fbpx

SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce: Acil görev rejimin tasfiyesidir

Paylaş

Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi Eş Genel Başkanı Canan Yüce Artı Gerçek’in “Sol Türkiye’nin Geleceğini Tartışıyor” dosyasına bir makale ile katkıda bulundu. Yüce’ni kriz ve çıkış yollarına ilişkin görüşünü paylaştığı makalesi:

Emeğin, doğanın dizginsiz sömürüsü, Kürdistan’ın sömürge statüsünün korunması, kadınların patriyarka cehennemine hapsi, LGBTİ+ düşmanlığından anlaşan Sermaye, devlet, gerici siyaset bloğu AKP-MHP eliyle faşizmi kurumsallaştırmaya, ülkeyi zaten kıt olan demokratik işleyişin tamamen dışına taşımaya çalışıyor.

Müzakere sürecini durduran “çöktürme harekât planı” ve ardından, bombalamalar, katliamlar, tutuklamalar, Kürt Belediyelerine kayyum atanmasıyla tırmandırılan faşist kurumsallaşma son süreçte bütün toplumun üzerine “çökme planı”yla nihayetlendirilmek isteniyor.

Tutuklama, gözaltı, baskı siyasetinden hiçbir şekilde vazgeçmemelerine rağmen Türkiye halklarına ve emekçi sınıflara diz çöktüremediler. Genel olarak faşizme karşı olan tüm toplumsal dinamiklerin, özelde Kürt Halkının ve HDP’nin yürüttüğü antifaşist direniş, kurumsallaşmasını tamamlayamayan faşizmi bir varlık / yokluk dönemecine taşımış durumda. Son yerel seçimlerden bu yana gelişmeler dikkate alındığında ise faşist rejimin çözülme emarelerinin daha çok ortaya çıktığını ve çoklu kriz dinamikleri ile sarılmış bir yönetememe haliyle karşı karşıya olduklarını söyleyebiliriz.

Örgütsel seferberlik hali şart

Mevcut rejim ve iktidar bloğu 2023’ü ya faşizmi kurumsallaştırma ve derinleştirme yeni rejimi tüm yönleri ile oturtma yönünde bir ilerleyiş hamlesiyle aşacaktır ya da bu rejim tasfiye edilecektir. İkilem bu keskinliktedir. Dolayısıyla 2023’e doğru giderken bu rejimin tasfiyesi için politik ve örgütsel seferberliğe,  yeni bir politik güçler dizilişine, politik güçler dengesini buna uygun olarak değiştirmeye ihtiyaç vardır. Bizlerin ve bütün toplumsal muhalefetin buna uygun olarak konumlanması gerekir.

Partimizin öncelikli hedefi faşist kurumsallaşma karşı en geniş anti-faşist ittifak zeminini kurmaktır. Bu ittifak zemini illaki tanımlı, programlı, adlandırılmış bir zemin olmayabilir. Bir ucu sistem içi partilere kadar uzanabilecek genişlikte bir esneklikle faşizmin yerleşmesine karşı her türlü politik, taktik, örgütsel, pratik yanyana gelişi desteklemeli ve önceikli hedef olarak AKP-MHP bloğunun iktidar imkanlarından uzaklaştırılmasına odaklı bir hareket stratejisiyle konumlanmamız gerektiğini düşünüyoruz.

2023 sadece seçim değildir

Bu bağlamda önümüzdeki 2023 seçimleri ister süresinde ister erken yapılmış olsun kritik bir eşik olarak karşımızda durmaktadır. Yukarıda rejimin geleceği ile ilgili olarak ifade ettiğimiz iyimser ve kötümser yaklaşımlar bir düzeye indirgenerek seçimler bağlamında da kendisini yeniden üretmektedir. Bir yanda “koysunlar sandığı gönderelim bunları” söylemiyle sürekli ve sadece sandığı işaret eden kolaycı bir yaklaşım. Diğer yanda ise yine arkamızdaki seçim ve referandum deneyimine yaslanarak “gitmezler” yaklaşımıdır. Aslında bir yandan koşullar onları gitmeye zorlarken diğer yandan onlar iktidarda kalmaya mahkûm ve mecburdurlar yaklaşımıdır.

2023 seçimlerine doğru yaklaşım ise bu seçimin dar manada bir parlamenter seçim olmadığı gerçeğinin şimdiden bilinmesi ve bütün hazırlıkların buna göre yapılmasıdır. Seçimlerin ancak, sandıklar konulmadan önce politik iklimi başkalaştırarak, güç dengelerini değiştirerek, rejimden kurtuluş motivasyonunu yükselterek, bütün bunları örgütlü bir halk seferberliği ile destekleyerek ve seçim güvenliğini olabildiğince garantiye alarak kazanılabileceğini şimdiden görmek lazım. Bunlar yapılmaksızın “sandıkta görüşürüz” demek bir anlam ifade etmeyecektir.

Üçüncü yol ve Demokrasi İttifakı

İçinde yer aldığımız Halkların Demokrasi Partisi öteden beri bir üçüncü yol stratejisi izleye geldi. Bu üçüncü yol stratejisinin kimi başarılarına, yeni rejimin kuruluşunu sekteye uğratmasına, duraksatmasına arkada bıraktığımız birkaç eşikte tanık olduk. Bu strateji 2015 seçim kampanyasında “Seni başkan yaptırmayacağız” mottosuyla başlayarak hayata geçirildi.

Bu stratejik yaklaşım yerli yerinde durmaktadır. Üçüncü yol etrafındaki kimi tartışmaları hesaba katarak burada bir kez daha kendi üçüncü yol tanımımızı vermek isteriz. Üçüncü yol ezilenlerin tarihsel ittifakıdır. Ezilenlerin düzen içi kutuplaşmalarının ve seçeneklerin dışında ve ötesinde konumlanışıdır. Üçüncü yol demokratik bir cumhuriyetin kurucu öğelerinin, güçlerinin açığa çıkarılması yan yana getirilmesi, buluşturulması ve bir politik seçenek, bir güç odağı olarak gittikçe daha fazla görünür ve etkin kılınmasıdır.

HDP’yi Savunmak

Bileşeni olduğumuz HDP 2015 seçimlerinden bu yana, çöktürme harekat planından ve çözüm sürecinin rafa kaldırılmasından beri ardı arkası kesilmez bir saldırı altındadır. Bu saldırıların bir dökümünü çıkartmak gereksiz, hepimiz birebir yaşıyoruz ve birebir bunların tanığıyız, içerisindeyiz. Bu kesintisiz saldırı şimdi gelmiş, Kobane davası ve kapatma davası ile HDP ‘yi kalıcı olarak tasfiye etme ve denklemden çıkarma aşamasına dayanmış bulunmaktadır. Gayet iyi biliyoruz ki faşizm karşısındaki bütün direnç odaklarını ezmeden, sindirmeden, elimine etmeden kendi zaferini ilan edemez. HDP‘ ye yönelik dizginsiz saldırının başka pek çok nedeni bulunmakla beraber ana nedenin bu olduğunu, yani faşizm karşısındaki en önemli direnç odağının ortadan kaldırılması suretiyle diğer muhalif odakların sıraya alındığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Dolayısıyla bugün HDP ‘yi savunmak aynı zamanda faşizme karşı mücadelede kilit aktörü savunmak demektir. HDP ‘yi savunmak faşizmin ilerleyişi ve kurumsallaşması sürecine  çomak sokmak demektir. HDP ‘yi savunmak demokrasi mücadelesinde ikirciksiz tavra sahip olmak demektir.

Partimizin geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği 4. Olağan Kongresinde seçilen Parti Meclisimiz yukarıda anlattığımız perspektifle, öncelikli olarak faşizmin kurumsallaşmasını engellemek için en geniş antifaşist cepheyi geliştirmek, sermayenin iki kutbunun dışında ezilenlerin ve emekçilerin tarihsel demokratik ittifakını sağlamak, antikapitalist mücadeleyi sosyalizme doğru yönlendirecek koordinasyonu kurmak ve yine, yeni, yeniden sosyalizm iddiamızı aktüalize etmekle görevlendirildi.

Kaynak: Artı Gerçek