
Dijital devrim, iletişimi hızlandırmış, sınırları ortadan kaldırmış ve herkese bir ifade alanı sunmuştur. Ancak bu devrim, sadece bireylerin özgürlüklerini artırmamış, aynı zamanda devletlerin ve otoritelerin bireyleri denetleme yetkisini de derinleştirmiştir. Bir zamanlar sokaklarda, gazetelerde veya televizyon ekranlarında şekillenen baskı, şimdi dijital dünyaya taşınmış ve çok daha kapsamlı hâle gelmiştir
Dijital Panoptikon: Sosyal Medya ve Gözetim
Bugün sosyal medya, devletler için yalnızca bir iletişim aracı olmanın ötesine geçmiş; bireyleri gözetlemenin, yönlendirmenin ve susturmanın en etkili panoptikonu hâline gelmiştir. Algoritmalar, kimlerin neyi görmesi gerektiğine karar verirken; hükümetler dijital parmak izlerini takip ederek bireylerin kimliklerini, düşüncelerini ve tepkilerini analiz edebilmektedir. Eskiden sokak duvarlarına yazılan sloganlar vardı; şimdi birkaç kelimelik bir hashtag, soruşturma konusu olabiliyor.
TRT’de yayımlanan Teşkilat dizisinin oyuncusu Aybüke Pusat, boykot paylaşımı nedeniyle dizi kadrosundan çıkarıldı. Sosyal medya paylaşımları, insanların işlerinden olmasına neden olabiliyor.
Dijital Baskı: Örgütlenme ve Yaptırımlar
Türkiye’de yaşanan son olaylar, bu dijital baskının ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından halk, sokaklara çıkmakla yetinmedi; bir günlük “tüketmeme” boykotu ile tepkisini gösterdi. Ancak devlet, bu dijital örgütlenmeyi görmezden gelmedi. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), boykota destek veren medya kuruluşlarının yakından izlendiğini duyurdu. Hükümet yetkilileri ise bu boykot çağrılarını “ekonomik sabotaj” olarak nitelendirerek soruşturmalar başlattı. Hatta bazı kurumlar, çalışanlarını işten çıkardı.
Devletin sosyal medya üzerindeki kontrolü yalnızca baskıyla sınırlı değil. Dijital dünya, aynı zamanda toplumun yönlendirilmesi ve denetlenmesi için kullanılan devasa bir gözetleme mekanizmasına dönüşmüş durumda. Kimler hangi içeriklere tepki veriyor, hangi paylaşımlar sansürlenmeli, hangi konular görünmez kılınmalı? Tüm bunlar, dijital tahakkümün bir parçası olarak işliyor.
Dijital Linç: Toplumun Kendi İç Denetimi
Bu denetim yalnızca devletin eliyle değil, aynı zamanda toplumun kendisi tarafından da gerçekleşiyor. Bir paylaşım, bir cümle, suskunluk veya bir beğeni/beğenmeme tüm bunları belirleyici hâle getirebiliyor. Linç kültürü, dijital çağın en büyük baskı mekanizmasına dönüşmüş durumda. İnsanlar, düşüncelerini özgürce ifade etmek yerine, sosyal medyada maruz kalabilecekleri tepkileri hesaplayarak hareket etmek zorunda kalıyor.
Dijital Direniş: Sosyal Medya Özgürlüğün de Alanı
Fakat dijital dünya yalnızca bir gözetim ve denetim aracı değil. Aynı zamanda direnişin, örgütlenmenin ve dayanışmanın en güçlü alanı. Eskiden bir eylem organize etmek aylar alırken, şimdi bir hashtag ile binlerce insan aynı noktada birleşebiliyor. #MeToo hareketi dünya çapında kadınları bir araya getirirken, Türkiye’deki “tüketmeme” boykotu bir gün içinde ülke çapında ve Avrupa’da gündem oldu. Sosyal medya, bireyler için hem bir özgürlük alanı hem de bir hapishane olmuş durumda. Bir yanda sesini duyurmanın, dayanışmanın ve mücadele etmenin aracı; diğer yanda ise en büyük denetim ve tahakküm mekanizması.
Dijital Alan: Özgürlük mü, Kontrol mü?
Dijital dünya, her ne kadar özgürlükleri genişletse de, bireyleri görünmez duvarlarla kuşatarak onların seslerini kısıtlıyor. Algoritmalar, neyi görmemiz gerektiğini, hangi konuşmaları yapmamız gerektiğini belirliyor. Ses çıkaranlar cezalandırılıyor. Ancak dijital alan en hızlı yayılan araçtır. Bir kıvılcım, sistemin dayattığı ve normalleşmiş gibi görünen baskıyı sarsabilir ve devasa bir toplumsal hareketin başlangıcı olabilir.
Dijital medya, devletlerin ve toplumun denetim aracı olmanın yanı sıra, aynı zamanda bir özgürlük ve direniş alanı sunmaktadır. Bu iki yönlü kullanım, bireylerin özgürlüğünü genişletirken, onları kuşatarak denetler. Devletler bireyleri izlerken, bireyler de birbirlerini denetliyor. Tüm dünya, aynı ekranda, aynı platformda birleşmiş durumda. Bu durum, dijital medyanın gücünü ve aynı zamanda tehlikelerini gözler önüne seriyor.
Gaste Avrupa