fbpx

Dün Karabağ (Artsakh) Bugün Gazze

Paylaş

12 Aralık 2022 tarihinde Azerbaycan, Rus Askeri Barış güçlerinin koruması altında, Türkiye, İsrail ve Pakistan’ın da destekleriyle Karabağ’ı (Artsakh) 10 ay kuşatmıştı.

Karabağ’ı Ermenistan’a bağlayan Laçin Koridoru Azerbaycan ve Rus barış güçleri tarafından abluka altına alınarak Ermeni halkının dünyayla ilişkisi kesilmişti.

Karabağ halkına yönelik uygulanan ambargo ile insanlar, aç, susuz, elektriksiz, ilaçsız ve temel besin maddelerinden yoksun bırakılmışlardı.

120 bin Ermeni insanlık dramı yaşarken, çeşitli ülkelerden gelen insani yardımların Karabağ’a ulaşması engellenmişti.

20 Eylül 2023’te Azerbaycan ve Türk askeri güçleri, İsrail, Rusya ve Pakistan’ın tam destekleriyle Karabağ topraklarını işgal etti.

İsrail Azerbaycan dostluğu

30 bini çocuk, 120 bin Ermeni halkına karşı, Azerbaycan ve Türk askeri güçleri, insansız savaş uçakları, dronları, tankları, topları, füzeleri ve moderne savaş araçlarıyla saldırarak Karabağ’ı işgal ettiler. Karabağ halkı soykırımdan kurtulmak için topraklarını terk etmek zorunda bırakıldı. Avrupa, ABD ve uluslararası güçler, Aliyev, Erdoğan, Putin, Netanyahu’nun önünde diz çökmüşlerdi adeta.

Bütün bu gelişmeler Birleşmiş Milletler 78 inci Genel kurulunun toplandığı günler esnasında yaşanmış olması tesadüf eseri değildi.

Netanyahu New-York’tan Aliyev’e yolladığı kutlama mesajında şunları söylüyordu:

“İsrail Azerbaycan arasında her şey yolunda, inanın bana daha da iyi olacak. Azerbaycan’a selamlarımı gönderiyorum” diyerek Azerbaycan’a desteğini açıkça ifade etmişti.

İsrail, kendi topraklarındaki savaşa rağmen Azerbaycan’a silah ve askeri teçhizat göndermeye devam ediyor. Geçtiğimiz iki ay boyunca İsrail’den Azerbaycan’a dört uçuş gerçekleştirdi.

Bu uçuşlardan ikisinin işgal altındaki Artsakh yakınındaki Gandzak’a (Gence) 13 Ekim 2023 ulaşması dikkat çekicidir.

Politico’ya göre ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken kongre üyelerine Azerbaycan’ın önümüzdeki hafta Türkiye ile Zangezur koridorunu açmak için güney Ermenistan’ı işgal edebileceğini söyledi.

İsrail’in savaş ortamında Azerbaycan’a silah göndermeye devam etmesi ancak savaşın Kafkaslara yayılacağını işaret etmektedir. İsrail, Azerbaycan ve Türkiye’nin Güney Ermenistan’a yönelik yeni işgal hamleleri çok uzak görünmüyor. Güney Ermenistan’ın işgali İran topraklarını kuzeyden kuşatma operasyonudur.

Erdoğan Netanyahu ilişkisi

19 Eylül 2023 günü, Erdoğan ile Netanyahu 78’inci Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları kapsamında New York’ta bir görüşme gerçekleştirdiler. Bir gün sonra da Erdoğan ABD’deki Yahudi cemaatinin önde gelen isimleri ile görüştü.

Görüşmelerin en önemli maddesi ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve İsrail enerji kaynaklarını (gazının) Güney Kıbrıs ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya pazarlanması projesi oldu.

Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığına alternatif olan bu proje, Filistinliler Gazze açıklarında bulunan doğalgaz kaynaklarının kendilerinin olduğunu ve bundan dolayı hak talep etmeleri İsrail tarafından ret ediliyor.

Doğu Akdeniz’de toplamda yaklaşık 7-8 trilyon metreküp doğalgaz bulunduğu tahmin ediliyor. İsrail’in ise bu bölgede ispatlanmış rezerv olarak 1 trilyon metreküp üzerinde doğal gaza ve 2 milyar varil petrole sahip olduğu düşünülüyor.

Avrupa ülkelerinin toplam doğalgaz tüketimi yıllık 400 milyar metreküp fazla olduğu biliniyor.

Hamasın İsrail’e yönelik başlattığı askeri harekatın arka planında Akdeniz petrol ve doğalgaz kaynaklarının paylaşılması ve pazarlanması olabilir. ABD ve İngiliz savaş gemilerinin Akdeniz’e bulunmalarının nedenini sadece Hamas’la mücadele olarak açıklamak inandırıcı değildir.

Doğu Akdeniz’de toplamda yaklaşık 7-8 trilyon metreküp doğalgaz bulunduğu tahmin ediliyor. İsrail’in ise bu bölgede ispatlanmış rezervi 1 trilyon metreküp üzerinde doğalgaz ve 2 milyar varil petrole sahip olduğu tahmin ediliyor.

Türkiye İsrail ilişkileri stratejik ilişkiler gibi görünse de özellikle Filistin sorunu ve Osmanlı Devleti’nin Kudüs’ü 400 yıl yönetmesinden dolayı açıkça ifade etmeseler de Kudüs yani Mescid’ül Aksa tekrar hâkim olma arzuları hep var olmuştur.

Netanyahu Erdoğan görüşmesinde basına sızan haberlere göre Erdoğan, T.C.’nin 100’üncü kuruluş yıldönümü olan 29 Ekim’de Mescid’ül Aksa’da cuma namazı kılmak istediğini bildirmiş.

Türkiye-İsrail ekonomik ilişkileri özellikle Erdoğan iktidarı döneminde arttı. 2002 yılında 1,41 milyar dolar olan ticaret hacmi 2022’de 8,91 milyar dolara yükseldi.

İsrail Türkiye ile askeri ilişkilerini her dönemde kesintisiz sürdürdü ve hatta İsrail savaş uçakları yıllardır eğitimlerini Türkiye’nin Konya şehrindeki askeri üstlerde yapmakta.

TC’nin yayılmacı politikaları

Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye (Rojava) ve Irak Kürdistan bölgesine yönelik işgal saldırıları devam ediyor.

4 Ekim 2023’te, Erdoğan ve savaş kurmayları, Kuzeydoğu Suriye (Rojava) ve Irak Kürdistan bölgelerine yönelik saldırı tehditlerini tekrarladılar.

4- 11 Ekim tarihlerinde Türk savaş uçakları, insansız savaş uçakları ve topçu atışlarıyla Kuzeydoğu Suriye (Rojava) ve Irak Kürdistan bölgesindeki elektrik santrallerini, su depolarını, gaz ve petrol istasyonlarını, sağlık kurumlarını, köyleri, kentleri günlerce bombaladılar.

T.C.’nin Kürdistan topraklarına yönelik saldırıları sonucundan, onlarca sivil hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı, sağlık kurumları ve alt yapı tesisleri kullanılmaz hale getirildi.

T.C. devleti bu korsan saldırılarını Kürt halkının direnişi ve uluslararası tepkileri sonucundan durdurmak zorunda kalmıştır.

T.C. yayılmacı politikası Orta-Doğu ve Kafkasları tehdit etmeye devam ediyor.

Özellikle Ukrayna ve Rusya üzerinden devam eden vekalet savaşının yarattığı ekonomik ve enerji krizini fırsata çeviren Türkiye, Azerbaycan, Rusya ve İsrail, Orta-Doğu ve Kafkasların yeniden dizaynı için planlar yapıyorlar.

Diğer aktörler bu yeniden yapılanmada kendi ittifakları ile hareket ederek oyuna dahil oluyorlar.

Aksa Tufanı

Hamas, İslami Cihad ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) 7 Ekim 2023’de İsrail’e karşı “Aksa Tufanı” adını verdikleri askeri operasyonu gerçekleştirdiler. İsrail devleti bu saldırılara karşı Hamas’a ve Filistin’e savaş ilan etti.

İzzeddin el-Kassam Tugayları ilk günkü saldırılarda birçok İsrailli sivili ve askeri katlederken, onlarcasını da esir aldı.

“Hamas IŞİD’dir, IŞİD nasıl koalisyon güçleri tarafından yok edildi ise biz de Hamas’ı yok edeceğiz ve Orta-Doğu’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” açıklaması, savaşın sadece Hamas’ı yok etmekle sınırlı olmadığını açıkça belirtiyordu.

Hamas’ın sivil İsrail halkına yönelik saldırıları ve katliamları asla kabul edilemez. Aynı şekilde, İsrail devletinin, Gazze şeridinde yaşayan 2,5 milyon Filistinlinin yaşadığı sivil yerleşim alanlarının üzerine binlerce ton bomba, roket, füze yağdırması ve bunun sonucu olarak binlerce sivil Filistinlinin hayatlarını kaybetmesi de ve binlercesinin yaralanması da kabul edilemez.

İsrail devletinin Gazze’ye ve sivil Filistin halkına vahşice saldırıları karşısında başta Ortadoğu’daki İslam ülkeleri (İran, Suudi Arabistan, Katar, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen), Güney Afrika, Afganistan, Pakistan, Azerbaycan, Rusya, Çin, Kuzey Kore, Venezuela, Küba Filistin halkına desteklerini deklare ettiler.

İkiyüzlü Batı, şantajcı Erdoğan

Diğer taraftan savaşın ilk gününde ABD, Avrupa ülkeleri ve İngiltere İsrail’e tam destek verdiklerini açıkladılar. ABD’nin savaş gemilerinin Akdeniz’e göndermesi ve ardından İngiltere, Fransa ve Almanya’nın askeri yardım göndermeleri savaşın kısa vadede bitmeyeceğini göstermektedir.

Burada en dikkat edilmesi gereken nokta Türkiye’nin izlediği sinsi, provokatör, şantajcı ve iki yüzlü dış politikasıdır.

Erdoğan, barışı savunma adı altında yangına benzin döküyor.

Sözde Hamas ve İsrail devleti arasındaki savaşın sona ermesi ve Filistin sorununun kalıcı ve barışçıl çözümü konusunda giriştiği bütün diplomatik görüşmeler İsrail için tam bir fiyasko ile sonuçlanıyor. Bütün Müslüman ülkeleri Filistin’e açık desteklerini açıklarken bazı Cihadist gruplar da Hamas’a destek amacıyla İsrail’e yönelik askeri saldırılarda bulunuyorlar.

Özellikle son dönemlerde Rusya, ABD, İsrail, AB ve NATO ilişkilerindeki tutarsız şantajcı ve iki yüzlü dış politikaları güven vermediği her kesim tarafından bilinmesine rağmen, askeri ve ekonomik çıkarları gereği ilişkiler zorla sürdürülmektedir.

Ukranya’ya insansız savaş uçakları satarak Rus askerlerinin katliamına ortak olurken diğer taraftan Rus petrol ve gazını Azerbaycan üzerinden Avrupa’ya pazarlayarak Rusya’nın savaş giderlerinin finans etmektedir.

Filistin İsrail ilişkilerinde de aynı iki yüzlü dış politikayı sürdürüyorlar. Bir taraftan İsrail karşıtı nutuklar atarken, diğer taraftan Hamas ve benzeri örgütleri Orta-Doğu’da besleyerek, İsrail, Ermenistan, Libya ve Kürt halklarına karşı savaşçı olarak kullanıyorlar. Ve bu tüm dünyaca bilinen bir gerçektir.

NATO askeri ittifakına üyelik başvurusu yapan İsveç devletinin üyelik kabulü Erdoğan’ın elinde bir şantaj silahına dönüştü. Sürgünde yaşamak zorunda kalan gazetecileri, yazarları, aydınları ve insan hakları savunucularını yani sözün kısası Erdoğan kendisi gibi düşünmeyen muhalifleri Türkiye’ye iadesi karşılığında NATO ya üyeliklerine onay verecek. Dış politikada tam bir çaresizlik ifadesi Erdoğan’ın şantajı.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları Erdoğan şu ifadelerle değerlendirmesi insanın kanını donduruyor ve Erdoğan adeta insanların akılları ve hafızalarıyla dalga geçiyor:

“Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş-çıkışlarını kesip altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma, savaş değil katliamdır. Gazze’ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları, dünya kamuoyu nezdinde İsrail’i hiç beklemediği ve istenmeyen bir konuma itebilir. Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmaya kalkmak, devlet değil ancak örgüt refleksi olabilir. İsrail, devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır”

Erdoğan Gazze için bu cümleleri kurarken dili ve beyni arasında bir kopukluk olduğu kesindir.

Erdoğan ve kardeşim dediği Aliyev, birlikte 12 Ocak 2022’den 20 Eylül 2023’e kadar Karabağ’ı (Artsakh) abluka altına alarak Karabağ’a giriş çıkışları yasaklayarak, insanların en temel insani ihtiyaçlardan yoksun bırakmadınız mı?

120 bin savunmasız, silahsız, ordusuz, açlıktan, susuzluktan ve hastalıktan perişan düşmüş Ermeni halkını katletmek ve ata topraklarından zorla göç etmek zorunda bırakan sen ve kardeşin Aliyev değil mi?

29 Ekim 2020’de Türk F16 savaş uçakları tarafından Ermeni dünyasının en büyük kiliselerinden biri olarak kabul edilen Şuşi’deki Ghazanchetsots Katedrali senin ve kardeşin Aliyev’in emirleriyle bombalanmadı mı?

30 Ekim 2020’de Karabağ’ın başkenti Stepanakert Doğum ve Çocuk hastaneleri Türk F 16 savaş uçakları tarafından bombalanmadı mı?

120 bin savunmasız insanın yaşadığı köyleri, kasabaları ve şehirleri bombalayarak binlerce sivili katleden sen ve kardeşin Aliyev değil mi?

Ermeni halkına yaşattığın bu katliamı İsrail devletinin sizlere sundukları askeri ve teknolojik destekleriyle yaptınız.

Erdoğan senin İsrail devletine söz söyleme hakkın yok, hepiniz Ermeni halkına karşı insanlık suçu işlediniz ve işlemeye devam ediyorsunuz.

Kardeşin Aliyev hala İsrail devletinden uçaklar dolusu silahlar satın alıyor, kimin için olduğunu sen daha iyi biliyorsun. İsrail silahlarıyla yeniden Ermeni halkını katletmeye hazırlanıyorsunuz.

Erdoğan’ın iktidara geldiği 2002 yılından itibaren 2020’ye kadar geçen 18 yıl içinde toplam 3.396’sı çocuk olmak üzere en az 43.780 kişi yaşam hakkı ihlali sonucu öldü.

Yani Erdoğan Netanyahu’yu eleştirecek kişi değil suç ortağıdır, Erdoğan, Netanyahu ve Aliyev savaş suçları mahkemesinde yargılanması gereken kişilerdir.

Cenevre, 16.10.2023