fbpx

Osmanlı’da gayrimüslim vergileri üzerine bir örnek

Paylaş

Başkanlık Osmanlı Arşivi’nde yer alan “Hakkari, Haleb, Siird, Van ve Bozok sancakları kazalarındaki gayrimüslim tebaanın iane-i askeriye miktarını gösterir defter” söz konusu sancakların kazalarındaki (İlçelerindeki) gayrimüslim tebaanın (Uyruğun) iane-i askeriye (Tanzimat tan sonra cizye yerine Hristiyan tebaadan alınan vergi) miktarını göstermesi açısından son derece önemli bir defterdir.

Bu makalede ise sadece, söz konusu Defterde yer alan Bozok (Yozgat) sancağı kazalarındaki gayrimüslim uyruğun Tanzimat’tan sonra cizye yerine Hristiyan tebaadan alınan vergisini gösterir deftere yer verilecektir.
Söz konusu Defter Hicri 29 Rebiyülevvel 1272, Miladi 9 Aralık 1855 tarihine aittir.

Bu Defterin sadeleştirmesini aktarmadan önce Osmanlı’daki askerlik sürecine ve Tanzimat’tan sonra cizye yerine Hristiyan tebaadan alınan vergi meselesine değinmekte yarar var.

Osmanlı’daki askerlik sürecine dair çeşitli kaynaklar ve tezler bulunmaktadır.

Rıdvan Ayaydın’ın kaleme aldığı “Osmanlı Devletinde Askeri Yükümlülükler ve Muafiyetler” adlı Yüksek Lisans Tezi bu konuda önemli bilgiler içeren bir kaynaktır (1)

Ufuk Gülsoy, “Cizye’den Vatandaşlığa, Osmanlı Gayrımüslimlerinin Askerlik Serüveni” adlı makalesinde konuya ilişkin olarak şöyle yazar:

“… 1855 yılı önemli bir gelişmeye sahne oldu. Osmanlı Devleti, Kırım Savaşı (1853-1856) yüzünden askere duyulan ihtiyacın had safhaya varması üzerine, 14 Mayıs 1855’te kamu o yuna resmi bir açıklama yaparak cizyenin kaldırıldığını, bundan böyle gayrimüslimlerin de nüfusları oranında askere alınacaklarını ilan etti. Açıklamada, ilk aşamada belli sayıda gayrimüslimin orduya dahil edilmesi öngörülüyordu. Bunların içinden kabiliyetli olanlara subaylık yolu açıktı. Öte yandan, gayrimüslim çocukların askeri mekteplere girebilmelerine de imkan tanınacaktı. İhtiyaç fazlası olduklarından dolayı askere sevk edilemeyecek olanlar i se, her sene “bedel-i askeri” adında bir vergi ödeyeceklerdi… Bu açıklama Hıristiyanlar üze rinde adeta şok etkisi yaptı. Bilhassa Rumeli’ni Sırbistan sınırına yakın yerlerinde yaşayan Hıristiyanlar askere gitmek istemediklerinden dolayı dağlara ve ülke dışına kaçmaya başladılar. Halkın bu direnişi karşısında askerlik kararını istediği gibi uygulayamayacağını anla yan Osmanlı hükumeti, öncelikle Rumeli’deki bazı kazaları askerlik kapsamdan çıkardı, ardından da sevk edilecek asker sayısında indirim yaptı. Bunlardan da bir sonuç alamayınca Hıristiyanlardan asker alma girişimlerini durdurdu. Bu acı tecrübenin tesiriyledir ki, 1856 Islahat Fermanı’nda, gayrimüslimlerin eşitlik gereği Müslümanlar gibi askerlik hizmetiyle mükellef tutulacakları ifade edilmesine rağmen, bunun zannedildiği kadar kolay olmaya cağı anlaşılarak, bedelli askerlik uygulamasının devam edeceği açıklandı. Bir farkla ki, “bedelli askerlik” Müslümanlar için sınırlı ve ihtiyari iken, Hıristiyanlar ve Yahudiler için ise mecburi olacaktı… Nitekim, daha sonra Meclis-i Ahkam-ı Adliye ve Meclis-i Tanzimat’ta gayrimüslimlerin askerliklerine dair yapılan müzakerelerde, istihdam şekilleriyle ilgili ayrıntılı düzenlemeler yapılana kadar Hıristiyan ve Yahudilerden fiil askerlik hizmeti yerine “be del-i askeri” alınması uygun bulundu… Her iki mecliste yapılan görüşmeler sırasında üyeler, Osmanlı gayrimüslimlerinin asker olarak orduya alınması konusunda ittifak ettikleri halde, ayrıntılarda farklı düşmüşlerdi. Neticede, ilgili düzenlemeler yapılana kadar gayrimüslimler askere çağrılmayacaklardı…” (2)

Ufuk Gülsoy, “Osmanlı Gayrımüslimlerinin Askerlik Serüveni” adlı eserinde ise konuya iliş kin olarak şöyle yazar:

“… Müslümanlar nüfus olarak fazla ve silaha alışkın olduklarından, ordunun büyük kısmı onlar dan, “cüz-i kalili” ise gayrimüslimlerden teşkil edilecekti. Gayrimüslimlerden her sene belli sayıda asker alınırken, geride kalacaklar olanlardan da “iane-i askeri” adında bir hizmet bedeli istenecekti. İane-i Askeriye vergisi, gayrimüslimlerin verecekleri asker yekununa
göre tayin edilecek, bizzat hizmette bulunacakların iane-i askeriye’leri genel toplamdan düşüldükten sonra kalan rakam, gayrimüslim tebaanın askerlikle mükellef (Yükümlü) erkek nüfusuna tevzi (Dağıtım) ve taksim edilecekti (bölüştürülecekti). İane-i Askeriye’nin, müstakil (Bağımsız) olarak toplanmayıp diğer vergilere ilave edilerek tahsil edilmesi (Toplanması) düşünülüyordu…

İane-i askeriye vergisi yalnız askerlikle mükellef olan belirli bir gruptan değil, gayrimüslim erkek nüfusun genelinden alınacak; silah altında olanlar ise askerlikleri süresince bu vergiyi ödemeyeceklerdi. Kazaların iane-i askeriye’ si, “herkesin kudret-i maliye ve temettü (Kazanç) ve ticaret-i seneviyyesine göre kemal-i hakkaniyet (Doğruluk) ile” belirlenen “virgü”leri (Vergile ri) dikkate alınarak tayin edilecek; köylerde ise mükelleflerin hal ve iktidarlarına göre tespit edilecekti. Diğer ifadeyle, bir kazanın iane-i askeriye vergisi toplamı, o kaza ve bağlı köylerdeki gayrimüslim halkın ekonomik durumları nazara alınarak dağıtılacak ve her mükellef kendisine isabet eden payı, “virgü”siyle (Vergisiyle) (4. Dipnot: Tanzimat’ın ilanından sonra, daha önce çeşitli isimler altında toplanan örfi tekalif (Yükümlülük) kaldırılarak, hepsinin yerine tek bir “virgü” ihdas edilmiş tir (Ortaya çıkarılmıştır). Virgü miktarı, herkesin mutasarrıf (Bir mal yahut mülkün sahibi, maliki olup kullanma hakkını elinde bulunduran (kimse) olduğu emlak ve arazinin menafi ve temettuat-ı hasılası ve kdr-ı ticaret ve iktidarlarına göre belirlenmekteydi. (Sudi, 1, 77 – 79…) birlikte ödeyecekti. İane-i askeriye’nin tevzii (Dağıtım) ve tahsili taşrada valilerin genel sorumluluğu altında, Osmanlı memurları tarafından yapılacak; bunun için gerekli emir ve talimatlar en kısa zamanda hazırlanarak önce valiliklere, onlar aracılığıyla da diğer ilgililere ulaştırılacaktı. Taşradaki memurlar bu yeni vergi konusun da bilgilendirilecek, kaza müdürleri ve kocabaşılar (Rumeli’deki Hristiyan köylerinde muhtar karşılığı olarak köy ihtiyar heyetinin başına verilen unvan, köy kahyası) (3) da sancak meclislerine çağrılarak kendilerine aynı konuda açıklamalarda bulunulacaktı…” (4)

Başkanlık Osmanlı Arşivi’nde bulunan Hakkari, Haleb, Siird, Van ve Bozok sancakları kazalarındaki gayrimüslim tebaanın iane-i askeriye miktarını gösterir defterin Bozok sancağına dair olan bölümün transkribinde şu bilgiler yer almaktadır:

“… Defter: ML.VRD.d.2688

Sayfa: 2

“… Bu defa Padişah Hazretleri tarafından verilen emir üzerine, güzel olan usul gereğince, Bozok sancağında oturan Müslüman halkın dışında kalan, Osmanlı uyruğundan olan kişilerin askeriyeye yaptığı yardımın miktarını gösteren defter suretidir.

Yozgat diğer adıyla Kızılkoca kazası
Nüfus miktarı
Kişi adedi
1853 Süleymanlı ve Sorgun kazası
Kişi adedi
616 Süleymanlı
264 Sorgun kazası
_______________
880 Akdağ kazası
Nüfus miktarı
Kişi adedi
3743
Kurallara uygun olarak askere alınması gereken
Kişi adedi
10
2,5
_________
7,5
Kuruş
50 000
37 500 Bu da aynı
Kişi adedi
5
1 dörtte bir (1/4)
____ ___
31 1

Kuruş
25 000
18 750
Bu da aynı
Kişi adedi
21
5 dörtte bir
____ ___
15 1

Kuruş
105 000
78 750
Yekun nüfus miktarı
Kişi adedi
6476
Kurallara uygun olarak askere alınması gereken
Kişi adedi
36
9
________
27

5 000
9
________
45 000
135 000
___________
185 000 Kuruş
180 000
135 000 Sene
13 Eylül 1855

Yalnız bir yük* seksen beş bin kuruştur

Hicri bin iki yüz yetmiş iki senesi Muharrem’ine denk gelen, Rumi yetmiş bir senesi Eylül’üne (Eylül 1855) mahsuben yapılan yardım.
Açıklama: Bir yük= 500 000 kuruş meblağ…” (5)

1)Rıdvan Ayaydın Osmanlı Devletinde Askeri Yükümlülükler ve Muafiyetler Erişim Tarihi 12. 02. 2021
2) Ufuk Gülsoy Cizye’den Vatandaşlığa, Osmanlı Gayrımüslimlerinin Askerlik Serüveni https://www.altayli.net/cizyeden-vatandasliga-osmanli…
3) Bazı cümleler http://lugatim.com/ aracılığıyla çevrilmiştir.
4) Ufuk Gülsoy Osmanlı Gayrimüslimlerinin Askerlik Serüveni Simurg Yayınları İstanbul 2000 Sayfa 59, 71.