fbpx

Birleşik Krallık hükümeti Ruanda’ya bir sonraki uçuşu planlıyor mu?

Paylaş

Birleşik Krallık’taki yardım kuruluşları, İngiliz hükümetinin, muhtemelen 19 Temmuz’da yapılacak tam yargı incelemesinden önce, Ruanda’ya göndermek üzere insanları gözaltına almaya başladığını söylüyor. Listedekiler arasında çocuklar da olabilir.

The Times gazetesinin haberine göre Birleşik Krallık hükümeti bir sonraki Ruanda uçuşuna “aralarında çocukların da bulunduğu 50’den fazla kişiyi” sığınma başvurusunda bulunmak üzere bindirmeyi planlıyor olabilir mi? İçişleri Seçilmiş Komitesi’ne 6 Temmuz’da ifade verecek olan hayır kuruluşları, hükümetin bunu yapıyor olabileceğinden endişe ediyor.

Stop Deportations adlı yardım kuruluşu 24 Haziran’da attığı tweet’te “İçişleri Bakanlığı’nın Ruanda’ya sınır dışı etmek üzere onlarca kişiyi gözaltına almaya başladığını duyduklarını” bildirmişti.

Yardım kuruluşu o tarihte “bir sonraki sınır dışı uçuşu için belirlenmiş bir tarih olmadığını” kabul etti. Ancak, 14 Haziran’da durdurulan uçuşla ilgili olarak Birleşik Krallık’ta görülen bir mahkeme duruşması sırasında, İçişleri Bakanlığı’nın bir avukatı mahkemede “İçişleri Bakanlığı’nın bu yıl başka uçuşlar için düzenlemeler yapma niyetinde olduğunu” belirtti.

“Şu andan Temmuz ayına kadar başka bir uçuş daha planlanabilir. Bunun için Ruanda hükümetinin onayı gerekecek” şeklinde konuştu.

Yakında sınır dışı mı edilecek?
The Times gazetesi de 7 Temmuz tarihli haberinde Birleşik Krallık hükümetinin “mülteci yardım kuruluşlarının 50’den fazla göçmenin Ruanda’ya gönderileceğini açıklamasının ardından Strazburg’da yargıçlarla yeni bir çatışmaya girmek üzere olabileceğini” iddia etti.

Aslında, 6 Temmuz’da İçişleri Seçilmiş Komitesi’ne verilen kanıtlar sırasında, üç hayır kurumundan temsilciler – Mülteci Konseyi, İltica Yardımı ve Tıbbi Adalet – “artan sayıda” insanın gözaltına alınmasından ve Ruanda’ya gönderilmeleri için kendilerine tebligat yapılmasından endişe duyduklarını ve “düzinelerce” kişinin risk altında olabileceğini söyledi.

Kesin rakamlar tam olarak belli değil, ancak kanıt verenlerden biri olan Medical Justice’den Theresa Schleicher, yaklaşık 40 kişinin davasını takip ettiklerini söyledi. Diğer hayır kurumlarından etkilenen kişi sayısının 100’e kadar çıkabileceğini duyduğunu söyleyen Schleicher, iki rakam arasında ne kadar geçiş olduğundan ve kendi verdiği 40 rakamının toplam 100 kişilik grubun bir parçası olup olmadığından emin olmadığını da sözlerine ekledi.


Parlamento komitesine sunulan kanıtlar
Mülteci Konseyi’nden Enver Solomon, Asylum Aid’den Alison Pickup ve Medical Justice’den Theresa Schleicher olmak üzere üç yardım kuruluşunun temsilcileri, komite üyelerine, Birleşik Krallık’a vardıktan sonra gözaltına alınanların birçoğuna Ruanda’ya gönderilmeleri için tebligat yapıldığını açıkladılar.

Yardım kuruluşları, insanlara niyet bildirimi tebliğ edildikten sonra, mevcut kurallar uyarınca davaları hakkında hukuki tavsiye almak ve neden Ruanda’ya gönderilmemeleri gerektiğine dair kanıt sunmak için yedi takvim günü süreleri olduğunu söyledi.

Ancak, bu tebligatların gönderildiği kişilerin birçoğu, ilk yedi takvim günü geçtikten yaklaşık beş ya da altı gün sonra gelen resmi kararın gönderilmesini beklemeleri gerektiğini düşünmüş. Bu nedenle, bu durumdan etkilenenlerin birçoğu uygun hukuki danışmanlık hizmeti almamış ya da alabileceklerinin farkında bile olmamışlardır.

Her üç temsilci de yetkililerin kimin önce gözaltına alınıp sonra Ruanda’ya gönderileceğine karar verme şeklinin “rastgele” olduğunu düşündükleri için eleştirdi. Hükümetin vakanın arkasındaki yüzleri değerlendirme sorumluluğu olduğunu söyleyen temsilciler, uygun bir değerlendirme yapılmadan önce birilerini gözaltına almak yerine bireysel vakalara odaklanmaları gerektiğini ifade ettiler.

‘Fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları’
Theresa Schleicher, rastgele bir seçim gibi görünen bu durum nedeniyle danışanlarının birçoğunun “yönünü şaşırmış” hissettiğini ve birçoğunun fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları olduğunu söyledi. Schleicher, bazılarının yemek yemekte zorlandığını ve hatta intihar düşüncelerini dile getirdiğini de sözlerine ekledi.

İngiltere’deki Mülteci Konseyi’nin İcra Kurulu Başkanı Enver Solomon, Ruanda’ya gönderilmekten çok fazla endişe duyan çocuklarla karşılaştığını, hatta intihar düşünceleri olduğunu da sözlerine ekledi.

Ayrıca kendisinin ve diğerlerinin, bazı kişilerin yaşlarının yanlış değerlendirildiğinden ve hükümetin bu nedenle çocukları Ruanda’ya göndermek üzere olabileceğinden endişe ettiklerini söyledi.

Birleşik Krallık hükümeti Ruanda’ya çocuk ya da refakatsiz çocuk göndermeyeceğini açıkladı; ancak hem Solomon hem de Asylum Aid’den Alison Pickup, değerlendirdikleri vakaların %75 ila 94’ünün yaşlarının başlangıçta yanlış değerlendirildiğini vurguladı.

Her üç temsilci de, göçmenler Manş Denizi’nin ötesinden geldiklerinde, ilk merkezlerde “kırılganlık taraması yapılmadığını” ve bunların ancak iltica tarama mülakatları sırasında, genellikle de zaten gözetim altına alındıktan sonra gerçekleştiğini söyledi. Schleicher bu durumda olan İran, Irak, Sudan, Vietnam, Eritre ve Mısır’dan müşterileri olduğunu söyledi.

’21. Yüzyılda insan ticareti’
Solomon’a göre Ruanda politikası “hakkaniyet testini geçememekte ve insan kaçakçılığı sorununu çözememektedir.” Solomon, bu politikanın halihazırda “önemli insani acılara yol açtığını ve açmaya devam edeceğini” de sözlerine ekledi.

Solomon bu politikayı “21. yüzyılda sığınma talebinde bulunan insanlara yönelik bir Birleşik Krallık-Afrika ticareti” olarak tanımladı. “Son derece savunmasız, travma geçirmiş” erkek, kadın ve çocukların esasen “sınır dışı edileceğini” ya da “para karşılığında nakledileceğini” söyledi.

Solomon, Birleşik Krallık’ın “kendi istekleri dışında ve Birleşik Krallık’ta adil bir duruşma yapılmadan oraya gönderilen insanları kabul etmek için Ruanda’ya milyonlarca sterlin gibi büyük miktarda para ödediğini” de sözlerine ekledi.

Yardım kuruluşları ayrıca İçişleri Bakanlığı’nın kılavuzunun, üçüncü bir ülkeye kolayca geri gönderilemeyen göçmenlerin, Birleşik Krallık’ta adil bir duruşma yerine Ruanda’da iltica taleplerinin değerlendirilmesi için gözaltında tutulmalarına neden olabileceğinden endişe duyuyorlardı.

Yardım kuruluşları, gözaltında tutulanlara yönelik hukuki danışmanlığın her zaman yeterli olmadığını iddia etti.

Kaynak: InfoMigrants

Çeviri: Gaste Avrupa/Deniz Kantar