
Burjuvazinin kapsamlı saldırılarına karşı toplumsal baskı unsurlarını geliştirmek, sosyalistlerin öncelikli görevleri arasındadır. Zamanın ruhunu yakalamak ve sosyalist hareketi yeniden inşa etmek için kararlı adımlar atmak, çağın gerekliliğidir.
İnsanların hareketlerini, tavırlarını ve yeteneklerini, sosyal yaşamları ve çevrelerindeki koşullar belirler. Küresel sermayenin küresel saldırısı, sınıf ve katmanlar arasındaki farklılıkları ortadan kaldırarak bir tektipleştirme yaratmaya çalışsa da sosyal katmanlar varlıklarını sürdürmektedir. Örneğin, kırsal alanda yaşayan insanların sosyal koşulları, kültür düzeyleri, becerileri ve dünyaları, metropollerde yaşayanlardan farklıdır. Aynı şekilde, öğrenciler ile işçiler ya da işçiler ile memurlar arasında da farklılıklar vardır. Bu farklılıkların nedeni, insanların yaşamlarını şekillendiren nesnel gerçekliklerdir.
Ancak, kırsalda yaşayanlarla metropollerde yaşayanların ya da öğrencilerle işçilerin ortak yönleri de oldukça fazladır. Bir sınıf ve katman olarak, hepsi egemen güçlerin sömürü mekanizmalarının dişlileri arasında ezilmektedir. Daha doğrusu, sınıflar arası mücadelede egemen güçler, kırsal-kentsel, memur-işçi ya da okuyan-okumayan ayrımı yapmaksızın herkesi hedef almaktadır.
Örgütlü direniş
Egemen güçlerin bu küresel ve kapsamlı saldırılarını durdurabilecek tek güç, saldırılara maruz kalan sınıf ve katmanların yan yana gelerek oluşturduğu (ya da oluşturacağı) politik gücün aracı olan örgüt ya da örgütlerdir. Örgüt, sınıflar arası mücadelede, ekonomik, siyasi ve kültürel olarak birbiriyle uyumlu ya da yakın insanların bir araya gelerek karşı güçlere karşı egemenliklerini gerçekleştirme ya da bu güçlerden korunma refleksiyle oluşan bir aracı temsil eder. Aynı zamanda örgüt, farklı yeteneklerin merkezileştirilmesidir. Örgütlenme ise, sosyal yaşamları, dünyaları ve idealleri uyumlu olan sınıf ve katmanların bir merkezin çatısı altında toplanması meselesidir.
Örgütlerin başarı şansı, nitel ve nicel potansiyellerine bağlıdır. Egemen güçlere karşı mücadelede, kararlı bir sınıf ve onun müttefiklerini merkezileştiren, bu mücadeleyi iktidar mücadelesine taşıyan bir örgüt başarısızlığa mahkûm değildir. Bu nedenle, örgüt ve örgütlenme birbirini besleyen, birinin durumu diğerini etkileyen bağlı olgulardır. Egemen güçlere karşı mücadelede, sınıfın oluşturduğu ya da oluşturacağı aracın sınıfın ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olması gerekir. Aksi halde, nicel gelişim nitel gelişimin önüne geçer ve bu durum sınıf mücadelesinin egemen güçlerce bastırılmasıyla sonuçlanabilir. Aynı şekilde, güçlü kadrolardan oluşan bir örgüt arkasında yeterli kitle desteği olmadığında, zamanla dağılma ve çökme riskiyle karşı karşıya kalabilir.
İhtiyaca cevap olabilmek
Sınıf hareketinin ve emekçi halkın ihtiyacına cevap verebilecek bir örgüt yaratabilmek için, her şeyden önce bu örgütü oluşturan bireylerin, sistemin kapsamlı saldırılarına karşı ideolojik, politik, örgütsel, kültürel ve taktiksel olarak donanımlı olmaları gerekir. Bununla da yetinmeyip, örgütlü yaşamın tüm hukuk ve kurallarını eksiksiz yerine getirmeli ve sosyal yaşamlarıyla, insan ilişkileriyle, sınıfın ve emekçi halkın içinde bir çekim merkezi olmalıdırlar. Bu niteliklere sahip bireylerden oluşan örgütler de doğal olarak çekim merkezleri haline gelecektir.
İçinden geçtiğimiz bu tarihsel dönemeçte hem sınıf hareketinin hem de sosyalist hareketin krizini aşmasına yönelik ipuçları mevcuttur. Ancak, egemen güçlere karşı kararlı bir işçi sınıfı hareketinden ya da yukarıda belirtilen niteliklere sahip bir sınıf örgütünden söz etmek şimdilik mümkün değildir. Bu süreci hızlandırmak ve katkıda bulunmak için, özellikle sosyalistler ve sosyalist aydınlar, yeteneklerini, iradelerini ve inisiyatiflerini ortaya koyarak sürecin sorumluluğunu üstlenmelidir.
Bunu yaparken, geçmişin olumsuzluklarından ders çıkarmak ve neo-liberal politikaların etkisi altında kalmış sözde sosyalistlerden uzak durmak gereklidir. Bu tür sosyalistler, gerçek sosyalistlere karşı saldırılar düzenleyerek harekete zarar vermektedir. Egemen güçlerin bu saldırıları, sosyalist hareketin zayıf olduğu dönemlere denk gelir ve gelişimini engellemeye yöneliktir. Bu tür saldırılara karşı ortak bir tutum geliştirerek, bu saldırıları ve sahiplerini etkisizleştirmek sosyalistlerin temel görevlerinden biridir.
Son olarak, burjuvazinin kapsamlı saldırılarına karşı toplumsal baskı unsurlarını geliştirmek, sosyalistlerin öncelikli görevleri arasındadır. Zamanın ruhunu yakalamak ve sosyalist hareketi yeniden inşa etmek için kararlı adımlar atmak, çağın gerekliliğidir.
18.01.2025