fbpx

Almanya’da “Sonbahar Eylemleri” için çağrı

Paylaş

Almanya’da “Pazartesi Eylemi” olarak bilinen, ilk olarak 1989’da DDR’de başlatılan ve o dönemde her şehirde yüz binlere varan bir katılımla gerçekleştirilen, yüzlerce insanın tutuklanmasıyla sonuçlanan “Pazartesi Eylemleri” sürüyor. 23 Ekim saat 12:00’de, Bochum, Braunschweig, Leipzig ve Stuttgart kentlerinde merkezi yürüyüşler yapılacak.

2003’te yeniden başlatılan, 2004’ten bu yana 70’i aşkın şehirde sürekli gerçekleştirilen Pazartesi Eylemleri, sonbahar döneminde “Sonbahar Yürüyüşü” olarak adlandırılan ve ülke çapında gerçekleştirilen bölgesel ve merkezi eylemlerle son buluyor.

Bu yıl da bir genel seçimin ardından, Enternasyonal Birlik’in organizasyonunda düzenlenen Sonbahar Yürüyüşü, “Krizin faturasının sırtımızdan çıkarılmasına karşı sokaklara!” şiarıyla 23 Ekim tarihinde gerçekleştirilecek.

23 Ekim Cumartesi günü, saat 12:00’de, Bochum, Braunschweig, Leipzig ve Stuttgart kentlerinde merkezi yürüyüşler yapılacak.

23 Ekim 2021 tarihli Sonbahar Yürüyüşü’ne çağrı metni şöyle:
Üslubu son derece hayati bir “kader seçimi” olarak belirlenmiş, nasıl bir genel seçimdi bu! Televizyonda, haftalar boyunca sadece üç Şansölye Adayı görüldü. 16 yıl boyunca şansölyeliği elinde bulunduran CDU/CSU bileşimi, en kötü seçim sonucunu elde eden oldu. Çoğunluk, Laschet’in seçilmesini önlemek üzere görünüşte de olsa daha az kötü olanı seçmeyi yeğledi. Seçimlere katılan tüm partiler sosyal durumu iyileştirmeye ilişkin sözler verdi. Ancak seçimler biter bitmez, yetki alma mücadelesi başlar başlamaz, hemen hepsi vaatlerinden taviz verdiğini duyurmaya başladı bile. 2010 gündemlerine ilişkin politik deneyimlerden, Sosyal Demokratlar ve Yeşiller’in hangi sosyal kesintileri yapmaya hazır olduklarını zaten çok iyi biliyoruz.

Yeni Federal Hükümet’e -nasıl oluşturulacaksa oluşturulsun- diyoruz ki: Şimdi, seçimlerden sonra, krizin yükünü biz işçilerin, kadınların, çocukların ve gençlerin, küçük esnafın sırtına daha büyük ölçüde kaydırabileceğinizi düşünüyorsanız, o zaman hesaplarınızı bizsiz yaptınız demektir.

Bu politikaya karşı direnişimizi daha da fazla yoğunlaştıracağız!
*
Artan enflasyon zaten yüzde 4’ün üzerinde ve çeşitli ücret tarifeleri sıfırlı turlar olarak dönmekte. Bu yıl birçoğumuzun cüzdanında daha az para var. Artan kiralar ve enerji ödenekleri de cabası. Zengin ve fakir arasındaki uçurum büyümekte. Almanya’daki milyarder sayısı her zamankinden daha fazla, 213 milyarder var. Yetişkin Hartz IV alıcıları için 2022’de verilmek üzere hesaplanan ödenek, şimdikinden üç (!) avro daha fazla. Şirketlerin yüzde 40’ı üretim kapasitesinde, dolayısıyla işçi sayısında azaltmaya gideceğini açıklamakta ve bazıları bunu yapmaya başladı bile. Ancak bu kadarla da sınırlı değil. Yeni hükümetin İşadamları Birlikleri’nin, emeklilik yaşının 70’e çıkarılmasını ve büyük şirketler için vergi indirimini talep ettiği anlar, seçimler sonrası sandık sayımlarının neredeyse bitirilmek üzere olduğu anlardı.

Biz sokaklara dökülerek ve fabrikalarda mücadele vererek, yüz binlerce yeni istihdam alanı sağlanması, haftada 30 saat ve tam ücret tarifesiyle çalışma koşullarının yaratılması için örgütlü bir şekilde mücadele ediyoruz.

Ücret artırılsın, Hartz Yoksulluk Yasaları kaldırılsın!
*
Hükümetin korona krizini, “görünürde yönetişi”, maske kaosu, aşı kaosu, tam bir fiyaskoydu. Yüz bin ölüm ve bir milyon uzun süreli covid hastalığı önlenebilirdi. Pandemiyi kontrol altına almak için tutarlı, yoğun bir kapanma uygulaması yerine, büyük şirketlerin çıkarı gözetilerek yüz binlerce küçük geçim kaynağı feda edildi. Lufthansa bir gecede 9 milyar kazanırken, bugün çoğu okulun sınıflarında hava filtresi dahi yok. Tüm okulların bu yönlü ekipmanının tedarik edilmesi ise sadece bir milyara mal olacaktı.

Ücretsiz ve kapsamlı sağlık hizmetleri talep ediyoruz!

Sağlık sektöründe yüz bin kişilik yeni iş olanağı yaratılmasını talep ediyoruz!

*
Çevre krizi tehditkâr bir boyutta kötüleşiyor; aşırı sıcak dönemler, orman yangınları, türlerin neslinin tükenmesi, kutup buzullarının erimesi… Hükümet, son yıllardaki her sel felaketinin ardından gereken önlemleri alacağına dair sözler verdi. Bütün bunlara rağmen CO2-karbondioksit gazı salınımı daha da arttı. Yenilenebilir enerjilerin yaygınlaştırılması uygulaması tekrar geriledi. Bölgesel toplu taşıma ve tren bağlantıları gittikçe kötüleşmeye başladı.

Maliyetlerin CO2-karbondioksit vergisi yoluyla aşağıdan yukarıya yeniden ödetilmesi-dağıtılması yerine, şirketlerin kârı pahasına çevrenin korunmasını savunuyoruz!
*
Federal ve eyalet hükümetleri salgını, halkın demokratik hak ve özgürlüklerine köklü kısıtlamalar getirmek üzere kullandı. Sağlık koruma önlemlerinin elbette alınması gerekiyordu. Bir yandan fabrikadaki işçiler adeta el ele çalışmaya devam etmek zorunda kalırken, otobüs ve trenlere aşırı bir kalabalık sıkıştırılırken, diğer yandan fabrika ve sendika toplantıları iptal edildi ve neredeyse özel buluşmalara dahi izin verilmedi.
Demokratik hak ve özgürlüklerimizden uzak durularak sağlığın korunmasına evet diyoruz! Toplanma hakkını savunmaktan onur duyuyoruz!
*
Nereye bakarsak bakalım, sadece kriz! Kapitalizmde günlük bir gerçekliktir bu. Peki böyle mi olmak zorunda? Bu gerçeklik sadece, kârın her şeyin üzerinde olduğu bir toplumda böyle olmak zorundadır. Biz Sonbahar Yürüyüşlerimiz’le, sömürüsüz ve baskısız bir toplum için de mücadele ediyoruz.

Yılgınlık asla bir seçenek değildir, kendimiz, çocuklarımız ve gelecek nesiller için yaşamaya değer bir gelecek için savaşıyoruz!
*
Pazartesi Eylemleri 17 yılı aşkın bir süredir “Hartz Yasaları kaldırılsın! Pazartesi direniş günüdür!” diyerek sokaklara dökülmektedir. Biz kendi kendini organize eden, kendi kendini finanse eden ve ideolojik olarak açık olanlarız. Bu döngünün-çemberin dışındaki şeyleri düşünenleriz. Pazartesi Eylemi Hareketi ve Enternasyonal Birlik’in, artık sağ ve sol olmadığını iddia eden “Çapraz ve Querdenker” ile hiçbir ilgisi yoktur. Aşırı gericiler ve faşistler gibi onların da eylemlerimizde yeri yoktur.

Faşizme, ırkçılığa, Yahudi düşmanlığına ve komünizm karşıtlığına fırsat vermeyin!

23 Ekim Sonbahar Yürüyüşü’ne gelin!

Kaynak: Avrupa Postası – Ganime Gülmez