fbpx

Gürpınar: Almanya’nın iltica hukuku kısıtlayıcı, İranlı aktivistler risk altında

Paylaş

İran’da Mahsa Amini’nin öldürülmesinin ardından başlayan eylemlerde tutuklanan Javad Ayati’ye destek olan Almanya Federal Meclis Üyesi Ateş Gürpınar, Ayati’nin can güvenliğinden endişe duyduğunu belirtti.

İran’da Eylül 2022’de Mahsa Amini’nin “ahlak polisi” tarafından katledilmesinin ardından başlayan ve aylarca süren protesto gösterilerinde yüzlerce kişi yaşamını yitirdi, binlerce kişi tutuklandı. Tutuklananlardan biri de Mahabad’da eylemlere katılan Javad Ayati.

Ayati, Hedi Nazemi, Peyman Mansouri ve Fayegh Hosseinpour ile birlikte 20 Kasım 2022’de Mahabad’da gözaltına alındı. Gözaltına alınan eylemcilerin aileleriyle ve avukatlarıyla görüşmelerine izin verilmezken, rejimin üzerlerine attığı suçlamaları kabul edene kadar işkenceye maruz kalacakları ve serbest bırakılmayacakları iddia ediliyor.

Almanya’da farklı siyasi partilerden onlarca siyasetçi, İran’daki eylemlere destek vermek için tutukluların siyasi sponsorluğunu üstlendi. Javad Ayati’nin sürecini takip eden Alman Federal Meclisi Die Linke Parlamenter Grubu Hastane ve Bakım Politikaları Sözcüsü Ateş Gürpınar, Ayati hakkındaki gelişmeleri ve Almanya’nın siyasi baskılardan kaçarak ülkeye sığınan mülteciler hakkındaki tutumunu Gaste Avrupa’ya değerlendirdi.

“Suçlamalar uydurma, amaç eylemleri bastırmak”

Gürpınar, Ayati ve diğer tutuklular hakkında bilgi almak için İran Büyükelçiliği’ne ulaşmaya çalıştığını ancak yanıt alamadığını belirterek, “Ayati kasım ayında Mahsa Amini’nin öldürülmesinin ardından düzenlenen bir protesto gösterisine birçok Kürt aktivist ile birlikte tutuklandı. O zamandan bu yana, ailesiyle ya da avukatıyla görüşmesine izin verilmediği için protestoya katılmaktan başka neyle suçlandığını tam olarak bilmiyoruz. Her halükarda, ona ve tutuklanan diğer kişilere yönelik suçlamaların uydurma olduğunu ve sadece İran’daki protesto hareketine gözdağı verme amacı taşıdığını düşünüyorum” dedi.

Ayati hakkındaki gelişmeleri Kürt insan hakları örgütleri üzerinden takip ettiğini dile getiren Gürpınar, “İnsan hakları örgütlerinin aktardığı bilgilerden şüphe duymak için hiçbir nedenim yok, çünkü maalesef ülkenin dört bir yanından edindiğimiz diğer raporlarla örtüşüyorlar. Konuyla ilgili Almanya’daki İran büyükelçisine birkaç kez yazdım, ancak şu ana kadar mektuplarıma herhangi bir yanıt alamadım. Tutukluların dünyadan bu kadar izole edilmesi utanç verici. Onların sesi olmamız çok daha önemli” şeklinde konuştu.

“En kötüsünden korkuyorum”

Ailesi ve avukatlarıyla görüşmesi engellenen Ayati ve diğer tutukluların yakınlarıyla görüşme sağlamadığını, ailelerin baskıya maruz kalmaması için de bunun daha sağlıklı olduğuna dikkat çeken Gürpınar, “Şahsen, kendilerini daha fazla tehlikeye atmamak için çok dikkatli olmak zorunda olan aileyle hiçbir temasım yok. Elimdeki tüm bilgileri bir insan hakları örgütü aracılığıyla aldım. Bu durumda Ayati’nin yakınlarının baskıya maruz kalmayacağını düşünüyorum. Bununla birlikte, bilgilerin bir kuruluş tarafından doğrulanarak bana ulaştırılması da süreç açısından daha sağlıklı. Bildiğim kadarıyla ne avukatıyla görüşmesine izin veriliyor ne de ailesiyle tek başına konuşabiliyor. Ancak ailesine, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmesi halinde derhal serbest bırakılacağı bilgisi verildi. Gözaltına alınması ve tutuklanmasında gizli servisin parmağı olduğu için en kötüsünden korkuyorum” dedi.

“Almanya’nın iltica hukuku kısıtlayıcı, İranlı aktivistler risk altında”

Gürpınar, Almanya’nın İran’dan gelen sığınmacılara dönük tutumunu, “İnsan hakları örgütleri geçtiğimiz sene İranlıların yarısından fazlasının iltica başvurusunun reddedildiğini açıkladı. Bu sayılar devrimin başlangıcından sonra da değişmedi. Alman hükümeti bu durumda İran’lı siyasi aktivistleri riske atıyor” şeklinde yorumlarken, Almanya’nın iltica hukukunu çok kısıtlayıcı bulduğunu belirterek şunları söyledi:

Genel olarak Alman iltica hukuku insanlara yardım etmekten ziyade onları idare etmeye yönelik. Çok somut bir sorun, “kendi kendine yaratılan sığınma nedeni” olarak adlandırılan durumdur. Bu, örneğin zulüm ya da idam korkusuyla kendi ülkelerinde kendilerini siyasi olarak ifade etmemiş olan kişilere, Almanya’da ilk kez siyasi olarak aktif hale geldiklerinde sığınma hakkı verilmemesi anlamına geliyor. Bu bir skandaldır!

“İran’da eylemlerin tüm ülkeye yayılması cesaret verici”

Gürpınar son olarak İran’daki mücadeleye ve tutuklu bulunan protestoculara destek çağrısı yaparak “Toplumun farklı kesimleri bütün şiddete rağmen korkmadan sokağa çıkıyorlar. Eylemcilerin ve eylemlerinin bedelini canlarıyla ödemiş insanların cesareti boşuna olamaz. Bu yüzden İran dışında olan bizler de sorumluluk almalı ve protestoları desteklemeliyiz” dedi.

Gaste Avrupa/Mehmet Fırat Özgür