fbpx

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Başaran:12 Haziran’da Gemlik’ye yürüyoruz!

Paylaş

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, HDP Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenleyerek kadın gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Açıklamasından satır başları şöyle:

İstanbul Sözleşmesi mücadelemizi hukuki olarak da yürütüyoruz

Bildiğiniz gibi 20 Mart 2021 tarihinde bir gece yarısı AKP Genel Başkanı şahsına verdiği yetkiyle, tek bir imza ile İstanbul Sözleşmesinden geri çekildiğini ilan etmişti. Buna karşı uzun süre biz kadınlar sokakta, alanda, meydanda büyük bir mücadele yürütüyoruz. Bir de bunun hukuki mücadelesini yürüterek Danıştay’a dava açtık. Danıştay’daki davanın 2’nci duruşması geçtiğimiz hafta görüldü. Onlarca kadın örgütü ve siyasi partilerin başvurusuyla açılan bu davanın duruşmasında biz de HDP Kadın Meclisi olarak bulunduk. HDP adına Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan bir savunma yaptı. Orada kendisinin de ifade ettiği gibi bu savunmayı sadece HDP ve kendi şahsı adına değil, Türkiye’deki bütün kadınlar adına; Türkü, Kürdü, Alevisi, Lazı, Çerkezi adına bu savunmayı yaptığımızı ifade etti. Orada tabii ki yine yetkililer, özellikle saray yetkililerinin yaptığı savunma uzun süre yaptıkları manipülasyonun bir tekrarıydı. İstanbul Sözleşmesinin aslında kadın mücadelesine bir etkisi olmadığını ifade ettiler, kadına yönelik şiddeti artırdığına yönelik ifadelerde bulundular.

İstanbul Sözleşmesi geri çekildiğinden bugüne 495 kadın katledildi

Israrla ifade ediyoruz ki İstanbul Sözleşmesinden geri çekildiğinden bugüne kadar kadına yönelik şiddet vakaları daha da arttı. Belki resmi olarak yetkililer bir veri sunmasalar da sadece İstanbul Sözleşmesinin geri çekildiği tarihten bu yana en az 495 kadın katledilmiş. En az diyoruz, çünkü uzun süredir bakanlıklar kadına yönelik şiddet verilerini ısrarlı bir şekilde açıklamıyor.

Yaşamları ellerinden alınan kadınlar için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız

İktidarın en tepesindeki AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı olduğunu ileri süren Recep Tayyip Erdoğan, daha önce defaatle yaptığı gibi kadına yönelik ayrımcı söylemlerine devam etti.Daha öncesinde hatırlarsınız ‘‘Bir kadın olarak sus’’ söylemi iktidarın söylemiydi. ‘‘Tecavüze uğradıysa kadın ölsün’’ söylemi iktidarın söylemiydi, ‘‘Şuraya sembolik iki kadını alalım’’ söylemi iktidarın söylemiydi. ‘‘Kadın erkek fitratten eşit değildir’’ sözü AKP Genel Başkanının söylemiydi. En son Gezi’de mücadele edenlere karşı kullandığı cinsiyetçi ve ayrımcı söylemlerle bir kez daha erkek egemen cinsiyetçi bir rejimin temsilcileri olduklarını ifade ettiler. Bütün bunların karşısında bizler de kadınlar olarak bu cinsiyetçi yaklaşımlara karşı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz ve İstanbul Sözleşmesini savunmaya devam edeceğiz.

Erkek adalet değil gerçek adalet için İstanbul Sözleşmesi’ni biz uygulayacağız

Yaşamları ellerinden alınan kadınlar için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Özel savaş politikalarıyla taciz ve tecavüze uğrayan Kürt kadınlarına yönelik kolluk şiddetinin son bulması için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Saraydakiler sefa sürerken yoksulluğa, açlığa, yokluğa mahkum edilen kadınlar için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Emeği, bedeni sömürülen tüm kadınlar için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Cinsiyet kimlikleri üzerinden hedef gösterilen, nefret saldırılarına maruz kalan LGBTİ+’lar için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Yerinden zorla göç ettirildiği ülkelerde her türlü sömürüye maruz kalan mülteci kadınlar için İstanbul Sözleşmesini biz uygulayacağız. Erkek egemenin bu tahakküm sistemine son vermek için amasız fakatsız İstanbul Sözleşmesinin uygulanması için elimizden gelen bütün çabayı sarf edeceğiz. Erkek adalet değil, her alanda her yerde gerçek adalet demeye devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde yine İstanbul Sözleşmesinin duruşmaları görülecek. Biz yine Danıştay’da olacağız İstanbul Sözleşmesini savunmaya devam edeceğiz. Bütün kadınları da İstanbul Sözleşmesini savunmaya ve ortak mücadeleye katılmaya çağırıyoruz.

12 Haziran’da Gemlik’ye yürüyoruz

İktidar ülkedeki problemin esas nedenini türlü yöntemlerle perdeliyor ama biz biliyoruz ki bugün Türkiye’deki ekonomik krizin de, kadına yönelik şiddetin her gün biraz daha artmasının da, cinsiyetçiliğin militarizm ile beraber örgütlenmesinin bir sonucu olarak karşımızda duruyor. Yani, AKP-MHP ittifakının ısrarlı bir şekilde Kürt sorununun demokratik çözümünü bir kenara bırakarak şiddet ve zorla, savaş ve işgalle çözme yöntemindeki ısrarının faturasını bütün topluma ödetiyor. Aslında bu meselenin en esaslı noktalarından biri de İmralı’da Sayın Öcalan üzerine başlatılan tecrittir. Tam da bu nedenle bizler 12 Haziran’da tecride ve savaş politikalarına karşı DTK, siyasi partiler ve kadınlar olarak Gemlik’e yürüyeceğiz ve tecridin kırılması için mücadele edeceğimizi ifade edeceğiz.

Hiçbir saldırı karşısında özgür basın hakikati topluma ulaştırmaktan vazgeçmedi

Savaş saldırı ve zor politikalarının sonucu olarak hergün siyasi soykırım operasyonları ile uyanıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Batman’da kadın örgütlülüğümüze ve mücadelemize yapılan saldırı ile 19 kadın arkadaşımız gözaltına alındı, 3’ü tutuklandı. İstanbul ve Tekirdağ merkezli iki ayrı operasyonla HDK ve Göç İzleme Derneğine bir operasyon gerçekleştirildi, bu operasyon sonucunda 19 arkadaşımız tutuklandı ve hala gözaltılar devam ediyor. Yine Dicle Fırat Gazeteciler Derneği, Jinnews, Mezopotamya Ajansı’nın editör ve muhabirlerinin aralarında bulunduğu 21 gazeteci gözaltına alındı. İktidar sıkıştıkça, çözümsüzlükle yüz yüze kaldıkça zor aygıtlarını devreye sokuyor saldırı ile savaşla işgalle ve en nihayetinde yargıyı sopa haline getirerek kendi tahakkümünü oluşturmaya çalışıyor. Biz Kürt gazetecilere yöneilk bu saldırıların nedenlerini çok iyi biliyoruz. Çünkü iktidar bir algı oluşturuyor. Özgür basını susturarak bu algıyı perçilemeye çalışıyor. Bunun karşısında hakikati savunan bütün kesimleri gözaltına alıyor. Gözaltına alınanlar içinde Jinnews muhabirleri de var. Jinnews dünyanın tek kadın ajansı ve bir sabah baskınıyla tek kadın ajansına yapılan baskınla birçok gazeteci gözaltına alındı. Peki bu saldırılar karşısında özgür basın hakikati topluma ulaştırmaktan vaz mı geçecek? Tabii ki hayır! Öncesinde tarihte de gördüğümüz gibi sadece gözaltı ve tutuklamalarla değil, aslında katliamlar da gerçekleştirildi ama özgür basın mensupları hiçbir zaman geri adım atmadı, hakikati topluma ulaştırmaya devam etti. Bir kez daha özgür basının yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Bütün bu saldırıların karşısında 12 Haziran’da Gemlik’e yürüyoruz. Yürütülen savaş, saldırı, imha, inkar politikalarına karşı daha büyük bir ses yükselteceğiz.