fbpx

Arnavutluk’ta bir yasak, çok soru: Demokrasi nerede duruyor? – Aycan E. PRIFTI

Paylaş

Arnavutluk’ta hükümetin TikTok’a getirmeyi planladığı bir yıllık yasak, yalnızca bir sosyal medya platformuna müdahale değil; aynı zamanda ülkedeki hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü ve demokratik denetim mekanizmalarına dair ciddi soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

Başbakan Edi Rama, yasağı ilk olarak Aralık 2024’te duyurdu. Gerekçe olarak, Kasım ayında bir gencin trajik şekilde öldürülmesinin ardından TikTok’ta yayımlanan ve şiddeti teşvik ettiği iddia edilen videolar gösterildi. Rama, kararın gençlerin ruh sağlığı ve güvenliği için alındığını savunuyor. Ancak mesele, bundan çok daha derin.

Elbette dijital platformların çocuklar üzerindeki etkileri, çevrim içi nefret söylemi ve şiddet içeriklerinin yaygınlaşması ciddi sorunlardır. Ancak bu sorunlara verilecek yanıtlar da en az sorunlar kadar önemlidir. Arnavutluk örneğinde hükümet, sorunun merkezine doğrudan TikTok’u yerleştirerek hem teknik hem de hukuki zemini muğlak bir yasakla sorunu “çözme” yoluna gidiyor. Ne var ki bu yaklaşım, kamuoyuna bir çözüm sunmaktan çok, temel hakların sınırlandırılmasında keyfilik şüphesini doğuruyor.

Yasağa dair ciddi eksiklikler var

Yasağın nasıl uygulanacağına dair teknik ve hukuki detayların açıklanmamış olması başlı başına bir sorun. Kararın yasal dayanağı nedir? Hangi kriterlere göre alındı? Hangi kurumsal denetimden geçti? Kamuoyunun bu sorulara net bir cevabı yok. Bu da Arnavutluk’un zaten kırılgan olan hukuk devleti sicilinde yeni bir çatlak oluşturuyor.

Muhalefet milletvekilleri ve sivil toplum temsilcileri bu noktada haklı olarak endişeli. Muhalefetten Ina Zhupa, kararın “gücün kötüye kullanımı” olduğunu söylerken, birçok gözlemci de TikTok’un günah keçisi ilan edildiğini düşünüyor. Sofya merkezli Demokrasi Çalışmaları Merkezi’nden Ruslan Stefanov’un da dediği gibi, bu tür yasaklar, popülist bir refleksin yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Sorunu sistemsel düzeyde çözmek yerine, dikkat dağıtıcı ve kısa vadeli çözümler sunuluyor.

AB ile üyelik süreci ve demokratik test

TikTok yasağının zamanlaması da dikkat çekici. Arnavutluk, 2014’ten bu yana Avrupa Birliği adayı ve geçtiğimiz yıl katılım müzakerelerini başlattı. Bu süreçte Brüksel, aday ülkelerin hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler gibi konularda AB normlarına uygun hareket edip etmediğini yakından izliyor. Avrupa Komisyonu, yasağı “egemen bir karar” olarak nitelese de, bu tür adımlar AB sürecinde Arnavutluk’un elini zayıflatabilir.

Unutulmamalı ki AB’nin Dijital Hizmetler Yasası bile platformların tamamen yasaklanmasını “son çare” olarak tanımlıyor. Oysa Arnavutluk hükümeti hem yargı hem de kamuoyu denetiminden geçmemiş bir karar ile doğrudan yasaklama yoluna gidiyor.

Dijital çağda özgürlük mücadelesi

TikTok’un gerçekten gençler üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Ancak bunun çözümü platformu tümden yasaklamak değil, şeffaf kurallar koymak, dijital okuryazarlığı artırmak ve içerik denetimini hesap verebilir bir çerçevede yürütmektir. Aksi takdirde, hükümetin aldığı bu tür kararlar, sadece sansür uygulamalarıyla değil, aynı zamanda demokrasinin temel ilkeleriyle de çelişir.

Arnavutluk için bu mesele, bir platformun kaderinden çok daha fazlası. Bu, ifade özgürlüğüyle otoriter eğilimler arasındaki mücadelenin yeni cephesi. Ve bu mücadelede, kimin susturulup kimin konuşabileceğine yalnızca siyasi irade değil, hukuk ve toplum birlikte karar vermelidir.

11.04.2025