkinci Dünya Savaşı Müzesi müdürlüğünden sonra Ulusal Anma Enstitüsünün başkanı olarak PiS tarafından atanan Nawrocki, lüks gezileri ve resmi konutu kira ödemeden kullanması nedeniyle eleştirilerin hedefi de olmuştu. Siyasetteki tecrübesizliği de bir diğer eleştiri konusuydu.
NATO ve AB yanlısı Başbakan Tusk, PiS’in desteklediği cumhurbaşkanlarının planladığı reformları engellediğini ifade ederek, partisi KO ile uyumlu olacak bir cumhurbaşkanının seçilmesi çağrısında yapıyordu. İki yıl önce yapılan genel seçimlerde muhafazakar PiS sandıktan birinci çıktığı halde salt çoğunluğu kaybetmiş, koalisyon ortağı bulamadığı için hükümetten olmuştu. Onun yerine eski AB Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın başbakanlığında bir koalisyon hükümeti kurulmuştu.
Ukrayna ve mülteci politikası belirleyici oldu
Polonya’da beş yıllığına seçilen cumhurbaşkanının yetkileri fazla. Orduya komutanlık etmenin yanı sıra meclis tarafından alınan kararları veto yetkisi bulunuyor. Bu nedenle meclis tarafından çıkarılan yasaların hayata geçmeme olasılığı oldukça yüksek.
Seçimlerin sonucunda Polonya’nın Ukrayna politikası ve mültecilere karşı söylemler belirleyici oldu. Muhafazakar Nawrocki, ülkede bulunan yaklaşık bir milyon Ukraynalı mülteciye verilen yardımların kesilmesini ve geri gönderilmelerini seçim kampanyası boyunca etkili şekilde kullandı.
Bir diğer önemli konu ise Ukrayna’nın NATO üyeliğiydi. Nawrocki, Polonya’nın komşusu Ukrayna’nın NATO üyesi olmasına açıktan karşı çıkarak Rusya’nın “kırmızı çizgisi”nin tanınmasını ve savaşın bitirilmesini istiyor. Trzaskowski ise savaş halindeki Ukrayna’da her türlü askeri ve mali desteğin verilmesini savunuyor. Hal böyle olunca savaşın durmasını, Ukrayna’nın tarafsız ülke olarak kalmasını isteyenler Nawrocki’ye oy verdi. Nawrocki ayrıca, AB’nin Polonya’ya dayattığı bütçe açığı, mülteci kotası gibi uygulamalara da karşı çıkıyor.
Almanya’da yayımlanan Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yer alan haber-yorumda, liberal-muhafazkarların desteklediği Trzaskowski’nin seçimleri kaybetmesinde, sığınma hakkının askıya alınması veya Ukraynalı mültecilere yönelik sosyal yardımların kesilmesi ya da azaltılması gibi sağ muhafazakar rakibi tarafından dile getiren talepleri savunmasının etkili olduğuna değinildi. Bu tutum liberal-demokrat çizgideki seçmenler arasında tepkiyle karşılandı. Her iki adayın mültecilere yönelik saldırılar konusunda birbiriyle girdiği yarış aslında ikisinin de aynı politikaya sahip olduğunu da gösteriyordu ve birinin diğerinin alternatifi olmadığı anlamına geliyordu.
Ayrıca Trzaskowski’yi destekleyen KO, iktidara geldiği halde seçimler öncesinde verdiği birçok vaadi yerine getirmedi. Hukukun üstünlüğüne geri dönme ve yolsuzluğa bulaşmış PiS politikacılarını cezalandırma konusunda Başbakan Tusk’a karşı genel olarak bir hayal kırıklığı bulunuyor. Tusk, ikinci turdan bir hafta önde Varşova’da, Trzaskowski için düzenlenen gösteriye katılanlardan bu konuda özür dilemiş ve 2027’de yapılacak genel seçimlere kadar daha iyisini yapma sözü vermişti. Ülkede en çok tartışılan ve daha önceki PiS hükümeti tarafında alınan kürtaj sınırlaması da yeni hükümet içindeki anlaşmazlık nedeniyle çözülebilmiş değil. Bu da Tusk’ın beklentilere yanıt vermemesinin bir diğer örneği olarak sıralanıyor.
Bugüne kadarki en yüksek katılım
Seçimlere katılım oranının yüzde 71,6 ile bugüne kadar cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gerçekleşen en yüksek oran olması da sonuçta etkili oldu. Trzaskowskiy’ye daha çok Varşova, Krakau ve Lodz gibi büyük kentlerde oy verirken, Nawrocki, küçük şehirlerinden ve kırsal bölgelerinden oy aldı. Seçim komisyonunun yayımladığı haritada Nawrocki özellikle ülkenin doğusunda kazanırken, Trzaskowski batı bölgelerinde öndeydi.
Seçim sonuçları AB ve NATO cephesinde üzüntüyle karşılanırken, PiS partisi ve Avrupa’nın aşırı sağcıları tarafından sevinçle karşılandı. 2027’nin sonbaharında yapılacak genel seçimlere PiS’in hükümet kuracak düzeyde oy kazanması durumda, otoriterleşme ve gericileşme yönünde hızlı adımlar atılabilir. Zira hükümet ve cumhurbaşkanının aynı partiden olması bunu olanaklı hale getiriyor.
Ancak ülke genelinde PiS ve KO’ya özellikle gençlikte büyük bir tepkinin olduğu da basında yer alıyor. Bu da yeni toplumsal bir mücadelenin koşullarının olduğunu gösteriyor.
Kaynak: Evrensel