fbpx

ADGB: Ne Rusya ne de ABD!

Paylaş

Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) yazılı bir açıklama yayınlayarak 30’lu günlerine ulaşan Rusya’nın Ukrayna işgalini değerlendirdi. ADGB açıklamasında ne Rusya’nı ne de ABD-AB / NATO’nun Ukrayna ve Rusya halklarının özgürlükleri için hareket etmediklerini belirterek halkların bu iki kutup dışında bağımsız mücadelesini geliştirmek dışında bir seçeneği olmadığını belirtti.

ADGB’nin yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:

EMPERYALİST ÇIKAR SAVAŞLARINA KARŞI YAŞASIN ENTERNASYONAL MÜCADELEMİZ!

Ne Rusya ne de ABD; Ukrayna halkına barış getirmeyecektir!

“Halkların Kendi Kaderini Tayin Hakkı” dünyanın bütün coğrafyalarındaki halklar içindir. Dolayısıyla ne Rusya’nın “güvenlik gerekçesi”,  “savunma savaşı”, “Donbass’ın korunması” vb. gibi bahanelerle Ukrayna’daki askeri operasyonları ve işgal girişimi, ne de AB, ABD, İngiltere gibi emperyalist güçlerin Ukrayna’ya her türlü silah ve savaş mühimmatları yığarak, savaşı körüklemeleri, hiçbir şekilde kabul edilemez, derhal sonlandırılmalıdır!

Bu evrensel ilke sadece Rusya için değil, Güney Kürdistan’ı (Irak) ve Batı Kürdistan’ı (Suriye), Kuzey Kıbrıs’ı işgal eden Türk Devleti, Filistin’i işgal eden İsrail, Yemen’i işgal eden Suudi Arabistan ve NATO’nun her türlü açık, gizli askeri müdahaleleri için de geçerlidir.

Ayrıca, diktatör Putin’in Rusya’nın emekçi halklarına, barış savunucularına, emperyalist savaşlara karşı çıkan sosyalistlere yönelik saldırıları da, Avrupa ve ABD’den sözde Ukrayna halkına yardım adına savaşmak için Ukrayna’ya giden Naziler de tüm dünya emekçi halkları tarafından lanetlenmeli, Ukrayna ve Rusya’nın emperyalist savaş karşıtı onurlu insanlarıyla dayanışma büyütülmelidir.

NATO emperyalizmin savaş örgütüdür, dağıtılmalıdır!

NATO, başını ABD’nin çektiği kapitalist – emperyalist ülkelerin, Sovyetler Birliğine ve Sosyalist Blok’a karşı 1949 yılında kurdukları savaş / suç örgütüdür. NATO, kurulduğu tarihten itibaren dünya işçilerinin, emekçilerinin, sosyalistlerinin kapitalizmden kurtuluş mücadelelerine karşı, sermayenin ve kapitalist devletlerin çıkarlarını korumak için katliamlar, işgaller, askeri darbeler, suikastlar, savaşlar gerçekleştirdi.

1991 yılında Sovyet Bloğunun çökmesinin ardından ise ABD ve AB, Kuzey Atlantik Blokunun dünyanın tek hegemon merkezi olabilmesi için NATO eliyle yayılmacı ve saldırgan politikalarını sürdürdü. NATO’nun Yugoslavya’nın parçalanması sürecinde, Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de ve dünyanın daha pek çok bölgesinde işlediği savaş suçlarından akan kan henüz kurumadı bile! NATO’nun üyesi olan ve üye olma çabasında olan ülkelerde yürütülen kontrgerilla faaliyetleri ise bu suç örgütünün daha az bilinen yüzü!

Derhal dağıtılması gereken bu suç örgütünün (NATO) yayılmacı politikaları, emperyalist kutuplar arasındaki gerilimi tırmandırıyor. ABD-AB’nin Kuzey Atlantik Bloku’yla Rusya ve Çin’in Asya Bloku aralarındaki paylaşım ve hegemonya mücadelesi insanlığı ve doğayı adeta bir yok oluşa doğru sürüklüyor. Ellerindeki her türlü askeri ve ekonomik gücü, hatta nükleer – biyolojik silahları birbirlerine doğrulturken, bu hegemonya savaşından dünya halkalarının, ezilenlerinin, işçilerinin, emekçilerinin, kadınlarının, doğanın payına ölüm, daha fazla sömürü, yoksullaşma, zorunlu göç, ırkçılık, militarizm, erkek egemenlik ve doğa katliamı düşüyor.

Kapitalizmin – emperyalizmin gerçek yüzü

Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açması ABD-AB başta olmak üzere kapitalist devletlerin yüzündeki demokrasi maskesini düşürdü. Her iki taraf da birbirini faşist, gerici çeteleri savaşa sürmekle, savaş karşıtlarını bastırmakla itham ediyor, her iki taraf da doğru söylüyor! Bu güçler tıpkı Kürdistan’da Türk Ordusu’nun JÖH -PÖH taburları, Suriye’de kurduğu ve büyüttüğü cihatçı çeteler gibi savaş suçu işliyorlar.

Ukrayna’daki savaşa karşı tek ses olan batı kapitalizmi, var gücüyle dünyanın en büyük savaş örgütü olan NATO’yu büyütüyor, NATO eliyle Ukrayna’ya ve tüm dünyaya savaş, çatışma, silah ihraç ediyor. Ukrayna’da ortaya çıkan Azak Taburu gibi faşist örgütlenmeler, savaş alanlarına sevk edilen paralı askerler esasında NATO’nun paramiliter gayrinizami savaş unsurlarıdır. NATO’nun Azak (Azov) Taburlarına karşı Rusya’nın faşist – cihatçı Çeçen taburları Kiev’de Cuma namazı kılma sözü veriyor!

Hem Ukrayna, hem Rusya iktidarları “savaşa hayır” diyen muhaliflerini dövüyor, işkence ediyor, tutukluyor, yasaklıyor!

Demokrasinin merkezi olduğunu iddia eden Avrupa ülkelerinde ise; NATO’nun resmi politikalarını eleştirenler, paylaşım ve hegemonya savaşlarına karşı çıkanlar için adeta cadı avı sürdürülüyor. Üniversitelerde Rus Edebiyatı kürsülerini kapatmaktan, kütüphanelerde Dostoyevski’nin kitaplarını raflardan kaldırmaktan, Avrupa’da çalışan Rusların işine son vermeye, Rusya’ya geri dönmeye zorlamaya kadar varan utanç verici uygulamalar devreye sokuluyor.

Daha 3 ay önce Polonya sınırında, Meriç’te, Ege’de, Akdeniz’de yaşam mücadelesi veren göçmenlerin karşısına Frontex polisini diken Avrupa devletleri ikiyüzlüce Ukraynalı savaş göçmenlerine kucak açıyor! Elbette savaştan kaçan Ukraynalılara sınırlar açılmalı. Ama beyaz Avrupalı oldukları için sadece onlara değil, Emperyalist güçlerin sebep olduğu bütün savaş ve çatışmalardan kaçan göçmenlere açılmalı o kapılar! Ukrayna’dan gelen göçmenleri taşıyan trenlerden indirilen Afrikalılar, Asyalılar Batı’nın timsah gözyaşlarının parıldayışıdır!  

Ukrayna Zelenski’yle özgürleşemez, Ukrayna halkları iktidara!  

NATO’nun kuklası, Ukrayna’daki faşist çetelerin ortağı olan Zelenski iktidarı, Ukrayna halkalarına barış ve özgürlük getiremez! Tıpkı Erdoğan’ın AKP’si gibi küresel sermayenin desteğiyle 2019 yılında iktidara gelen Zelenski ve partisi Halkın Hizmetkarı’nın tek derdi, Ukrayna’yı batı emperyalist sistemine entegre etmektir. Bunu yaparken Donetsk ve Logansk’ta olduğu gibi Ukrayna halklarının istek ve iradelerini hiçe saymaktadır.

Küresel sermaye güçlerinin ve Ukrayna oligarklarının “hizmetkarı” olan Volodemir Zelensky, Rusya’nın iddia ettiği gibi Neo Nazi olmasa da, faşist Azak Taburu’nun siyasal destekçisi olan Ukrayna aşırı sağının ortağıdır. Halkın ancak yüzde 50’sinin katıldığı 2019 seçimlerinde Zelenski oyların yüzde 43’ünü, aşırı sağ koalisyon ise sadece yüzde 2’sini alabilmişti.

Savaşla birlikte yükselen şovenizm, Ukrayna’da (ve bütün Avrupa’da) aşırı sağın yükselişinin önünü açarken, halkalara “başka bir yol” öneren sosyalistler, muhalifler Ukrayna’da yasaklandı.

Başka bir yol mümkün ve zorunlu!

Tıpkı Birinci Emperyalist Paylaşım savaşı öncesinde olduğu gibi, dünyayı uçurumun kenarına sürükleyen kapitalist-emperyalist gözü dönmüşlüğe karşı başka bir yol açmak zorundayız. Reel politikerlik yaparak savaşların ve işgallerin sorumlusu olan emperyalist kanatlardan birine destek çıkmak yerine, Ukrayna’da, Rusya’da ve dünyanın her yerinde işçilerin, emekçilerin ve ezilen halkların iktidarlardan bağımsız örgütlülüklerini ve mücadelelerini büyütmekten başka bir yolumuz yok!

Bu seçenek, bugün çok güçlü olarak öne çıkmasa da, barut ve kan kokusu, gelecek ve yaşam kaygısı dünyanın her yerine yayılmaya başladığında insanlığın tek umudu olacaktır. Mühim olan kapitalist – emperyalist yıkıcılığa karşı bu umudu şimdiden yeşertmeye başlamaktır!

Rusya ve tüm emperyalist güçler Ukrayna’dan elinizi çekin! Ukrayna’da söz, yetki, karar halka!

Ukrayna’daki ve Rusya’daki savaş karşıtlarını var gücümüzle destekleyelim!

NATO’nun dağıtılması, savaş iktidarlarının yıkılması, söz, yetki ve kararın halkaların öz örgütlenmelerine geçmesi için mücadeleyi ortaklaştıralım!

Emperyalist savaşlara karşı yaşasın işçi sınıfı ve emekçilerin enternasyonal mücadelesi!  

AVRUPA DEMOKRATİK GÜÇ BİRLİĞİ – ADGB