İngiltere’de Başbakan Boris Johnson’ın açıkladığı “Covid-19’la yaşam” planı kapsamında yarından itibaren yasal kısıtlamalara son verilerek salgınla mücadelede “kişisel sorumluluk” sürecine geçilecek.
Johnson’ın 21 Şubat’ta yaptığı açıklamaya göre “Covid-19’la yaşam” planının ilk aşaması 24 Şubat’ta yürürlüğe girecek. Yarından itibaren belirti göstersin ya da göstermesin Covid-19 testi pozitif çıkan herkesin kendilerini tecrit etme zorunluluğu yasal olarak ortadan kalkacak ancak tavsiye olarak devam edecek.
Yeni dönemde filyasyon ve temaslı takibi de sona erecek ve Covid-19 temaslılarından kendilerini tecrit etmeleri istenmeyecek.
Yeni dönemde yarından itibaren düşük gelirlilere tecrit ettkleri dönemde çalışamadıkları günler için destek olmak amacıyla getirilen 500 sterlinlik ödeme de sonlandırılacak. Hükümet ayrıca hastalık ödeneğini de kısıtlamayı planlıyor.
1 Nisan’dan itibaren Covid-19 testleri ücretlendirilecek
İkinci aşama ise 1 Nisan’da yürürlüğe girecek. Bu tarihten itibaren bugüne kadar halka ücretsiz dağıtılan hızlı antijen testleri en yaşlı ve savunmasız gruptakiler hariç ücret karşılığı satın alınabilecek. PCR testleri için hazırlanan özel alanların da kapasitesi küçültülecek. Ayrıca uluslararası seyahatler dışında Covid-19 pasaportu kullanımı tavsiye edilmeyecek.
Covid-19’la grip gibi yaşama zamanının geldiğini belirten Johnson, insanların bu virüsle yaşamayı öğrenmesi ve özgürlükler kısıtlanmadan herkesin kendisini ve çevresindekileri korumaya devam etmesi gerektiğini belirtiyor.
Ülkede maske ve sosyal mesafe kurallarına dair yasal zorunluluklar 27 Ocak itibarıyla sonlandırılmıştı. İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’da yeni döneme İngiltere’ye benzer bir geçiş yapılması, ancak bazı kuralların bir süre daha yürürlükte tutulması bekleniyor.
Kısıtlamalar erken mi kaldırıldı?
“Covid-19’la yaşam” adı altında kısıtlamaların kaldırılmasının beklenenden bir ay önce açıklanması bu adımın erken atılıp atılmadığına dair tartışmaları da beraberinde getirdi.
Başbakan Johnson ve birçok uzman”kişisel sorumluluk” sürecine geçiş er ya da geç alınması gerektiğini belirterek eldeki verilerin bu yönde atılan adımın zamanlı olduğuna işaret ettiğine vurgu yapıyor.
Johnson ve uzmanların bir kısmı için ülkedeki yüksek aşılama ve enfeksiyon oranı nedeniyle doğal ve aşı yoluyla bağışıklık oluştuğu ve Omicron varyantının bu bağışıklığın da etkisiyle daha hafif seyretmesi ve ayrıca Covid-19’a karşı tedavi yöntemlerinin gelişmesi sayesinde hastaneye yatış ve ölüm oranlarında görülen azalmayı sebep gösteriyor.
Ana muhalefetteki İşçi Partisi ise planın “iyi düşünülmemiş olduğunu” belirterek salgına karşı “1-0 öndeyken defans oyuncularının geri çekilmesi” benzetmesinde bulunuyor.
Testlerin ücretlendirilmesi ve kapasitesinin azaltılması tartışması
Yeni süreçte iki konu eleştirilerin odağını oluşturuyor. Bunlardan ilki testlerin ücretlendirilmesi ve test kapasitesinin azaltılması.
Salgının bitmediğine dikkat çeken hükümetin bilim danışmanı Sir Patrick Vallance, önümüzdeki iki yıl boyunca yeni varyantların ortaya çıkabileceğini ve bir sonraki varyantın Omicron gibi az şiddette olacağının garantisi olmadığını belirtiyor. Vallance azaltılan test kapasitesinin ihtiyaç durumunda derhal güçlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Bazı uzmanlar ise hükümetin yalnızca aşılamaya güvenmesinin yeterli olmadığını, test yaparak bilgi sahibi olmanın salgına karşı zamanlı ve yerinde müdahale yapabilmek için çok önemli bir araç olduğunu vurguluyor.
Bu adıma destek verenler ise başta İngiltere İstatistik Ofisi (ONS) olmak üzere kanalizasyon ve diğer yöntemlerle Covid-19 ölçüm çalışmalarının salgının gidişatına dair bilgi sunabileceğini belirtiyor.
Başbakan Johnson Covid-19 aşıları ve testlerinin ekonomiye maliyetinin çok yüksek olduğunu vurgulayarak bu maliyetin “İçişleri Bakanlığının bütçesinden bile daha fazla” olduğuna dikkati çekiyor. Covid-19 testleri ekonomiye 15,7 milyar sterline mal oldu. Hükümet temaslı takibi için 37 milyar sterlinlik bütçe ayırmıştı.
Düşük gelirlilere mali desteğin kesilmesi tartışması
Bir diğer eleştiri konusu ise “kişisel sorumluluk” sürecinde mali desteğin kesilmesinin özellikle düşük gelirlileri zor durumda bırakacağı yönünde.
Bu görüşü dile getiren sendikalar, akademisyenler ve halk sağlığı uzmanları tecrit desteğinin kesilmesi, hastalık ödeneğinin sınırlandırılması ve hızlı testlerin ücretlendirilecek olmasının düşük gelirlilerin kendilerini ve başkalarını korumak için doğru davranışları sergilemekte zorlanacağına vurgu yapıyor.
Özellikle sendikaların tepki gösterdiği hükümetin hastalık ödeneğini sınırlandırma planına göre hastalananlar ancak dördüncü günden itibaren 28 haftaya kadar haftalık 96,35 sterlin ödenek talep edebilecek. Ülkede 7,8 milyon işçinin bu tür ödeneklere muhtaç olduğu belirtiliyor.
İngiltere, 180 bini aşkın ölümle “Avrupa’da Covid-19 kaynaklı en çok ölümün görüldüğü ülke” konumunda. Covid-19 ölümlerinin yaklaşık yüzde 80’i salgının ilk 12 ayında yaşandı.
Aşılama programı ve toplumun virüse karşı bağışıklığının artmasıyla Covid-19 kaynaklı can kaybı ve hastaneye yatış sayılarında düşüş görüldü.
Aşılama programına 8 Aralık 2020’de başlayan İngiltere’de, 12 yaş ve üzeri kişilerin yüzde 91,4’ü ilk doz aşıyı, yüzde 85’i ikinci doz aşıyı ve yüzde 66,2’si ise güçlendirici dozu aldı.
Ülkede eylül-ekim ayları arasında takviye aşı yaptıran 75 yaş üzeri, bakım evlerindekiler ve 12 yaş üzeri korumasız kişilere ikinci bir doz takviye (hatırlatma) aşısı yapılacak.
Kaynak: Euronews