
Şubat ayındaki federal seçimler öncesinde Magdeburg’daki saldırı, siyasi tartışmaları şekillendiriyor
Magdeburg’daki Noel pazarına düzenlenen ölümcül saldırının ardından siyasiler, olayı seçim kampanyalarında kullanmaya başladı. Güvenlik ve göç politikalarının, seçim sürecinin ana gündem maddelerinden biri olacağı öngörülüyor.
Saldırının ardından, özellikle sosyal medyada çok sayıda yanlış bilgi hızla yayıldı. Beş saldırgan olduğu, bunların üç tanesinin hala kaçak olduğu, 2015-2016 yıllarında Suriye’den Almanya’ya mülteci olarak geldikleri ve yalnızca bir araba değil, bombanın da patlatıldığı yönündeki iddialar bu yanlış bilgiler arasındaydı.
Avusturyalı aşırı sağcı Martin Sellner, bu dezenformasyonun en önde gelen yaycılarından biri oldu. Almanya için Alternatif (AfD) partisi politikacıları da saldırıyı siyasi malzeme haline getirme çabalarına katıldı. En az beş kişinin ölümüne neden olan saldırının şüphelisi, 2006’dan beri Almanya’da yaşayan ve AfD’ye sempati duyduğunu ifade ettiği belirtilen Suudi Arabistan vatandaşı Talib A. olarak tanımlandı.
AfD’nin iddiaları
AfD’nin Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti başkan yardımcısı Sven Tritschler, sosyal medya paylaşımında “Bu adamı çoktan sınır dışı edecek tek parti AfD olurdu,” dedi. Brandenburg eyalet milletvekili Dominik Kaufner ise “Milyonlarca göç, sorunun kaynağıdır; çözüm ise milyonlarca insanın geri gönderilmesidir,” ifadelerini kullandı.
Aşağı Saksonya eyalet milletvekili Vanessa Behrendt ise diğer partileri suçladı: “Sorumlu olanlar onlar. Sadece onlar.”
Seçim kampanyasında aşırı sağcı söylemler artıyor
Şubat ayında yapılacak seçimler öncesinde AfD lideri Alice Weidel, “Bu delilik ne zaman sona erecek?” diyerek güvenlik konusunu gündeme taşıdı. Teknik Üniversite Chemnitz’ten siyasi bilimci Benjamin Höhne, “Sağa doğru bir eğilim var. Sağcı anlatılar giderek yayılıyor. Küresel insan haklarını tanımayı amaçlayan açık göç politikası zaten gözden düşmüş durumda. Magdeburg’daki gibi olaylar bu eğilimi daha da körükleyecektir,” dedi.
Suudi Arabistan hükümetinin daha önce Alman makamlarını, saldırganın potansiyel bir tehdit olduğu konusunda uyardığı bildirildi. Rusya yanlısı Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) da İçişleri Bakanı Nancy Faeser’i hedef alarak, “Neden bu kadar çok uyarı göz ardı edildi?” sorusunu gündeme getirdi.
Almanya’da güvenlik tartışmaları güçleniyor
Tarihsel olarak, Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve onun Bavyera’daki kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik (CSU), güvenlik konusunda daha güçlü bir duruş sergilemişti. Uzmanlar, güvenlik ve göç konularının önümüzdeki seçimlerde de önemli bir tartışma konusu olacağını öngörüyor.
Höhne, Alman siyasetinde “güvenlik odaklılaştırma” eğiliminin arttığını belirtti. “Bu durum, göçün neredeyse yalnızca bir güvenlik riski olarak tartışılmasına yol açıyor. Örneğin, Almanya’nın iş gücü açığını nasıl kapatacağı gibi konular arka planda kalıyor. Magdeburg saldırısının bu önyargıyı daha da güçlendireceğinden korkuyorum,” dedi.
Yabancı müdahaleler ve siyasi etkiler
Rus dezenformasyonunun yanı sıra ABD’li milyarder Elon Musk’ın Almanya hükümetine yönelik eleştirileri de dikkat çekti. Musk, Magdeburg saldırısından kısa bir süre sonra Başbakan Olaf Scholz’u istifaya çağırarak, “yetersiz bir aptal” olarak nitelendirdi.
Höhne, “Devlet kurumları ve yetkililer, X platformundaki varlıklarını gözden geçirmelidir. Elon Musk’ın Almanya’daki siyasi gündemi kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirdiği açık,” diye uyardı.
Kaynak: DW