fbpx

Toplumsal fay kırıldı

Paylaş

Depremin üzerinden günler geçti… Ne kadar uzun sürdü saatler, günler, geceler. Umudumuzu diri tutmaya çalıştık her şeye rağmen. Yemek yemeyi, rahat bir uykuyu unuttuk. Evden çıkarken çocuklarımızı evde bırakmaya korkar olduk. Çaresizliği yaşıyoruz. Bir yandan da ‘uzaktan ne yapılabilir, nasıl yardım edebiliriz’in yollarını aradık. Malum yollar bize hep kapalı… Çocukluğumuz, büyüdüğümüz ev, gittiğimiz okul, ailemiz, gençliğimiz, arkadaşlarımız hepsi orada.

Kendimizi en güvenli, korunaklı hissettiğimiz, bütün hayatımız boyunca çalışıp çabalayıp sahip olduğumuz evler başımıza yıkıldı. Kimisi hala taksitlerini ödüyordu. Kimisi üç beş ay önce yerleşmişti.

Şehirler, köyler, ilçeler yerle bir oldu.

Bütün bunlara inat “Yaşamak direnmektir” sözü capcanlı duruyor karşımızda.

Göçüğe, soğuğa, açlık ve susuzluğa rağmen her gün nefeslerimiz gökyüzü ile yeniden buluşuyor. Acılarımızla birlikte yaşam devam ediyor. Her şeye rağmen sarılıyoruz hayat ağacığının dallarına.

Uzun feryadı figanlardan sonra enkaz altında çıkan kırık dökük hayatlarımız gülümsetmiyor bile bizi. Boğazımız düğüm düğüm, gözlerimiz ıslak… Çünkü biliyoruz hayatlarımızın bir yarısı, hatta daha da fazlası enkaz altında hala…

İnsanların devlet tarafından ölüme terkedilişine tanıklık ettik. Enkazlar kaldırılmaya başlandı. Ne göçük altındaki insanların ne de yakınlarının çığlığı devlet tarafından duyulmadı.

Rant iktidarı

Faşist AKP-MHP ittifakının umurlarında değil eksilen hayatlarımız. Onların derdi ‘kentsel dönüşüm’ adı altında imar alanları açmak, yandaşlarına rant sağlamak, otoyollar, hastaneler ile ülkeyi kendileri gibi soğuk, renksiz, duygusuz betona dönüştürmek. Kendisine ve şürekasına maliyeti az, geliri çok zeminler sunmak.

Bütün uyarılara kör sağır kaldılar. Bekliyorlardı ama böyle bir felaketi değil. Yine ‘kader’ deyip geçiştireceklerdi olayı. Birkaç soytarı ‘padişahım sen çok yaşa’ diyecek, birkaç ayakkabı yalayıcısı ayarlanacak, halkın kafasına yardım torbaları atılacak, durumu böyle kotarılacaktı.

Bütün dünya yardıma hazırdı, savaştaki Ukrayna’dan, elli yıldır üzerine bomba yağdırdığı ve bu felaket döneminde dahi geri durmayıp depremzedeleri bombaladığı devlet olmayan Kürdistan’dan dahi yardım geldi.

Ama devletten gelmedi.

Çünkü fıtratlarında bu yok. İktidara geldikleri günden itibaren hotzotla, tehditle ‘gereğini yapan’, herkesi ‘bir gece ansızın gelmekle’ tehdit eden, hapseden, had bildiren, çalan çırpan, yoksulun boğazına çöken faşist bir iktidar bu. Organize oldukları alanlar uyuşturucu, tecavüz, hak ihlali, ırkçılık, cinsiyetçilik, her türlü dini istismar…

Bunların karşısında, vicdanı, yüreği olan insanların kendi organizasyonları, sendikalar, meslek odaları, demokratik kitle örgütleri, HDP ve diğer muhalif partiler.

Devlet tarafından bir yandan yardımlar engellenirken diğer yandan OHAL ilan edildi. Faşizmin halk korkusu ve kontrol mekanizması budur. Tek adam diktatörlüğü budur. Enkazın altında kalan halkalarımıza yardım götürmek yerine bir kez daha jop, silah, baskı götürmektir.

Kim yağmacı?

Ülkenin altını üstünü oydular, yediler yine doymadılar. Diktatörün kimsenin bunları konuşmasına, eleştirisine tahammülü yok. Enkaz altında kalanlara ve kendi çabaları ile onları kurtarmaya çalışanlara tehdidin, küfrün bini bir para. Bu denli güvenini kaybetmiş bir iktidar var.

Halk AFAD ve Kızılay a yardım etmek istemiyor haklı olarak. Bu yardımın kimin ayakkabı kutularına, banka hesaplarına, ceplerine gideceği malum. Gelen yardımları gördükçe ağızlarının suyu akıyor, bunu nasıl gasp edeceklerini hesaplıyorlar yandaşlar.

Diğer yandan Suriye’ye, Rojava’ya gidecek yardımları engelliyorlar.

Yurt içinde ise sürekli Suriyelileri hedef göstererek, ırkçılığı yayarak bu felakette halkı kaosa ve güvensizliğe sevk ediyorlar.

Hayatlarımızı çalan, ülkenin birikimlerine adeta ‘çöken’ yağmacılara seslerini çıkartamayanlar, insanların çaresizlik içinde marketlerden ihtiyaçlarını almalarını “yağma” diye dillerine doluyorlar. Bunun sorumlusu devletin yetersizliğidir.

Ayrıca en büyük yağmayı, dışarıdan gelen kurtarma ekiplerin emeklerine, ülkeden ve yurtdışından halklarımızın gösterdikleri dayanışmaya bile utanmadan el koymaya çalışan devlet yapıyor.

Devletin yetersizliğine, iktidarın gözü dönmüşlüğüne, tehditlerine OHAL’ine rağmen dayanışma büyüdü ve en umut verici olan buydu. Fay hattı sadece yeraltında değil, yerin üstünde de kırıldı.

Ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak artık.

Yaşayarak göreceğiz…

12.02.2023