fbpx

Tamillerin gözüyle Sri Lanka’da isyan: Devrim anı mı?

Paylaş

Sri Lanka’nın başkenti Colombo’da iktidar devrilirken, 2009’da on binlerce sivilin ordunun elinde can verdiği Kuzeydoğu’daki Tamil İlam bölgesinde gelişmeler kuşkuyla izleniyor. Bölgenin önde gelen liberal gazetesi Tamil Guardian, başyazısında gerçek bir dönüşüm bağlamında muhalefette askeri, etnokratik yönetime son verme iradesinin varlığını sorguluyor.

Adadaki ekonomik krizin yol açtığı aylardır süren protestoların doruğuna vardığı 9 Temmuz’da binlerce protestocu, Sri Lanka devlet başkanı Gotabaya Rajapaksa’nın “Saray”ını bastı. Rajapaksa’nın gardrobunu karıştıran, kişisel spor salonunda egzersiz yapan ve özel havuzuna dalıp çıkan göstericilerin fotoğraf ve videoları tüm dünyada hızla manşetlere çıktı.

Yeni umutlar

Rajapaksa’nın, 16.2 milyonu aşkın nüfuslarıyla Sri Lanka’nın yaklaşık yüzde 75’ini oluşturan Sinhalalar arasında ezici çoğunluğu kazanmasının üzerinden daha üç yıl geçmeden hayal bile edilemeyecek olan şey olmuştu -işlediği savaş suçları iktidara yükselişinin önünü kesmek bir yana tırmanışının yolunu açan Budist Sinhala diktatörü, görevden alınmak zorunda kalınmıştı. 

Adada yaşayan birçok kişi için bu devrim niteliğinde bir andı. Gerçekten de, hem Sri Lanka cumhurbaşkanının hem de kısa süre önce atadığı başbakanın sonunda istifa edebilecekleri haberleriyle birlikte, bir mali çöküşün dibine varmış olan Sri Lanka’da yeni bir şafağın doğmakta olduğuna ilişkin umutlar yükseliyordu. 

Yanıt verilmeyen sorunlar 

Ne var ki, onlarca yıldır yerine getirilmeyen vaatlere muhatap olan Kuzeydoğu’daki Tamiller sürece temkinle yaklaşıyorlar ve kuşkucu olmak için de pek çok nedenleri var. “Gota çek git” protestolarının arkasındaki altmış örgütün talepler listesinde İlam Tamilleri’nin temel sorunları olan ordunun geri çekilmesi, sorumluların hesap vermesi ya da yetki devri yer almıyor. 

Ayrıca, Parlamento Sözcüsü’nün verdiği güvence ötesinde cumhurbaşkanının istifa edip etmeyeceği konusunda resmi bir açıklama  yapılmadı. Doğrusu, Rajapaksa’nın nerede olduğu da bilinmiyor. Kaldı ki, görevi bıraksa bile Sri Lanka’nın krizi bitmeyecek. Hanelerinin üçte biri çocuklarını doyuraramayan ada, rekor düzeyde enflasyonla birlikte yakıt, ilaç ve döviz sıkıntısı çekiyor. Adadaki tüm partilerin yer alacağı bir geçici hükümet doğrultusunda ortaya atılan son öneri de krizin daha iyi yönetilebileceğine dair pek az işaret veriyor. 

Rajapaksa gibi kişilerin işgal ettikleri güçlü konumlara yükselmelerine imkan veren sistem değiştirilmedikçe, aynı illiberal, etnokratik ve sorumsuz yönetim döngülerinin tekrarlanması riski yerli yerinde durmaya devam edecek. Bu risk, ‘aragalaya’ [Tamil dilinde mücadele] dönemi boyunca zaten kendini göstermişti.

Eski savaş suçluları sahnede

Hükümet karşıtlarınca, 2009’da on binlerce -BM’nin verdiği bilgilere göre 40-70 bin arasında- sivil Tamil’in Sri Lanka Silahlı Kuvvetleri’nin topçu atışlarıyla kitlesel olarak katledikleri Mullivaikkal soykırımını Rajapaksa’yla birlikte tasarlamış olan eski ordu komutanı Sarath Fonseka’ya, cumhurbaşkanlığına talip olduğunu ortaya koyduğu için aktif bir rol tanındı. Adları lekelenmiş ırkçılar ve savaş suçlusu oldukları bilinen kişiler gösterilerde yer aldı. Tamillerin infazındaki rolü nedeniyle ABD’ye girmesi yasaklanan Shavendra Silva’nın da aralarında bulunduğu bu kişileri ordu da anayasanın koruyucuları olarak gösteriyor ve önümüzdeki aylarda daha büyük roller üstlenebilirler. 

Bu nedenle önümüzdeki günler ve haftalar çok önemli. Çürümüş bir etnokratik devlet yapısının tepesindeki bir şahsiyeti bir başkasıyla değiştirmek, tüm adanın bir kez daha Rajapaksa’nın içinden süzülüp geldiği etnokratik ve askeri yönetim döngüsüne düşmesine yol açacaktır. Buna izin verilmemesi gerekir. 

Uluslararası toplumun tutumu

Böyle bir krizin önlenmesinde daha aktif ve ilkeli bir rol oynaması gereken uluslararası toplum üyeleri şimdi harekete geçmelidir. Rajapaksa’nın seçilmesinden bu yana ondan hesap soran pek kimse olmadı. Tamillerin Kuzeydoğu’da süre gelen protestoları görmezden gelindi ve askeri yolsuzluklara göz yumuldu. Güneyde protestolar patlak verdikten sonra, daha bu hafta bile, Batılı diplomatlar on binlerce insanı katleden ve adayı mahveden yozlaşmış savaş suçlusu Gotabaya Rajapaksa’yla utanç verici bir şekilde el sıkışmaya ve birlikte fotoğraf paylaşmaya devam ediyorlardı. 

Yolsuzluk ve katliam suçluları hesap vermedikçe…

Şimdi protestocular, siyasi parti liderleri ve uluslararası toplum için her düzeyde şeffaflık, adalet ve hesap verebilirlik doğrultusunda baskı uygulayarak gerçek bir dönüşüm yaratma zamanıdır. Yeni kurulacak Sri Lanka hükümetinin Roma Statüsü’nü onaylaması gibi çok basit bir hamle bile önemli bir ilk adım olabilir. Hem yolsuzluk hem de daha da önemlisi, toplu katliamlarla işlenmiş ağır suçların sorumlularından hesap sorulmalıdır. Bu gerçekleşene kadar Tamiller’in kuşkuları dinmeyecektir. 

Sis dağılırken, Sri Lanka’nın sonunda dönüştürücü bir değişimin eşiğine mi geldiği yoksa, farklı bir kisve altında aynı etnokratik askeri devlet olarak mı kalacağı görülecektir.

Kaynak: Bianet