
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2024 raporunda Batı Balkan ülkeleri, yolsuzlukla mücadelede sınırlı bir ilerleme kaydeden ülkeler olarak öne çıkıyor. Arnavutluk ve Kosova, bu bölgede yolsuzluk algısında pozitif bir iyileşme gösterdiği öne sürülse de, bu raporun ardında, bölgedeki temel sorunların gözden kaçırıldığına dair ciddi bir endişe bulunmaktadır. Yolsuzluğun bu ülkelerde, her geçen yıl daha da derinleşen bir olgu halini aldığına dair birçok önemli işaret bulunmaktadır.
Yolsuzluğun Köklerine İnin
Bölgedeki yolsuzluk sorununun sadece “algı”dan ibaret olmadığı, aslında derin bir yapısal sorun olduğu oldukça açıktır. Arnavutluk’ta 2024 yılında kaydedilen 5 puanlık iyileşme, sadece yüzeysel bir başarıdır. Son yıllarda, özellikle Yolsuzluk ve Örgütlü Suçla Mücadele Özel Birimi (SPAK) tarafından yürütülen soruşturmalar ve davalar, bazen kamuoyu tarafından “politik manevra” olarak da algılanmaktadır. Yolsuzluğa karşı verilen mücadele, bir noktada hükümetin kendi meşruiyetini güçlendirmeye yönelik bir araç haline gelmiştir. Arnavutluk’taki bu “zafer”lerin, aslında derinlemesine inceleme gerektiren operasyonlardan çok, politik hesaplaşmalara dayandığı düşünülebilir.
Öte yandan, Kosova’da kaydedilen 3 puanlık artış, benzer şekilde sadece yüzeysel bir gelişme göstermektedir. Kosova’da yolsuzluk, devletin temel yapılarını sarstığı gibi, şeffaflık eksiklikleri ve siyasi manipülasyonlar, ülkedeki toplumsal güveni zayıflatmaya devam etmektedir. Kosova’nın “demokratik başarıları” genellikle dış müdahale ve yardımların bir sonucu olarak kabul edilebilir. Yolsuzlukla mücadele, bu yardımların etkisiyle yürütülmekte, ancak içerideki yönetimsel yapılar bu çabaları derinlemesine benimsemiş değildir.
Balkanlarda Yolsuzluğun Yapısal Sorunları
Sırbistan, Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya gibi ülkelerde ise yolsuzluk, giderek daha büyük bir tehdit haline gelmektedir. Bu ülkelerde hükümetler, halkın gözünden kaçmak için özel mevzuatları ve stratejik yatırımları kullanmaktadır. Sırbistan’daki hükümetin Novi Sad tren istasyonu faciası sonrası hesap vermemesi, bu ülkedeki yönetim anlayışının ne kadar derinleşmiş bir yolsuzluk kültürüne dayandığını gözler önüne sermektedir. Bosna-Hersek ise, yıllarca süren etnik bölünmeler ve zayıf demokratik yapılarla birlikte, yolsuzlukla mücadelede en geri kalmış ülkelerden biridir. Yargı bağımsızlığının sağlanamaması ve siyasi çatışmalar, bu ülkedeki yolsuzluğu engelleyen en büyük engellerdir.
Arnavutluk örneği ise, hükümetin halkın çıkarlarına aykırı şekilde milyarlarca dolarlık yabancı yatırımlar için yapılan şaibeli anlaşmalarla zenginleştiğini ortaya koymaktadır. Bu tür yatırımlar, yalnızca belli bir elitin menfaatine hizmet ederken, halkın refahına hiçbir katkı sağlamamaktadır. Örneğin, Vjosa Nehri’nin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olması, hükümetin çevresel sürdürülebilirlik ve halk sağlığına karşı duyarsız yaklaşımını ortaya koymaktadır.
Yolsuzluğun Toplumsal Yıkımı ve Gelecekteki Tehditler
Batı Balkan ülkelerinde görülen bu yapısal yolsuzluk, yalnızca ekonomik sorunları derinleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda toplumsal güveni de yok ediyor. Yolsuzluk, demokratik kurumların işleyişini engellerken, aynı zamanda halkın devlete olan güvenini sarsmaktadır. Hukukun üstünlüğünün sağlanamaması, vatandaşların devletin işleyişine olan güvenini daha da zayıflatmakta ve sonunda hükümetlerin meşruiyet krizine yol açmaktadır.
Balkanlar’daki bu kötü yönetim, bölgenin Avrupa Birliği’ne entegrasyonu için de ciddi bir engel teşkil etmektedir. AB, bu ülkelerden yolsuzlukla mücadele ve hukukun üstünlüğü ilkelerine saygı göstermelerini beklerken, bölge ülkelerinin bu beklentileri yerine getirebilmesi pek mümkün gözükmemektedir. Şeffaflık ve hesap verebilirlik konusundaki eksiklikler, Avrupa Birliği ile entegrasyon sürecini zorlaştırmakta, bölgedeki istikrarı tehdit etmektedir.
Sonuç: Bir Paradoks ve Devam Eden Kriz
Batı Balkanlar’da yolsuzlukla mücadele, sadece halkla yapılan algı yönetimi operasyonlarından ibaret olmamalıdır. Bu ülkelerdeki hükümetler, derinlemesine reformlar yaparak sadece siyasi yolsuzluğu değil, aynı zamanda yapısal eşitsizlikleri ve hukuk sistemindeki eksiklikleri de çözmelidir. Arnavutluk ve Kosova gibi ülkelerdeki iyileşme, yalnızca geçici bir durumdur ve bu ülkeler, uzun vadeli sürdürülebilir çözümler bulmadıkları takdirde, yolsuzluk sorunuyla başa çıkmakta zorlanmaya devam edeceklerdir.
Batı Balkanlar, Avrupa’nın yolsuzlukla mücadelede en büyük sınavlarından birini geçirmektedir ve bu bölgedeki ilerleme, sadece daha güçlü demokrasi ve şeffaflıkla sağlanabilir. Yolsuzluğun derin yapıları, zamanında ve etkili müdahalelerle temizlenmediği sürece, bu ülkelerin gelişimi her zaman sekteye uğrayacaktır.
12.02.2024