fbpx

Erdoğan’ın “Kobane düştü düşecek” rüyası

Paylaş

“Kobane düştü düşecek” düşünü yaşıyor hala faşist Erdoğan ve şürekası.

Ankara katliamın ardından oylarımız arttı diye açıklama yapan devlet aklı bugün hala sahnede.

İstanbul İstiklal caddesindeki saldırıyla ilgili ortaya saçılan tüm tutarsızlıklara, saçmalıklara rağmen faşist Erdoğan iktidarı bu saldırıyı Kürtleri bombalamanın gerekçesi yaptı.

Peki Kobane’ye, Rojava’ya, Kandil’e yönelik saldırının nedeni ne, ne yapmak, neyi örtmek istiyorlar?

Öncelikle bir “Kürt anasını görmesin” durumuyla karşı karşıya olduğumuzu tespit edelim. Fıkrayı biliyorsunuzdur çoğunuz; İki idamlık mahkum idam öncesi bekleme hücresine birlikte alınırlar, biri Türk diğeri Kürt. İkisi de birbirine kanlı bıçaklı düşman. Asılacakları sabah. Son isteğin nedir sorusu ilk Kürde sorulur, Kürt “son kez anamı göreyim” der. Savcı peki der, getirin anasını. Kürdün gözleri parlar. Türk Kürdün gözündeki ışıltıya bakar hasetle. Soru bu kez Türk’e sorulur, son isteğin nedir diye. Onun da anası burnunda tütmektedir ama hasetlik baskın çıkar, son dileği olarak “Kürt anasını görmesin” der. Erdoğan’ın, esasında 100 yıllık Türk Devletinin durumu da tam budur. Ülkede hırsızlık, yolsuzluk, katliamlar, uyuşturucu kaçakçılığı, taciz, tecavüz almış başını gitmişken Erdoğan iktidarının ve Türk devletin tek dileği Kürdin dünyanın herhangi bir coğrafyasında herhangi bir statü, hak kazanmamasıdır. Bu saldırıların altındaki en temel etken budur.

Ve tabi güncelden bakınca Erdoğan’ın iktidarını sürdürmek için tüm ülkeyi ateşe vermekten çekinmediğini de görüyoruz. Seçimler yaklaşırken sanki ülkede durum olağanmış gibi bir kez daha olağan üstü hal yaratmak, ilan etmek istiyor Erdoğan. Ancak bu şekilde seçimleri kazanabileceğinin farkında tabi.

MİT başkanının “attırırım Suriye tarafından 4 roket, al sana savaş gerekçesi” itirafları hala kulağımızda. Belli ki bu kez roket attırmak yerine sivil insanlarla dolu bir alana bomba koydurmayı tercih etmişler. Tıpkı 2015 seçimlerinde kaybettikten sonra seçim iptal edip 3 Kasım seçimlerine gittiğimiz dönem gibi yani.

Kürdü hedef göstererek arkasındaki milliyetçi, İslamcı bloğu konsolide etmek, karşısındakileri de parçalamak istiyor. Buna karşı duranı da zaten hain, düşman ilan edip hedef tahtasına koyuyor.

Bir kez daha Kobane

“Kobane düştü düşecek” rüyası kabusa dönen Erdoğan bir kez daha “Kobane’yi düşürme” rüyasına yatıyor. Fıtratında sivillere yönelik katliamlar yapmak var olan TC devleti bir kez daha bir gece yarısı sivilleri bombaladı. Tıpkı Ağrı gibi, tıpkı Dersim gibi, tıpkı Roboski gibi, tıpkı Mahmur gibi, tıpkı Afrin gibi…

Eskiden hepimizin hatırladığı “sınır ötesi operasyonlar” kavramı vardı. NATO ve Avrupa devletleri kısık da olsa bir ses çıkarırdı TC’nin “sınır ötesi” operasyonlarına. Şimdi bunu dahi yapmaya tenezzül etmiyorlar adeta. Savaş saldırı, katliam, ilhak, işgal, kimyasal silah kullanımı, sivil katliamları dünyanın yeni normali halini aldı, alıyor. Geriye sadece dünya halklarının birlikte mücadelesi kalıyor. Uluslararası kamuoyu denilen emperyalist devletler söz konusu olan Kürtlerin katledilmesi olunca TC’nin uluslararası ittifakları haline geliyor. Suriye’de birbirinin karşıtı olan ABD ve Rusya, birden anlaşıyor ve TC uçaklarının Kürtleri bombalamasına izin veriyor.

Vardık, var olacağız!

Bu durum yeni değil aslında. TC. kuruldu kurulalı bu emperyalist devletlerin, NATO’nun desteğiyle, suç ortaklığıyla Kürtleri yok asimile etmeye, olmazlarsa yok etmeye çalışıyor. Bunu bugüne kadar başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar.

Önder Apo’nun dediği gibi “inanmış bir halkı hiçbir kuvvet yenemez!”

TC’nin yok saydığı dil, bugün Rojava’da eğitim dili.

Kürt kadınlarının direniş destanı ile ortaya çıkan “Jin, jiyan, azadi” sloganı bütün dünya kadınlarının dilinde.

Rojava’da kurulmak istenen kadın özgürlükçü, ekolojik, demokratik toplum modeli, dünyanın tüm ilerici, devrimci güçlerinin yakın takibinde.

İnkarcı TC devleti Kürtleri yok saymaya, yok etmeye çalıştıkça Kürt halkı dünyanın ezilenlerinin ve emekçi halkalarının gönlünde yeniden filizleniyor, çiçeğe duruyor.

Rosa Lüksemburg’un kadınlar için söylediği tarihi söz bu kez Kürt halkının direnişinde karşılık buluyor: Vardık, varız, var olacağız!

21.11.2022