fbpx

İsviçre’de “Rusya”sız Ukrayna konferansı: Barış gerçekten masada olacak mı? – Yücel Özdemir

Paylaş

İsviçre’de ‘Ukrayna Barış Konferansı’ hazırlıkları başladı. Rusya’nın davetli olmadığı konferans haziranda toplanacak. Konferansın bir barış müzakeresine yol açıp açmayacağı ise şimdilik belirsiz.

İsviçre haziran ayında çok sayıda ülkenin katılması planlanan “Ukrayna Barış Konferansı”na ev sahipliği yapacak.

İtalya’da düzenlenecek G7 zirvesinin ardından 16-17 Haziran’da İsviçre’nin Bürgenstock kasabasındaki lüks bir otelde yapılması öngörülen konferansa hangi ülkelerin katılacağı ya da davet edileceği henüz kesinleşmiş değil. İsviçre Cumhurbaşkanı Viola Amherd, basına verdiği röportajda, konferansa Rusya’nın davet edilmeyeceğini ifade etti.

İlk turda bir mesafenin kaydedilmesi durumunda, ilerleyen süreçte Rusya’nın da bir delegasyonla konferansa katılması seçenekler arasında. Daha önce savaşın bitmesi için müzakere çağrısında bulunan Çin’in ise sürece aktif olarak dahil olması bekleniyor. Keza BRICS ülkeleri kapsamında Rusya ile ekonomik ve askeri ilişkilerini sürdüren ülkelerin de sürece destek vermesi hedefleniyor.

ÇİN’İN ROLÜ

Kiev yönetimi de daha önce müzakere çağrısı yapan ve Rusya üzerinde etkili olabilecek Çin’e önemli bir rol atfediyor. Bu nedenle İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis şubat başında Pekin’e giderek temaslarda bulundu. Çin’den destek sözü aldığını ifade eden Cassis, “Pekin’in bu süreçte bize yardım edeceğini umuyorum” açıklaması yaptı. Cassis, Rusya’nın katılımı olmadan barışın mümkün olmayacağını söylemesi de dikkat çekti.

İsviçre tarafından yapılan ön görüşmelerde ise, özellikle Arap ülkeleriyle ‘küresel güney’ olarak ifade edilen güney yarım küredeki ülkelerin önemli bir bölümü Rusya ve Ukrayna arasında barış görüşmelerinin başlamasına destek verdi.

Ukrayna da, İsviçre’nin koordinasyonunda bir barış konferansına sıcak bakıyor. İsviçre Dışilişkiler Bakanlığı tarafından verilen bilgiye göre, Ukrayna şimdiden konferansa katılmayı kabul etti.

Geçtiğimiz ocak ayında Davos’ta yapılan Dünya Ekonomi Forumu kapsamında İsviçre’yi ziyaret eden Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy, İsviçre Cumhurbaşkanı Amherd’den bir barış konferansına öncülük etmelerini istemişti. Zelenskiy, Ukrayna’nın egemenliğine saygı duyan tüm ülkelerin konferansa davet edilebileceğini ifade etmişti. Bu mesaj, Rusya dışındaki bütün ülkelerin katılımına sıcak baktığı anlamına geliyor. Moskova ise bu açıklamaya Rusya’nın katılmadığı bir barış konferansında alınacak kararları tanımayacağı yanıtını vermişti.

BARIŞ MI KONUŞULACAK, YARDIMLAR MI?

İsviçre’den barış konferansı örgütleme talebinde bulunan Ukrayna’nın gerçekten bir uzlaşmadan yana mı olduğu yoksa diplomatik bir hamle mi yapmak istediği ise belirsiz. Bugüne kadar düzenlenen ‘Ukrayna konferansları’nın çoğu, Ukrayna için para toplama toplantılarına dönüştü. Bu konferans da, özellikle ABD Kongresinin 60 milyar dolarlık yardımı bloke etmesinin de etkisiyle, maddi yardım çağrısına dönüşebilir.

İki yıldan fazla bir süredir savaşın vardığı “pat” durumu nedeniyle Ukrayna’nın bazı tavizler vererek savaşı bitirmek istemesi de seçenekler arasında. Zira, Ukrayna’yı Rusya’ya karşı savaşa sürükleyen Batılı ülkelerin bir bölümü askeri ve ekonomik yardımların bir sınırının olduğunu dile getirmeye başladı. Ukrayna’nın savaşı askeri olarak kaybetmeden müzakere yoluyla bitirme hedefi de diyalog sürecini zorluyor. Ülkenin ekonomik, askeri ve insan kaynağı savaşı tek başına sürdürebilecek nitelikte değil.

NATO VE BATI NE YAPACAK?

Ukrayna’nın en büyük destekçisi Batılı emperyalist ülkelerin, barış konferansı çabaları konusunda nasıl tutum alacakları ise henüz belirsiz. G7 zirvesi sonrasına denk getirildiği için destek verme olasılıkları yüksek görünüyor.

Tam bu süreçte NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, BBC’ye verdiği demeçte, Ukrayna’nın kendisini Rusya ile uzlaşmaya açık bir müzakere sürecine hazırlaması gerektiğini söylemesi dikkat çekti. Ukrayna ‘bağımsız’ göründüğü için diplomatik olarak Stoltenberg’in “Ukrayna buna kendisi karar vermeli” dedi. Ancak, gerçekte müzakere sürecine tek başına Ukrayna’nın karar veremeyeceği açık.

Kasım ayında ABD’de yapılacak seçimlerde Donald Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda, ABD ve NATO’nun Ukrayna’ya desteği önemli ölçüde azalabilir.

Bu nedenle, Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasından önce müzakerelere kapı aralama, NATO’nun öncelikleri arasında olabilir. Bu temelde, kaybedilen topraklara karşılık NATO üyeliği öneriliyor. NATO’nun 75. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla geçen hafta Brüksel’de düzenlenen törende hem Stoltenberg hem de ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, özellikle “Ukrayna’nın yeri NATO üyeliğidir” çağrıları yaptı. Ukrayna’nın yaptığı üyelik başvurusuna da asıl olarak savaşın seyrine göre karar verilecek.

‘NATO ÜYELİĞİ KARŞILIĞINDA RUSYA’YA TOPRAK’ İDDİASI

Ukrayna’ya güvenlik garantisi ve NATO üyeliği karşılığında Rusya’ya toprak verilmesi tezinin Brüksel’de ele alındığı iddiasını, geçtiğimiz hafta İtalya’da yayımlanan La Repubblica gazetesi de kaynak göstermeden yazmıştı. İtalya hükümeti de bu tezin savunucularından biri olabilir. Zira, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Ukrayna’ya kara gücü gönderme açıklamalarına ilk tepki gösteren ülkelerden biri İtalya olmuştu.

Rusya’nın ise kapalı kapılar arkasında hangi şartları ileri süreceği konusunda bir belirti yok. İşgal ettiği topraklara ek olarak Ukrayna’nın tarafsız bir ülke olarak kalması tezinde ısrar etmesi muhtemel. Batısı fiili olarak NATO’nun parçası haline gelen Ukrayna’nın bundan sonra ne kadar ‘bağımsız’ kalacağı tartışmalı. Ancak, elde edilen topraklara ek olarak bir de NATO’ya üye yapılmayan bir Ukrayna tablosu, Rusya’nın zaferi, Batı’nın yenilgisi olacaktır. NATO’nun önerdiği ‘üyeliğe karşılık toprak’ başından itibaren ‘Ukrayna’nın kaybetmediği, Rusya’nın kazanmadığı’ tezine denk düşüyor. Bu nedenle, Batı’nın, Rusya’nın müttefiklerini de yanına alarak Moskova’ya bu konuda diplomatik baskı kurması söz konusu olabilir.

Kaynak: Evrensel