fbpx

Almanya’da NSU 2.0 davası

Paylaş

“NSU 2.0” imzalı ırkçı tehditlerin hedefindeki isimler, savcılığın “tek fail” tezini “skandal” olarak nitelendirirken, tüm şüphelerin giderilmesi için polislerle ilgili iddiaların aydınlatılması çağrısını yaptı.

Almanya’da, siyasetçi, sanatçı, avukat ve insan hakları savunucularına “NSU 2.0” imzalı ölüm tehditleri göndermekle suçlanan aşırı sağcı Alexander M.  bugün yargılanmaya başlanacak.

53 yaşındaki zanlı,  8’i Türk 10 kişiyi öldürmüş olan aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütüne atıfla “NSU 2.0” imzasını kullanarak, 2018-2021 yılları arasında çok sayıda tehdit mektubu göndermekle suçlanıyor.

Alexander M.’e yöneltilen suçlamalar arasında, tehdit, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme, hakaret, barış ve huzuru bozma, anayasaya aykırı örgütlerin sembol ve amblemlerini yayma, suça teşvik, kolluk kuvvetlerine saldırma, silah yasasını ihlal etme ve çocuk pornografisi içeriklerine sahip olmak da bulunuyor. 

“NSU 2.0” tehditlerinin faili tek bir kişi mi?

Savcılık, yürütülen soruşturma sonucunda “NSU 2.0” imzalı tehditlerin arkasında tek bir şüphelinin, Berlin’de yakalanan ve Frankfurt’ta hakim karşısına çıkacak olan Alexander M.’nin bulunduğu sonucuna ulaştı.

Zanlı ise, Frankfurt Savcılığı’nın ekim ayında mahkemeye sunduğu 120 sayfalık iddianamedeki suçlamaları reddediyor,”NSU 2.0″ imzalı, 100’den fazla ırkçı hakaret ve tehdit içerikli e-posta, kısa mesaj ve faksı gönderenin kendisi olmadığını iddia ediyor. 

Irkçı, aşırı sağcı hakaretlerle tehdit edilenler ise savcılığın “tek fail” varsayımına itiraz ediyor.

“Bizim için skandal”

Çok sayıda tehdit mesajı alan avukat Seda Başay Yıldız  kabare sanatçısı İdil Bayar, gazeteci Hengameh Yaghoobifarah ve Sol Partili siyasetçiler Martine Renner, Anne Helm ile Janine Wissler, ilk duruşma öncesinde yayımladıkları ortak açıklamayla bu duruma sert tepki gösterdi.

“Soruşturmaların, fail olduğu iddia edilen tek bir şahıs hakkında yapılmış olması bizim için bir skandaldır” denilen açıklamada, zanlının tutuklandığı Mayıs 2021 tarihinden bu yana, NSU 2.0 dosyasının tümüyle aydınlatıldığı izleniminin yaratılmak istendiği, bunun ise gerçeği yansıtmadığı kaydedildi.

“NSU 2.0 aydınlatılmadı”

“Elimizdeki bilgiler ışığında bizler için şu kesin: NSU 2.0 dosyası bir zanlının tutuklanmasıyla aydınlatılmadı” görüşünün dile getirildiği açıklamada, “polis çevrelerinden, hedef alınanlar hakkında veri ve bilgilerin aktarıldığı konusunda ikna edici bulgular var” denildi.

Almanya’da “güvenlik makamlarıyla çok yönlü bağı bulunan militanların, silahlı aşırı sağcı yapılanmaların” olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Kolluk kuvvetleri ve yargı, soruşturmalarını sadece tek bir fail üzerinden yürüttüğü sürece bu ağlarla etkin bir şekilde mücadele edilemez, tehditlerle hedef aldıkları bireyler de korunamaz” uyarısında bulunuldu.

Polislerin rolü var mıydı? 

Geçen yıllarda çok sayıda tehdit alan mağdurlar, isimlerinin ve adreslerinin, polis bilgisayarlarından ne şekilde temin edildiğinin, zanlının polislerle Darknet’te irtibatının bulunup bulunmadığının ve polislerin bu tehditlerin gönderilmesinde rol üstlenip üstlenmediklerinin aydınlatılmasını talep ediyor.

Ayrıca, kişisel verilerin polis bilgisayarlarından temin edilmesiyle ilgili soruşturmalar ve özellikle bu bağlamda ismiyle bilinen polis memurları hakkındaki soruşturmaların kararlılıkla sürdürülmesi isteniyor.

“NSU 2.0” imzalı tehdit mektuplarının ilki, Ağustos 2018’de, aşırı sağcı terör örgütü NSU’nun bilinen ilk kurbanı Enver Şimşek’in ailesinin avukatı olan Seda Başay Yıldız’a gönderilmişti.

Yürütülen soruşturma sırasında tehdit yazısında Başay Yıldız’ın annesi, babası, eşinin, çocuğunun isimleri, doğum tarihleri, gizli ev adresi gibi ayrıntılı kişisel bilgilerin Frankfurt’ta bir polis karakolunda edinildiği ortaya çıkmıştı.

Soru işaretleri giderilemedi

Ardı ardına patlak veren skandallar, tehditlerin arkasında bazı polislerin de yer aldığı aşırı sağcı bir ağ şüphesini güçlendirmiş, Temmuz 2000’de Hessen Eyaleti İçişleri Bakanı Peter Beuth de, poliste aşırı sağcı bir ağın varlığının dışlanamayacağını söyleyerek, özel bir soruşturma ekibi kurduğunu duyurmuştu. Bundan bir ay sonra da eyaletin emniyet müdürü Udo Münch istifa etmişti.

Sadece Başay Yıldız’ın değil, Janine Wissler ve İdil Bayar gibi tehdit mektuplarına hedef olan diğer kişilerin de kişisel verilerinin hiçbir gerekçe ve neden olmaksızın Frankfurt, Wiesbaden, Hamburg ve Berlin’deki polis bilgisayarında arandığı tespit edilmişti.

Hatta 2 Ağustos 2018 tarihinde, Başay Yıldız ve ailesinin kişisel bilgileri ile ilgili üç farklı polis veri bankasında 17 kez arama yapıldığı, bundan 90 dakika sonra da bu verilerin Türkiye kökenli avukata gönderilen tehdit faksında kullanıldığı ortaya çıkmıştı.

Kişisel verilerin arandığı bilgisayarlara erişimi olan polisler hakkında soruşturmalar yürütülmüş, Frankfurt’ta WhatsApp gruplarında aşırı sağcı paylaşımlarda bulundukları tespit edilen dört polis açığa alınmış, savcılık bu polisler hakkında anayasaya aykırı sembolleri kullanmak, halkı kin ve düşmanlığa teşvik suçlamalarından soruşturmalar başlatmıştı. Bununla birlikte adli makamlar, polislerin doğrudan tehdit mektuplarıyla ilintili oldukları yönünde bir bağlantı kurulamadığını savunmuştu.

Bu arada şüpheli Alexander M. tutuklanana kadar, tehdit mektuplarının ardı arkası kesilmedi.

Müslüman ve Yahudi kuruluşlar ile temsilcilerinin yanı sıra, aşırı sağcılar tarafından öldürülen Kassel valisi Walter Lübcke’nin ismini taşıyan okul ve bugünkü Alman Hükümeti’nin Sosyal Demokrat Partili (SPD) İçişleri Bakanı Nancy Feaser de, NSU 2.0 imzalı tehdit mesaj ve mailleri alanlar arasında bulunuyor.

Peki, “NSU 2.0” şüphelisi nasıl yakalandı?

İşsiz bir bilişim teknisyeni olan zanlı, Mayıs 2021’de, başkent Berlin’de, evine düzenlenen baskında yakalanmıştı.

Evi arandığı sırada zanlının bilgisayarının açık olduğu, bunun polis ve soruşturmayı yürüten savcılığın işini kolaylaştırdığı, çok sayıda elektronik ve yazılı bilgi, belge ele geçirildiği, yine çok sayıda veri taşıyıcısının da inceleme altına alındığı açıklanmıştı.

“NSU 2.0” imzalı tehdit mektuplarının arkasında kim olduğunu bulmaya çalışan soruşturma makamları, zanlının izine, internet blog ve platformlarında yapılan araştırmalar sırasında rastladıklarını aktarıyor.

İzine satranç platformunda rastlandı

Alman basınında yer alan bilgilere göre soruşturma makamları tehdit mektuplarında kullanılan dil, ifade kalıpları gibi karakteristik özellikleri inceledi, bunlardan yola çıkarak internet platformları ve sohbet gruplarında yapılan taramalar yaptı.

Bu incelemeler sırasında, iç istihbarat kuruluşu tarafından “radikal” olarak sınıflandırılan İslam karşıtı “PI-News” adlı blogda, metin içerikleri, tehdit mektuplarındakilerle örtüşen bir kullanıcı profili tespit etti.

Araştırmalar sonucunda bu profile bir satranç platformunda rastlanmış, tespit edilen hesabın IP adresi mercek altına alınmış. Bununla eşleşen şüpheli hesaplar hakkında satranç platformu, telefon ile internet hizmet sağlayacılarından talep edilen veriler sonucunda da, Nisan 2020’de şüphelinin kimliğinin tespit edildiği belirtiliyor.

Yargılanacak zanlının, geçmişte işlediği suçlardan dolayı sabıkalı olduğu, son olarak 2014 yılında işlediği bir suçtan ötürü hakkında mahkumiyet kararı bulunduğu bilgisi paylaşıldı. 1992 yılında, kendisini polis olarak tanıtması nedeniyle yetki gaspı suçundan da yargılandığı belirtiliyor.

Polisleri kandırmış olabilir mi?

Soruşturma makamlarına göre zanlı Alexander M., polis karakollarından, tehdit mektupları gönderdiği kişilerin verilerini kendisini polis olarak tanıtarak elde etti.

Ancak başta avukat Seda Başay Yıldız olmak üzere, pek çok uzman, kendini polis olarak tanıtan her kişinin bu tür bilgileri karakoldan alabileceği savını inandırıcı bulmuyor.

Başay Yıldız, DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, polis bilgisayarından hem kendisinin hem aile fertlerinin bilgilerinin arandığını, ayrıca adli sicil kaydına da bakıldığına işaret ederek, karakollardaki polislerin bu şekilde kandırılmasının mümkün görünmediğini söyledi.

Başay Yıldız ayrıca, üç yılı aşkın süredir ilgili karakollardaki polisler hakkında soruşturmalar yürütüldüğünü, bu polislerin kendilerini “Biz kandırıldık” diye savunmadıklarına da dikkat çekiyor.

Hafta sonunda, Alexander M.’nin yargılanacağı Frankfurt kentinde, NSU 2.0 dosyasının aydınlatılması için protesto gösterisi düzenlendi. Frankfurt emniyeti önünde düzenlenen gösteride, kolluk kuvvetleri içindeki aşırı sağcı yapılanmalarla mücadele edilmesi çağrısı yapıldı.

Kaynak: DW Türkçe