
İsviçre’de faaliyet gösteren Mülteci Dayanışma Ağı (Migrant Solidarity Network), İsviçre Devleti Göç Sekreterliği’ne (SEM) yönelik bir çağrıda bulunarak, Dublin Anlaşması kapsamında Yunanistan’a yapılan sınır dışı işlemlerinin derhal durdurulmasını talep etti. Ağ, Yunanistan’daki sığınma ve sınır rejiminin ciddi insan hakları ihlalleri barındırdığını ve özellikle Kürt ve Türk sığınmacıların, adil bir sığınma süreci olmaksızın Türkiye’ye geri gönderilme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
#stopdublingreece adlı, Yunanistan’a sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya olan 40’tan fazla mülteciden oluşan bir grup, 9 Şubat 2025 Pazar günü saat 13:00’te Bern’deki Kutüsch Verein’de (Breitenreinplatz 27) bir bilgilendirme etkinliği düzenleyecek. Grup, Yunanistan’a yapılan sınır dışıların derhal durdurulmasını talep ediyor ve Yunanistan’ın Türkiye’yi “güvenli üçüncü ülke” olarak kabul etmesi nedeniyle, sığınmacıların adil bir sığınma süreci yaşamadan Türkiye’ye geri gönderilme riski taşıdığını vurguluyor.
Grup tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Savaş, insan hakları ihlalleri, ulusal, ideolojik ve dini farklılıklar ile muhalif duruşlar nedeniyle anavatanımızı terk etmek zorunda kaldık. Güvenli bir gelecek umuduyla İsviçre’ye geldik, ancak Dublin süreci nedeniyle Yunanistan’a sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu durum sadece hayatımızı tehlikeye atmakla kalmıyor, aynı zamanda temel insan haklarımızı da ihlal ediyor. Yunanistan’daki kötü yaşam koşulları, sistematik insan hakları ihlalleri ve mültecilere yönelik düşmanca tutum, uluslararası hukuk standartlarına aykırıdır. İsviçre’nin bu kararı, sığınma hakkının açık bir ihlali olup, sığınmacılara yönelik Yunanistan’ın işlediği suçlarda ortak sorumluluk anlamına gelmektedir. Zorunlu geri gönderimi kesinlikle reddediyoruz. İnsan haklarına dayalı bir çözüm için mücadelemizi sürdüreceğiz ve ulusal ve uluslararası kamuoyunu desteğe çağırıyoruz.”
Mülteci Dayanışma Ağı, İsviçre’nin Yunanistan’a yapılan Dublin sınır dışılarıyla sığınmacıların yaşam hakkını bilerek tehlikeye attığını belirtiyor. Özellikle Türk ve Kürt sığınmacılar için, Yunanistan’ın Türkiye’yi “güvenli üçüncü ülke” olarak kabul etmesi nedeniyle, sığınma başvurularının adil bir şekilde incelenmeden Türkiye’ye zincirleme sınır dışı edilme riski bulunduğu vurgulanıyor. Ayrıca, Yunanistan devleti, yasa dışı geri itmeler nedeniyle defalarca mahkum edilmiş olup, yıllardır insan haklarına uygun sığınma yapıları garanti edememekte ve genel olarak adil bir sığınma süreci sunmamaktadır.
İsviçre Mülteci Yardımı (SFH) tarafından yapılan bir hukuki analizde şu değerlendirme yer alıyor:
“Yunan makamları tarafından verilen garantiler çok genel nitelikte olup, sadece Yunanistan’ın yıllardır var olan ancak ihlal edilen yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyi planladığını belirtmektedir. Taahhüt oldukça zayıf bir şekilde düzenlenmiş olup, Yunan makamlarının ilgili bireysel durumlarda bu garantilerin nasıl yerine getirileceği belirsizdir. SFH’nin, sahadaki kuruluşların rapor ve bilgilerine dayanarak yaptığı değerlendirmeye göre, Yunan sığınma sistemi hala sistematik eksiklikler barındırmaktadır. Uzun süredir bilinen eksikliklerde objektif bir iyileşme tespit edilemediğinden, SEM’in Dublin-Yunanistan uygulamasında bir değişiklik yapma niyeti SFH açısından anlaşılır değildir.”
Mülteci Dayanışma Ağı ve #stopdublingreece grubu, İsviçre kamuoyunu ve uluslararası toplumu, Yunanistan’a yapılan Dublin sınır dışılarının durdurulması için harekete geçmeye çağırıyor.




