fbpx

Türkiye’de faşizme karşı en büyük barikat: HDP*

Paylaş

19 yıldır iktidarda olan Erdoğan, Türkiye’yi adım adım faşizme götürüyor. 7 Haziran 2015’te gerçekleşen seçimlerde yüzde 13,5 oy alan Halkların Demokratik Partisi (HDP), AKP’nin Mecliste tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaşmasını engellemiş, iktidarına son vermişti. Ancak Erdoğan bu seçim sonuçlarını kabul etmedi ve ülkeyi tam bir kaosa sürükledi.

Yenilgiyi kabul etmeyen Erdoğan tamamen antidemokratik ve hukuksuzca seçimi iptal ederek 2 Kasım’da tekrarlanmasına karar verdi. Ve bu kararın hemen ardından başta HDP olmak üzere ülkenin tüm muhaliflerine dönük ağır bir saldırı, provokasyon dalgası başlattı.

Seçimlerin bir ay sonrasında, Kobane’deki çocuklara oyuncak için yola çıkan sosyalist gençlere yönelik Suruç’ta canlı bomba saldırısı düzenlendi. Bu saldırıda 33 kişi hayatını kaybederken, onlarca kişi ağır yaralandı.

Henüz Suruç’taki katliamın acıları dinmeden bu kez de 10 Ekim’de DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği, TMMOB ve HDP’nin Ankara’da düzenlediği Barış mitingine canlı bomba saldırısı gerçekleştirildi. Bu saldırıda çoğu HDP’li 107 kişi hayatını kaybederken 1000’e yakın insan yaralandı.

Her iki saldırı da IŞİD tarafından üstlenilirken, saldırganların aslında daha önce gözaltına alınıp serbest bırakıldıkları, Devletin bildiği, takip ettiği kişiler olduğu ortaya çıktı.

Erdoğan 7 Haziran’daki yenilgisinden önce “Bizi iktidar yapın, bu iş kan dökülmeden bitsin” demişti. İktidar olamayınca “kan döktü” ve 2 Kasım’da gerçekleşen seçimleri baskı ve seçim hileleriyle kazandı.

Faşist AKP- MHP ittifakı

Seçimlerde hile ile iktidar olan AKP ve MHP Bloğu, iktidarlarını sağlamlaştırmak için ihtiyaç duydukları fırsatı 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişimiyle buldu. Fethullah Gülen Cemaati’nin kontrolündeki askeri ve sivil grubun darbe girişimine Erdoğan iktidarı göz yumdu ve ardından darbeyi bastırarak Türkiye’de “Olağanüstü Hal” ilan etti.

Hala devam eden ve en son olarak geçtiğimiz günlerde süresi uzatılan Olağanüstü Hal, ülkedeki tüm yetkiyi tek adama, Recep Tayyip Erdoğan’a teslim etti. Meclis tamamen bypass edildi ve işlevsizleştirildi. Erdoğan artık istediği yasa değişikliğini “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” olarak uyguluyor. En son olarak Kadınların enternasyonal mücadelesinin kazanımı olan İstanbul Sözleşmesi’nden de bir Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle çıkıldı.

Faşizme karşı bir barikat: HDP

Evrensel hukuk normu olan yasama, yürütme ve yargı ayrılığı ilkesinin tek liderin (Almanca Führer, Türkçe Reis) elinde toplanmasına karşı en tavizsiz ve sert muhalefeti yapan HDP, bu süreçte iktidarın ana hedefi haline geldi. Eşbaşkanları (Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ) dahil onlarca milletvekili ve binlerce (5000 binin üzerinde) yöneticisi tutuklandı.

Demokratik Kürt Hareketinin, Türkiyeli sosyalist, feminist, ekolojist ve demokratik kesimlerin birlikte kurdukları HDP, Erdoğan eliyle kurumsallaştırılmak istenen faşizme karı direnişin odağı haline geldi. Milletvekillerinin Mecliste, parti yöneticilerinin toplantılarda, mitinglerde yaptıkları konuşmalar, yazdıkları yazılar, attıkları tweetler suç sayıldı ve haklarında davalar açıldı. Bunlar da yetmeyince, kurumsal olarak HDP’yi hedef alan Kobane davası açıldı. Bu davanın iddianamesinde HDP’nin kurumsal olarak “suç odağı” olduğu iddia ediliyor.

Ve henüz sonuçlanmamış olan bu dava gerekçe gösterilerek HDP’yi kapatma davası açıldı. Hiçbir anayasa, yasal norma uymayan bu davalar hukuki değil tamamen siyasidir. Erdoğan liderliğindeki AKP-MHP ittifakı Türkiye’de faşizmi hakim kılmak istiyor ve bunun karşındaki en önemli engel olarak gördüğü HDP’ye devletin bütün resmi ve gayri resmi imkanlarını kullanarak saldırıyor. Sadece davalar, tutuklamalar ve polis baskısı değil, Suriye savaşında eğittiği fundamentalist, ırkçı, faşist çeteler eliyle HDP’lilere yönelik silahlı saldırılar gerçekleştiriliyor.

Bütün bu saldırılara rağmen HDP hala halkın desteğini almaya, HDP’liler de mücadeleye devam ediyor.

7 Eylül 2021

* Bu yazı Avrupa’daki çeşitli sol, sosyalist partilere Türkiye’de HDP’ye dönük saldırıları ve HDP’nin faşizme karşı mücadeledeki önemini anlatmak için yazıldı, İngilizce ve Almanca olarak yaygınlaştırıldı.