fbpx

SYKP’den CHP’ye uyarı: Erdoğan’a payanda olmayın, tezkereye hayır deyin!

Paylaş

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Merkez Yürütme Kurulu bir basın toplantısı düzenleyerek yakın zamanda TBMM’de görüşülmeye başlanacak olan “Savaş Tezkere”sine hayır demeye çağırdı.

SYKP MYK üyeleri Cansel Aslan, Halit Elçi ve SYKP Ankara İl Eş Başkanı Ahmet Eniş’in gerçekleştirdiği basın toplantısında Türkiye tarihinde az rastlanan derinlikte bir ekonomik krizle karşı karşıya olunduğuna dikkat çekilirken, Irak-Suriye tezkeresinin bu dönemde, AKP’nin ve Erdoğan’ın iktidarını sürdürebilmenin bir aracı haline getirilmek istendiğ vurgulandı.

SYKP MYK açıklamada muhalefeti de uyararak şöyle dedi: “Tek adam yönetimi sistemine karşı olduğunu söyleyen ve AKP-MHP blokunu iktidardan indirme kararlılığını ifade eden Millet İttifakının bileşeni olan düzen partilerine, özellikle de CHP’ye bir uyarımız var: Eğer AKP-MHP faşist blokunu alaşağı etmekte samimiyseniz, devletçi ve milliyetçi reflekslerinize, toplumdaki en şoven eğilimlerin baskısına teslim olmayın ve bu kez barıştan yana oy kullanın! İktidara payanda olmayın!”

SYKP MYK’nın açıklamasının tam metni şöyle:

Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon konusunda Cumhurbaşkanına verilen yetkinin iki yıl daha uzatılmasını öngören Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulunda görüşülecek. İlk kez 2014 Ekim ayında onaylanan, iki ülke topraklarına Türkiye’nin askeri operasyon yapmasına izin veren tezkere, 2’şer yıllık uzatmalarla bugüne kadar sürdürüldü.

Bu tezkereler, TSK unsurlarının bu iki ülkenin topraklarına girip kalıcı olarak kontrol etmek, üsler kurmak, hatta oralarda T.C. devletinin kurumsal yapılaşmasını sağlamak için yasal bir kılıf olarak kullanılıyor.

Irak’ın kuzeyinde, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin kontrol ettiği topraklar günümüzde TSK’nın kalıcı olarak yerleştiği, sık sık Kürt silahlı güçlerine karşı askeri harekatlar düzenlediği, gizli operasyonlar gerçekleştirdiği, aynı zamanda kendi açık ve gizli kurumsallaşmasını yaptığı bir bölgedir. Bazı kaynaklara göre şu anda söz konusu bölgede Türkiye’ye ait 37 üslenme noktası ve 10 bine yakın asker bulunmaktadır.

Türkiye’nin İdlib’deki askeri varlığı da ayrıca önemlidir: Türkiye, Rusya ile yürütülen Soçi görüşmeleri çerçevesinde üstlendiği görevleri yerine getirmek gerekçesiyle yaklaşık 70 üslenme noktasında 10 bine yakın asker bulunduruyor. Türkiye’nin İdlib’deki varlığının gerekçesi, M4 Halep-Lazkiye karayolunu kontrol edip açık tutma, “terörist örgütleri” etkisizleştirme gibi görevleri yerine getirmek olsa da, esasen 3,5 milyon nüfusa sahip bölgedeki selefi-cihatçı örgütlerin varlığını sürdürmesine hizmet ediyor.

Irak ve Suriye tezkereleri, bugüne kadar Irak’ta bu ülkenin yerel ve merkezi yönetiminin rızası hilafına asker bulundurma, operasyon yapma, üsler kurma gibi amaçlara ulaşmak için kullanılırken, Suriye’de uluslararası tanınırlığı olan bir rejimin topraklarını zorla ele geçirip sömürgeleştirme, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerin ve diğer halkların siyasal yapılanmasını yok etme, IŞİD ve El Kaide ile türevleri olan selefi-cihatçı örgütlere destek olma gibi amaçlara hizmet etti.

AKP iktidarı sırasında Türkiye’nin dış politikası bölgede neo-Osmanlıcı, askeri müdahaleci, yayılmacı bir karakter kazandı. Bu dış politika yönelimi, aynı zamanda iç politikanın çok önemli bir aracı olarak kullanıldı. Bir yandan egemen sınıfın en köklü ve güçlü kanadı (TÜSİAD’ın temsil ettiği İstanbul burjuvazisi) sömürülecek yeni topraklar/pazarlar/enerji kaynakları hayali ile iktidarın payandası olarak tutulurken ve yeni yükselen yandaş burjuvazi pervasızca bu olanaklardan yararlandırılırken, diğer yandan yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik kıskacındaki halkın önemli bir bölümü şovenizm tuzağına düşürülerek kandırıldı ve AKP’nin kitle desteğini oluşturdu.

İşte bugün de AKP/Saray iktidarı aynı oyunu oynuyor. Ama bu kez inandırıcılığı son derece azalmış ve amacına ulaşma olasılığı son derece düşmüş bir vaziyette yapıyor bunu.

Bugün ülke Türkiye tarihinde az rastlanan derinlikte bir ekonomik krizle karşı karşıya. Açlık, yoksulluk, işsizlik hat safhada. İnsanlar kan ağlıyor. Kiralar, gıda fiyatları, doğal gaz, su ve elektrik fiyatları almış başını gidiyor.

AKP/Saray iktidarı artık lime lime dökülüyor. Devletin tüm kurumlarının yönetimini ve yetkilerini “tek adam”ın eline veren siyasal sistem tam anlamıyla iflas etmiş durumda. Sadece toplumun temel ihtiyaçlarını karşılamaktaki kifayetsizliği ortaya çıkmakla kalmıyor; tek adam sistemi kapitalizmin ve kapitalist devletin varlığını dahi tehdit edecek bir başarısızlık gösteriyor. AKP-MHP faşist blokunun kitle tabanı günden güne eriyor.

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, iktidarını korumak için eriyen tabanının yerine devlet şiddetini koyuyor. Son kozlarından biri de, Suriye’de Kürt, Arap, Ermeni, Süryani, Çerkes halkların ortak demokratik bir yaşam kurmakta olduğu topraklara yeni bir savaş cephesi açmaktır.

Irak-Suriye tezkeresi bu dönemde, tümüyle AKP’nin ve Erdoğan’ın iktidarını sürdürebilmenin bir aracı haline getirilmek isteniyor.

Kuşkusuz biz sosyalistler, devrimciler, tutarlı demokratlar, barış yanlıları, doğa ve yaşam savunucuları; emekçiler, kadınlar, halklar, tüm ezilenler olarak bu tezkereye bir kez daha ‘Hayır’ diyeceğiz. Meclis’teki temsilcilerimiz, ortak partimiz Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri her zaman olduğu gibi savaşa karşı, barıştan yana oy kullanacaktır.

Ancak tek adam yönetimi sistemine karşı olduğunu söyleyen ve AKP-MHP blokunu iktidardan indirme kararlılığını ifade eden Millet İttifakının bileşeni olan düzen partilerine, özellikle de CHP’ye bir uyarımız var: Eğer AKP-MHP faşist blokunu alaşağı etmekte samimiyseniz, devletçi ve milliyetçi reflekslerinize, toplumdaki en şoven eğilimlerin baskısına teslim olmayın ve bu kez barıştan yana oy kullanın! İktidara payanda olmayın!

Savaş Tezkeresine Hayır!

Halklar Barış İstiyor

SYKP MYK

25 Ekim 2021