fbpx

ADGB’den Demokrasi ve Barış Çağrısı: Faşizme ve Savaşa Geçit Vermeyelim!

Paylaş

Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB), 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına ilişkin bir açıklama yaparak, bu saldırıların iktidarın faşizmi kurumsallaştırma çabasının bir parçası olduğu ifade etti.

ADGB açıklamasında, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından Suriye’deki etnik ve mezhepsel çatışmalara kadar birçok kriz alanına dikkat çekerek, Türkiye’deki AKP-MHP iktidarının bu savaş ve baskı politikalarına ortak olduğunu belirtti. Muhalif kesimlere yönelik baskıların arttığını vurgulayan açıklamada, özellikle kayyum atamaları, hukuksuz tutuklamalar ve siyasal ittifakların kriminalize edilmesine tepki gösterildi.

Son olarak 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve bazı belediye yöneticileri ile gazetecilerin gözaltına alınmasının, iktidarın baskılarını artırarak faşizmi kurumsallaştırma çabasının bir parçası olduğu ifade edildi.

Saldırıların muhalefeti sindiremediğini belirten ADGB, üniversite gençliği başta olmak üzere hukuksuzluklara, baskıya ve şiddete teslim olmayan binlerce yurttaşın günlerdir öfkeyle sokakları doldurduğuna dikkat çekti.

ADGB, Türkiye ve Ortadoğu’daki savaşçı ve baskıcı rejimlere karşı barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin büyütülmesi gerektiğini belirterek, hem Türkiye’de hem Avrupa’da direnişin yükseltilmesi çağrısında bulundu.

“Faşizmi ve savaş politikalarını durdurmak, ancak barış ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle mümkündür” ifadelerine yer verilen açıklamada, halkın sokaklara çıkarak direnişi büyütmesi gerektiği vurgulandı.

“Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” diyerek sonlanan açıklama, demokrasi ve özgürlük yanlılarına birleşme çağrısı yaptı.

ADGB’nin yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:

Savaşa, katliama ve faşizme geçit vermeyelim;

Barışa, yaşama ve demokrasiye sahip çıkalım!

Bütün dünyada kaos, sağcılaşma, demokrasiden uzaklaşma, savaş, çatışma, kutuplaşma, cinsiyetçileşme, ırkçılık ve militarizm yükseliyor. Dünya adeta bir kez daha faşizm ve savaş bataklığına doğru sürükleniyor. Türkiye ve Ortadoğu da bu sürüklenmenin en ön saflarında yer alıyor.

İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırım saldırılarının kanı kurumadan Suriye’de HTŞ’nin Alevilere, Hristiyanlara yönelik katliamlarıyla, Kürtlere, Dürzilere yönelik yok sayma ve dayatmalarıyla karşı karşıya kaldık. 

Bütün bu kaos ve karmaşaya, bölgede yükselen çatışma ve savaş tehlikesine karşı Sayın Öcalan’ın sunduğu barış ve demokratik toplum çağrısı tüm bölge haklarına önemli bir fırsat sunmuşken, AKP-MHP iktidarının faşizmde, savaşta, kutuplaştırma siyasetinde ısrar ediyor.

Meşruluğunu ve kitle desteğini kaybeden AKP-MHP iktidarı bir yandan muhaliflere yönelik şiddeti, hukuksuzluğu, saldırıyı, baskıyı artırırken diğer yandan da muhalefeti parçalamaya, iktidarlarını tehdit eden yanyana gelişleri imkansızlaştırmaya yönelik hamleler yapıyor.

Mardin’de, Van’da, Dersim’de, Esenyurt’ta kayyum atamalarıyla başlayan muhalefeti sindirme, bölme stratejisi yeni operasyonlar ve tutuklamalarla devam ediyor. Faşist Cumhur ittifakı sandıkta yenemediklerini yargı ve polis terörüyle teslim almak istiyor.

Son yerel seçimlerde DEM parti ve CHP arasında kimi yerellerde gerçekleştirilen “Kent Uzlaşısı” ittifakları kriminalize edilerek siyasetin en temel enstrümanlarından olan “ittifak kurmak” suç haline getirilmek isteniyor. Bugünkü kriz ortamında yaşadığı sıkışma ve korkularının üstesinden gelebilmek için baskı ve zorbalığın dozunu şiddetlendirmek dışında hareket alanı kalmayan faşist iktidar, CHP gibi düzen muhalefetine hatta Zafer Partisi adıyla örgütlenmeye çalışan ırkçı fanatizme bile tahammül edemiyor.

Önce Kent ittifakıyla seçilen DEM Partilere yapılan operasyon ve tutuklamalar, ardından HDK’ye yönelik gerçekleştirilen operasyonlarla devam ettirildi. En son olarak 19 Mart hukuk darbesiyle aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, belediye yöneticileri ve gazetecilerin gözaltına alınması AKP-MHP iktidarının demokrasinin rafa kaldırılması ve faşizmin inşasının ilerletilmesine yeni bir aşamaya geçtiğini gösteriyor. 

Ancak faşist iktidarın bu saldırıları muhalefeti sindirmek şöyle dursun, üniversite gençliği başta olmak üzere hukuksuzluklara, baskıya ve şiddete teslim olmayan binlerce yurttaş günlerdir öfkeyle sokakları dolduruyor.

Gerek Türkiye’de gerek Suriye’de ve bütün Ortadoğu’da antidemokratik, sömürgeci, savaşçı, katliamcı iktidarlara karşı barışın, demokrasinin, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin savunucuları olarak sokakları terk etmeyen yüzbinlerin sesine ses olmak, çok daha güçlü bir itirazı örgütlemek zorundayız. Faşizmi ve savaş politikalarını durdurmak ancak ve ancak barış ve demokrasi güçlerinin birlikte mücadelesiyle mümkün olacaktır.

Hem Türkiye’de hem Avrupa’da, bulunduğumuz her alanda faşizme ve savaş politikalarına karşı sokakları dolduralım, direnenlerin sesini ve mücadeleyi büyütelim!

KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ!

AVRUPA DEMOKRATİK GÜÇ BİRLİĞİ- ADGB