
Yeni bir küresel ankete göre, İngiltere, Güney Kore ve AB üyeleri gibi geleneksel ABD müttefiki ülkelerin vatandaşları, Trump yönetiminin geleceği konusunda dünyanın geri kalanına kıyasla daha fazla endişeli. Türkiye’deki genel görüş ise kararsız
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) ve Oxford Üniversitesi’nin “Europe in a Changing World” araştırma projesi kapsamında yapılan anket, dünya genelinde farklı ülkelerin Trump’ın başkanlığına dair görüşlerini ve gelecekteki dünya düzenine ilişkin beklentilerini ortaya koydu.
Buna göre, ABD’nin Avrupa’daki müttefikleri Donald Trump’ın liderliğinde gelecekteki küresel düzen konusunda endişeli.
Yine ankete göre, Türkiye’deki katılımcıların önemli bir kısmı, Trump’ın ikinci başkanlık döneminin ABD ve dünya barışı için olumlu olacağını düşünüyor. Ancak, olumsuz bakan ve kararsız olan katılımcıların sayısı da oldukça fazla. Aynı zamanda Türkiye’deki katılımcıların neredeyse yarısı, ABD’nin önümüzdeki 20 yıl içinde demokrasi olmaktan çıkabileceğini düşünüyor.
Avrupa Birliği (AB) ve İngiltere’de halkın çoğunluğu ikinci bir Trump yönetiminin Amerikan vatandaşlarına, kendi ülkelerine ve küresel çatışmaların çözümüne zarar vereceğini düşünüyor. Benzer şekilde Güney Kore’de de Trump’a yönelik kamuoyu algısı oldukça düşük.
Euronews’e konuşan Oxford Üniversitesi’nden tarihçi ve araştırmanın eş yazarı Timothy Garton Ash, “Bizim [AB ve Güney Kore] ortak noktamız nedir? İkimiz de ABD’nin müttefikiyiz ve güvenliğimiz için ABD’ye muhtacız,” dedi.
Ancak Trump’ın dış politikadaki öngörülemezliği, özellikle de NATO’ya ve Ukrayna’da devam eden savaşa yaklaşımı, ABD’nin bir çatışma durumunda transatlantik müttefiklerini destekleyip desteklemeyeceği konusunda Avrupa’da giderek artan endişelere yol açıyor.
Ancak ECFR, AB’nin ABD’nin seçilmiş başkanı ve bloğun bu ülkeyle nasıl bir ilişki içinde olması gerektiği konusunda bölünmüş durumda olduğunu da ekliyor.
Garton Ash, “Korkarım Trump’ın etkisi sadece Batı’yı bölmekle kalmayacak, Avrupa’yı da bölecek. Bu da biz Avrupalılar için büyük bir meydan okuma,” diye ekledi.
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin kısa süre önce Florida’daki konutu Mar-a-Lago’ya yaptığı ziyareti ya da Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın Trump’a verdiği güçlü desteği hatırlattı.
Rapora göre, AB’nin Trump’a karşı doğrudan bir birlik sağlama çabası hem üye ülkeler arasında hem de üye ülkeler içinde büyük bölünmelere yol açabilir.
Blok genelinde, katılımcıların yüzde 21’i ABD’yi çıkar ve değerleri paylaşan bir müttefik olarak görürken, yüzde 50’si gerekli bir ortak, yüzde 3’ü ise çatışma halindeki bir rakip olarak değerlendiriyor.
Avrupa’daki algıların aksine, Hindistan, Çin ve Rusya gibi ülkelerde yaşayanlar, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü konusunda daha iyimser ve bunun kendi ülkeleri ve küresel barış için faydalı olduğunu düşünüyor.
Rapor bu iyimserliği Trump’ın Ukrayna ve Orta Doğu’daki savaşları sona erdirme vaatlerine bağlıyor ancak bu vaatlerin yerine getirilmemesinin önümüzdeki yıllarda kamuoyunun görüşünü değiştirebileceği uyarısında bulunuluyor.
Donald Trump’ın ABD başkanı olmasının ülkemiz için iyi mi yoksa kötü mü olduğunu düşünüyorsunuz?

Örneğin, Hindistan’daki katılımcıların yüzde 82’si Trump’ın başkanlığının dünya barışı için iyi olacağını düşünürken, bu görüş Suudi Arabistan’da vatandaşların yüzde 57’si ve Çin’de yarısından fazlası (yüzde 52) tarafından paylaşılıyor.
Etki için yarış
ABD’nin önümüzdeki yıllardaki rolüne ilişkin algılamalardaki bölünmeler, hangi ülkelerin başlıca küresel aktörler olacağına ilişkin algılamalara da yansıyor.
AB’nin önümüzdeki 10 yılda küresel etkisinin daha fazla mı, yoksa daha az mı olacağını düşünüyorsunuz?

Dünya genelinde pek çok kişi Avrupa Birliği’ni giderek daha büyük bir küresel güç olarak görmektedir. Aralarında Çin, ABD ve Suudi Arabistan’ın da bulunduğu çoğu ülke AB’nin diğer büyük güçlerle eşit şartlarda müzakere edebileceğini düşünmektedir.
Ancak araştırma, AB’nin etkisine en şüpheyle yaklaşanların Avrupalıların kendileri olduğunu ve vatandaşların neredeyse yarısının AB’nin ABD ya da Çin ile eşit şartlarda müzakere edebileceğinden şüphe duyduğunu gösteriyor.
Kaynak: Euronews Türkçe