fbpx

Kadınlar vardır – Ebru Z. Yıldırım

Paylaş

Kadın mücadelesinden yoksun bir ‘üçüncü kutup’ olamaz. Ezilmişliğin, sömürünün en derin katmanlarını harekete geçirmemiş, kendi içine almamış bir yolun tanımı gereğine uygun olamaz. Dolayısıyla kadın kurtuluş hareketinin tarih sahnesinde tüm yapıları dönüştürme gücü ‘Üçüncü Yol’un inşasının da nesnel belirleyeni olmuştur, olacaktır

Halkların Demokratik Partisi, 2023 seçimleri öncesine ve sonrasına dönük tavrını ve ilkelerini belirleyen “Demokrasi Tutum Belgesi”ni Eylül ayı içerisinde açıkladı. 11 maddelik, “Adalete, Demokrasiye, Barışa Çağrı Deklarasyonu”nda, seçimler için ‘Demokrasi İttifakı’ şiarıyla; halklar ve barış ittifakı, kadın dayanışması ve ittifakı, ekoloji ittifakı anlayışı temelinde, toplumsal ve siyasal muhalefet, emek, kadın ve gençlik hareketleri ile en geniş birlikteliği ve ortak mücadele zeminini büyütme ve bu yoldaki güçlü yürüyüşü sürdürme kararlılığı ifade edilirken, bunun dışında herhangi bir ittifak içinde yer alma arayışının olmadığının açıklıkla vurgulandığı ifadelerine yer verildi. 

Kimi siyasal çevrelerce Millet İttifakı’na koşulsuz destek vereceği düşünülen, kimilerince AKP ile anlaşacağı dillendirilen HDP böylece “Üçüncü Yol” ısrarının altını bir kez daha çizmiş oldu. 

“Üçüncü Yol” -kimilerince üçüncü kutup olarak da ifadesini bulan- yaklaşımını güncel ve aktüel saflaşmanın dar alanından okuyarak değerlendirmek eksik kalacağı gibi, bu eksik bakış kendisinde yarattığı olası “orta yolcu”luk ithamlarına da içkin olacaktır. Ezilenlerin toplumsal ve sınıfsal bağlamda tarihsel ittifakı olarak ele aldığımız “Üçüncü Yol” çizgisi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yer etmiş burjuva siyasi yapıları bölen aksları bilen, bu siyasi yapıların terimleriyle konuşmayan, başkalarınca yedeklenmeyecek, kendi yolundan yürüyecek yönelimin adıdır. 

Biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan dinamikler ülkenin kuruluşundan bugüne kendi iç saflaşmasını yeniden ördü. Batıcılık-İslamcılık, İslamcılık-modernizm, tek parti rejimi-Osmanlı hayalleri ve benzeri ikilikler sabit kalmaksızın, ara tonlarıyla süregeldi. Bu saflaşma siyasal muhalefeti de yedekledi: Demokrat Parti’nin ilk çıkışında, 28 Şubat sırasında devletin “esas” sahipleri ve İslamcılar arasında yaşananlar esnasında bu yedeklenmeye şahit olduk. “Üçüncü Yol”, bu salınımın ve devletçi dayatmanın dışında ezilenleri tüm bileşenleriyle açığa çıkarmak; ülkenin, hatta bölgenin yönetimine talip olmak üzere yan yana gelenlerin çoğulculuğunda bir çoklu özne zeminidir. Burjuvazinin temsilcisi ikiliklerin indirgemeciliğinin ve ertelemeciliğinin reddidir. Konfederal bir örgüttür. Zenginleşecek bir koalisyonlar toplamıdır. 

“Biz” kutbu ezilenlerin tarihsel ve siyasal ittifakı ise, iç örgütsel yönelimin ittifakına uygun çoklu özne zemininde zenginleşecek koalisyonun, konfederal yapının olmazsa olmaz bileşeni elbette kadınlardır. Kadın mücadelesinden yoksun bir “üçüncü kutup” olamaz. Ezilmişliğin, sömürünün en derin katmanlarını harekete geçirmemiş, kendi içine almamış bir yolun tanımı gereğine uygun olamaz. Dolayısıyla kadın kurtuluş hareketinin tarih sahnesinde tüm yapıları dönüştürme gücü “Üçüncü Yol”un inşasının da nesnel belirleyeni olmuştur, olacaktır. Öte yandan kadınlar cins ayrımcılığının hedefi olduklarından işçi sınıfının ve göçmenlerin, sömürü ve baskıdan en önce ve en sert etkilenen, darbelere en açık kesimini oluşturuyorlar. Bundan hareketle “üçüncü kutbun” bütün dinamiklerinin mücadelesini ileriye taşımakta kadın mücadelesi başlı başına bir itici güç oluşturmakta. Din temelli ayrımcılığın ve beden siyasetinin dolaysız hedefi olduklarından, kadınlar nesnel olarak demokratik ve özgürlükçü bir laiklik mücadelesinin de merkezi ögesi durumundalar.  

Yukarıda sayılan bütün sebeplerle, sömürgecilik ve sömürge savaşının başlıca hedefi ve mağduru olarak kadın direnişi, Kürt direnişinin de en enerjik damarını oluşturuyor. Böylece kadın mücadelesi, bütün sınıfları ve kesimleri yatay olarak kat etmesi dolayısıyla “Üçüncü Yol”un dinamiklerinin ortaklaşmasında stratejik bir rol ediniyor. 

2013 yılından bugüne yasalarıyla, militer yönelimleri ve otoriterliğiyle, faşizmin kurumsallaşması için içte ve dışta yaratılan milliyetçi hezeyanlarıyla karşımızda duran erkek devletin ve onun muadili IŞİD barbarlığının karşısında direnen, siyaset yapan, alanları dolduran, barikatlardan geri durmayan kadınlar isyandan inşaya geçecek en dinamik toplumsal grup olarak, bu konfederal yapının içinde yerini almaya devam edecek. 

“Üçüncü Yol” Türkiye açısından tarihsel dönüşümün hareket üssüyse, bu üssün tarihsel iddiasını gerçekleştirmesi için oluşturacağı demokratik ittifakın etrafında toparlanmak, bu bereketli zemine omuz vermek kurucu bir dalganın önemli görevleri arasındadır. Tabandan yaratılacak geçişken örgütlenmeler ve yan yana gelişlerle, kadın kurtuluş mücadelesi bileşenleri, verili örgütlenme eksiklerini de açığa çıkaran dönüşüme öncülük edecek sistematik açılımlar yapmaya vakıftır. 

Kaynak: Yeni Yaşam Gazetesi