Potsdam Üniversitesi’nde “Anarşizm, Teori ve Pratik: Rojava Örneği” başlığı altında 25 Ekim’den itibaren ders verecek olan sosyolog Schmidt, PKK yasağına tepki göstererek, asıl tehdidin Almanya’nın Erdoğan’ın politikalarına desteği olduğunu belirtti.
Sınıf teorisi ve Marksist teori üzerine çalışmalar yapan Oliver Schmidt Potsdam Üniversitesi’nde bu çerçevede “Anarşizm, Teori ve Pratik: Rojava Örneği” başlığı altında dersler verecek.
Doktorasını “Mülteciler Avrupa Birliğine gelmek için nasıl mücadele etmeli?” sorusundan hareketle yapan sosyolog, araştırmasını yaparken “mücadelelerin yaşamı nasıl dönüştürdüğünü, toplumun nasıl göründüğünü, mültecilerin AB’ye girerken nasıl korunduğunı, Amnesty, See Watch, HelpRefugees gibi STK’ların mültecilerle nasıl dayanıştığını ve Almanya’daki Kiliselerin mültecilere nasıl yardım ettiğini” gördüğünü söylüyor.
Ayrıca Berlin Sosyal Bilimler Merkezi (WZB)’de çalışan Schmidt, insanın toplumsal çevresinin nasıl değiştiği üzerine bir proje kapsamında araştırma da yaptı. Özcesi, sosyolog Schimidt toplumun nasıl değiştiğini analiz ediyor.
Bununla birlikte kamu hizmeti örgütlerindeki ırkçılık üzerine de çalışmalar yürüten Schmidt, özellikle hayatının Potsdam’daki kısmını sevdiğini söylüyor: “Öğrencilere öğretmek, onlarla yeni eleştirel teorilerin toplumun nasıl olabileceği üzerine tartışmak, yeni toplumun nasıl inşa edilebileceği üzerine düşünmek…”
Peki Potsdam Üniversitesi’nde “Anarşizm, Teori ve Pratik: Rojava Örneği” dersi verme fikri nasıl ortaya çıktı?
Schmidt, şöyle konuşuyor: “Üniversitede her zaman sınıf teorisini, ki onunla ilgili konuştuk, ve Marksist teoriyi öğretmeye çalışıyorum. Gerçekten Marksist teoriye inanan biriyim. Doktorayı bitirdikten sonra eleştirel bir gözle toplumu ele almaya çalıştım. Bazı şeylerin doğru olmayabileceği, sorunlarımız var vb üzerinden. Ama bir sosyolog olarak daha fazlasını yapmak istiyorum. Daha sonra Erik Olin Wright okuduğumda, -kendisi de Marksist bir düşünür ama alternatif ve daha iyi bir toplumu nasıl yaratabiliriz fikriyatı ile ilişkili- bu benim toplumu yeniden yaratma konusunda bir yol ile ilk ilişkilenmem oldu. Sonrasında ise üniversitede Özlem (Yeniay) ile tanıştığımda ve O, anarşizm ilgili araştırma yaptığını ve bu hareketlerde yer aldığını söylediğinde birlikte bir şeyler yapabiliriz diye düşündük. Aslında o anarşizm konusunda deneyimli. Ve ben daha çok sosyolojik teori üzerine uzmanım. ‘Birlikte yapabiliriz’ diye düşündük. Belki bilim insanı ya da akademisyen olarak gerçek dünyayı tamamen değiştiremeyebiliriz; ancak öğrencilerimize eleştirel teoriyi öğretebiliriz. Onara yeni fikirleri de öğretebiliriz. Öğrencilerin beynini açmayı yaratmak zorundayız. Ve sanırım birlikte seminer vermek için karar verirken bu bizim birinci noktamız oldu. Bence ilk nedendi.
Daha sonra bu örneği bulduk. Anarşizm ve yönetimsellik düşüncesini sunma fikri çok iyi bir düşünce. Bu sadece teori ile ilgili değil; aynı zamanda pratik ile de ilgili. Olabilir yani. Sanırım neden bunu yaptığımızın sebebi bu olabilir.”
Ders kapsamında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik konfederalizm fikirlerini de vereceklerini ifade eden Schmidt, derslerin 25 Ekim’de başlayacağını söyledi.
Tepkilerin ne olacağı konusunda “Ne olacağını göreceğiz. Bu öğrencilere bağlı” diyen sosyolog, şöyle devam etti: İyi olan tarafı Almanya’da öğretmek istediğimizi öğretme özgürlüğümüz var. Ve tabiî ki bu eleştirel metinleri tartışabiliriz. Biz Öcalan’ı tutuyoruz demiyoruz, ama biz onu tartışabiliyoruz. Bu iyi bir düşünce. Çünkü o Murray Bookchin’in düşüncesini uyguluyor. Şunu söyleyebilirim. Öğrencilerle ilgili çok sorun olmayacak. Çünkü seminerin başında daha çok teorik giriş yapacağız. Özgürlük, yönetimsellik ve anarşist teorinin devlet ile ilişkisi nedir ile. Ve bu ‘uygulayıcılarının’ metinlerine geçtiğimizde, bunun nasıl işleyeceği konusunda heyecanlıyım. Ki bence işleyecek.”
Buna karşın Almanya’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep edenlerin “kriminalize” edildiğini de kabul eden Schmidt, “Çünkü PKK’ye Almanya’da izin verilmiyor. Terörist örgüt olarak kriminalize ediliyor. Ama burası da üniversite! Biz özgür bir ülkeyiz ve o fikirleri okuyabiliriz” diyor.
Üniversitenin fikir özgürlüğü açısından “korunaklı bir alan” olduğunu belirten Schmidt, Kürt Halk Önderi’nin metinlerine öğrencilerin ulaşması için imkan sağlamanın da aynı zamanda üniversitenin görevi olduğunu kaydediyor.
Tehdidin PKK değil, Almanya’nın Türk devletinin politikalarına desteği olduğuna dikkat çeken Schmidt şöyle ifade ediyor:
“Bence asıl tehdit olan Almanya’nın Erdoğan’ın politikalarını, Türk hükümetinin Suriye ve Kuzey Irak’ta yaptıkları kriminalize etmemesidir. Bunlar aynı zamanda bizim silahlarımız, biz silah satıyoruz.”
Kaynak :ANF