fbpx

Sesindeki titremeyi hissettik Erdoğan!

Paylaş

Halkımızın çok güzel bir söz vardır, “Bi ava veguheztinê re aş nazivire / Taşıma su ile değirmen dönmez”. Bu güzel söz tam da Erdoğan’ın Diyarbakır Mitinginde düştüğü durumu anlatıyor adeta. Çevre il ve ilçelerden devletin tüm imkanları ile insan taşımalarına rağmen “değirmen dönmedi”.

Olmadı, ne yaparlarsa yapsınlar işe yaramadı.

“Sizi özledik” diye başladı, inandıramadı.

“Kurtçu” ortağını kızdırmak pahasına “Kürtçe” konuşmaya çalıştı, olmadı.

Size yol yaptık, köprü yaptık, hastane yaptık dedi, tutmadı.

Allaha, Muhammet’e, yaradana sığınmaya çalıştı, kimse yemedi.

Eeee, ne demiş yine halkımız “Eger nedê mabud wê çi bike sultan mahmut. – Vermeyince mabud neylesin sultan Mahmut?” Kendine “Serok Erdoğan” diye slogan attırsa da eldeki malzeme buraya kadar yetiyor işte.

Baktı kendi bir hava yaratamıyor, önceden ayarlanmış bir genç kadına mikrofon verildi, o da tiyatroyu tümden bozdu. “Kürtçe konuşmanın yasak olduğu, Kürtçe konuşanın zindanlara atılıp işkence gördüğü Diyarbekir’de ben de sizleri Kürtçe selamlamak istiyorum” derken Amed zindanlarından Gültan Kışanaklara hale devam eden zulmü ve direnişi hatırlatmış oldu.

Tabi yalan söylemekten yüzünün derisi kalınlaşmış, bir öyle bir böyle konuşmaktan omurgasız kalmış Erdoğan onu da alkışladı arsız arsız.

Promteri bozulasıca!

İnsanda biraz utanma olsa o kürsüye çıkmaz, o taşıma kitleye konuşmaz, sabah akşam tükürdüğü o kaptan su içmeye kalmaz. Holigan taraftarları her yerde bağırıyor ya Reislerine “Dik dur, eğilme, AKP’liler seninle” diye, Kürtleri kandıramıyorsun da en azından taraftarlarını üzmemek için biraz sözünün, yaptıklarının arkasında dur. Ama nerede! Omurgasızlık fıtratınızda sizin…

“Benim Kürt kardeşlerimi kandırmak istiyorlarrrr” diye sıralıyor Erdoğan; Edirne’deki “Zat”tan, HDP’nin şimdiki Eşbaşkanına, Emek ve Özgürlük İttifakından Kandil’dekilere atıyor tutuyor. “Hepsi ultra zengin hayatlar sürdürüyor” diyor. İnsan gülse mi, ağlasa mı, öfkeden çatlayıp patlasa mı bilemiyor. Dünya alem sizin çalıp çırptıklarınızı, kamyon kamyon taşıdıklarınızı, yurtdışına kaçırdıklarınızı konuşurken hiç mi dilin dolaşmıyor, promteri bozulasıca!

Efendim, kendisi “Kürt kardeşlerini” düşünüyormuş da PKK, HDP Kürt halkına zulüm ediyormuş! İnsafın kurusun diyeceğim de zaten çoktan çöle dönmüş vidanın!

Sur’u yıkan kim?

Kürt gençlerini bodrumlarda kimyasal silahlarla, bombalarla katleden kim?

Kürt analarına çocuklarının cenazelerini kargoyla yollayan, babalarının eline oğlunun, kızının kemikleri dolu torbaları tutuşturan kim?

Kürdüm dediği, kürdün hakkını savunduğu için insanları zindana atan, işkence eden kim?

İnsanları helikopterden atan kim?

Köyleri yakanlar kim?

Kürtlerin seçtiği milletvekillerini hapseden kim?

Kazanılan belediyelere kayyım atayan kim?

Belediye başkanlarını uydurma delillerle tutuklayan kim?

Ülkeyi cezaevine çeviren, bununla da övünüp yeni cezaevleri vaat eden kim?

Savaşı bile kuralına göre sürdürmeyip insanları kimyasal silahlarla, pusularla, işkenceyle öldüren kim?

Toplumu açlığa işsizliğe mahkum edenler kim?

Kadın katillerini, tecavüzcüleri aklayıp paklayıp sırtını sıvazlayan serbest bırakan kim?

Elli milyonluk Kürt halkının dilini kültürünü yok sayan ve yok etmek isteyen kim?

Kürt halkı senin yalanlarına kanmadı, kanmayacak!

Seçim zamanı yaklaşırken yeniden Kürtleri hatırladığını Amed sokaklarında yedi yaşındaki çocuklarımıza sorsan söyler sana. Miting meydanında sana yalakalık için açılan Kürtçe pankartlara değil de sokaktaki kürdün gözüne baksan orada göreceğin pankart nettir: “Kerêmın çu seferê, hat seferê, dîsa kerê berêye.- Eşeğim sefere gitti geldi, hala aynı eşek!”.

Bu halk yaptığın her şeyin hesabını tutuyor ve emin ol bu hesabı senden soracak.

Öyle mahşere falan da bırakmayacak hesabını, her gecesi senin için bir kabus olan önümüzdeki yedi ayda soracak. Boyun eğdiremediğin HDP’yle soracak. Küçümsediğin Emek ve Özgürlük İttifakıyla soracak. Baş edemediğin gençleriyle soracak. Tek bir geri adım attırmadığın kadınlarıyla soracak.

Sesindeki korkuyu ve titremeyi biz hissettik. Sen de bizim sesimizdeki cesareti ve kararlılığı hisset Erdoğan; Jin, Jiyan, Azadi sloganımız senin faşist, cinsiyetçi, ırkçı, baskıcı bir ülke vaadine karşı özgür, eşit, adil, demokratik yaşamın bayrağı olacak.